Yine sabah olmuştu işte. Ne kadar kötü de geçse her gecenin bir sabahı vardı. Belkide en sevdiği döngü buydu. Geç olmadan kalktı. Aynaya bakma gereği duymadan yüzünü yıkadı. Üstüne bi'şeyler giyip çıktı. Alışmış olmasına rağmen, dün gece ki kabusun etkisi dinmemişti henüz. Aslında bakılırsa çok sıradan bi hayatı vardı. Kimi kimsesi yoktu. Yetimhanede büyüdü. Hiç aramadı da ailesini. Merak etmedi. İçinde dinmeyen bir öfke vardı hep. Hayata karşı, insanlara karşı. Sebebini bilmiyordu ama vardı işte. Sevdiği şeyler çok nadirdi. Kitapları severdi birde küçük su kaplumbağalarını. Hatta ilk kazandığı parayla kaplumbağa almıştı. Fakat kaplumbağa yemini almayı akıl edemediğinden çok yaşamadı hayvancağız. Sonra onu da sevmeyi bıraktı. Her yıl oturduğu semtte öğrenciler bir kitap standı açardı. Gidip oradan bir yıl yetecek kadar kitap alırdı kendine. Her ay aldığı paranın bir kısmını ayırır tüm birikmiş parasıyla da kitap alırdı...
Tek arkadaşı vardı. Oda kendisiydi. Kendisiyle konuşur kendisiyle dertleşirdi. Ve öldürme isteğini de ilk defa kendisine itiraf etti. Tek sorun kimi yada kimleri öldüreceğiydi.Masum insanları öldürmek istemezdi. Onun için geçerli bir sebebi olması gerekiyordu. En azından vicdani için. Derken küçük bir kız çocuğu ağlayarak çarptı zayıf bacaklarına. Neye uğradığını şaşırmıştı küçük kız hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Belli ki canı yanmıştı. Eğilip kızı sakinleştirmeye, ne olduğunu anlamaya çalıştı. Kız hıçkıra hıçkıra ağlıyor bir yandan da ne olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Hemen koşup su alıp geldi mahalle bakkalından. Sabırla kızın konuşmasını bekliyordu. Sonra kızın ağzından şu kelimeler döküldü. " Çok acıdı abla, o amca buralarımı sanki koparacaktı çok acıdı, babamın yaramazlık yaptığımda kulağımı çektiğinden daha çok acıdı." Dedi, elleriyle göğüslerini göstererek. Olduğu yerde kalakaldı. Ağzından tek kelime çıkmadı. Nefes dahi alamadı sanki. Bi an hemen kızın üstünü açıp durumun ciddiyetine bakmak geldi aklına. Kaldırdı kızın tişörtünü, gördüğü manzara daha da parçaladı içini. Mos mor olmuştu kızın göğüs çevresi. O an, işte o an içinde ki o duyguyu daha önce tatmamıştı. Nefret... Küçük kız çocuğunu sakinleştirip ailesine teslim etti. Kenara çekip kızın annesine durumu anlattı ama annesi inanmadı. Ciddiye bile almadı. O kadar kızdı ki kızın annesine. Küfür edip gitti. Sokağı çıkmak üzereydi ki. Kız çocuğu arkasından bağırarak koşmaya başladı. " Ablaaaa, ablaaa duuurrrr."
Duraksadı,kızın yanına gelmesini bekledi. Nefes nefese geldi yanına küçük kız. " Abla ben, ben su için teşekkür ederim, sen çok iyi bir.." lafını tamamlamadan dehşetle karşıdan gelen kişiye bakıyordu. Bi anda sesi kesildi küçük kızın. "Eyvah!" Diyebildi sadece. Sonra arkasına bakmadan koşmaya başladı. Dönüp arkasına baktığında orta yaşlarda, çirkin, tıknaz bi adam gördü. Aptal değildi. Bu adamın o şerefsiz olduğunu anlamıştı. Dedim ya aptal değildi. İlk kurbanına da karar vermişti...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Seri Katil Hikayesi
Mystery / ThrillerAklınızdaki tüm seri katilleri unutun, karşınızda dünyanın en zeki seri katili.