Okumaya başladığınız tarih ve saati lütfen buraya yazın.
(İlk paylaştığımda yoktu önceden başlayanlar da hatırlıyorlarsa yazsınlar hatırlamıyorlarsa da gördükleri günü yazsınlar.)
"Yine mi sen?" diye sordu her zaman ki koruma.
"Evet yine ben. N'olacak şurada durup içeriye baksam? Çok büyük bir şey mi ki istediğim?"
"Olmaz demedim mi ben sana? Ne laftan anlamaz şeysin sen öyle."
Yanıma geldi ve her gün yaptığı şeyi yapıp yine beni sokağın başına kadar sürükledi.
"Bir daha görmeyeyim seni burada. Yoksa bu defa polis çağıracağım haberin olsun."
"Yine geleceğim. Yeter be!Sanki zorla içeri girdik. Altı üstü kapıdan içeriye bakıyorum. Çağır polisi, ben de seni şikayet edeceğim. Her gün sürüklüyorsun beni buraya kadar."
Bıkmıştım artık. Neydi ki benim suçum. Ona aşık olmak mı? Herkes bana onunla olmayacağını, beni hiçbir zaman tanımayacağını söylerken ben her gün okuldan çıkar çıkmaz buraya gelip onu görmeye çalışıyordum. Zaten genelde de göremeden geri dönüyordum şu koruma bozuntusu yüzünden.
Ayağa kalktım ve üstümü başımı düzeltip evin yolunu tuttum. Nasıl olsa oraya geri dönsemde onu yine göremeyecektim.
Eve geldiğimde akşam olmuştu. Kolay değildi ta oralardan bizim eve yürüyerek gelmek. Hemen üzerimi değiştirip akşam yemeğini yemek üzere aşağıya indim.
Annem ve babamla birlikte masaya oturduk. Tek çocuktum ama bu durum bana avantajların yanında dezavantaj da sağlıyordu. Üzerime çok düşüyorlardı annemle babam.
"Günün nasıl geçti Aslı?" diye sordu babam.
"Her zamanki gibi baba senin nasıl geçti?"
"İyi geçti."
Annem yine dayanamadı ve açtı aynı konuyu.
"Yine oraya gittin değil mi?"
"Evet anne ve her gün gitmeye de devam edeceğim."
"Yeter kızım artık o çocuğun peşinde koştuğun. O bir oyuncu artık. O kadar şan, şöhret içinde etrafında o kadar ünlüler, mankenler,oyuncular varken, sana mı bakacak?"
Anlaşılan o ki benim sofradan kalkma vaktim gelmişti. Hiç bir şey söylemeden masadan kalktım ve odama gittim. Sanki ben bilmiyordum, onun ünlü olduğunu, beni hiçbir zaman tanımayacağını. Ama umudum vardı işte. Zamanla yavaş yavaş tükenen umudum... Herşeye rağmen hiçbir şey imkansız değildir bu dünyada. Belki bir an göz göze geliriz ve beni farkeder diye her gün gidiyordum oraya. Ne farkım vardı ki benim o birlikte dizi çektikleri kızlardan. Ünlü mü değildim? Oyuncu mu değildim? Evet değildim ama bunlar büyük ve o kadar da önemli olan farklar değillerdi ki. İstesem bende oyuncu olabilirdim. Bunları düşünmeyi bırakıp ödevlerimi yapmaya başladım.
Ödevlerim bittiğinde en yakın arkadaşım İrem'i aramak için tam telefonumu elime almıştım ki telefonum çalmaya başladı. Numara kayıtlı değildi. Kim niye aramıştı ki beni? Yanlış numara olduğunu düşünsemde açtım telefonu belki önemli bir şeydir diye.
"Alo"
"Alo,Aslı Üngör'le mi görüşüyorum?"
"Evet benim. Buyurun."
"Ben Savaş Yaşlı'nın asistanıyım. Savaş Bey sizinle görüşmek istiyor."
O kimdi ki? Adı bir yerden tanıdık geliyordu ama çıkaramıyordum. Kadın cevap vermediğimi görünce galiba kim olduğunu açıklama gereği duydu.
"Senarist kendisi. Hatta biliyorsunuzdur-"
"Tamam anladım kim olduğunu."
"Yarın uygun musunuz?"
"Evet. Saat 2'de olur mu?"
"Tamamdır Aslı Hanım. Adresi size mesaj olarak atıyorum."
5 dakika geçmeden mesaj geldi. Bu o adresti. Her gün gittiğim ve kovulduğum yer. Tabi ya şu Savaş denen senarist Kıvanç'ın dizisinin senaristiydi. Beni nereden bulmuştu ki? Ne istiyordu benden? Koruma acaba beni şikayet etmişti de beni uyarmak için mi çağırıyordu? Ama öyle olsa bile benimle neden görüşmek isteyecekti ki? Asistanına söylerdi o uyarırdı beni. Nasılsa yarın öğrenecektim. Şimdi bu konuyu daha fazla düşünmesem iyi olacaktı. Aklımda zaten İrem'İ aramak vardı. Arasam iyi olacaktı. Hemen rehberimden adını bulup tıkladım.
"Alo İrem"
"Efendim kanka. Sesin heyecanlı geliyor."
"Bil bakalım beni kim aradı?
"Kim aradı?"
"Kıvanç'ın dizisinin senaristi."
"Savaş mı aradı seni? Oha"
"Evet benimle görüşmek istiyormuş. Ne o öyle Savaş falan? Sanki yaşıtınmış gibi."
"Bilmiyor musun kanka? Savaş taş gibi bir çocuk baya yakışıklı. Ayrıca 25 yaşında yani bizden çok fazla büyük sayılmaz."
Sanki hayran olduğu ve ya hoşlandığı çocuğu anlatırmış gibi söylemişti.
"Gerçekten mi? İnanmıyorum. Bende 40'larında biri sanmıştım. Soyadı da Yaşlı olunca öyle gibi geliyor."
"Aynen bende ilk duyunca şaşırmıştım. Öyle taş gibi çocuğun böyle soyadı mı olur diye."
"Söyle bakalım sen bir şeyler mi hissediyorsun ona karşı?"
"Yok ya nereden çıktı ki bu? Hem imkansız öyle şeyler."
"Onu anlatış şeklin falan. İmkansız değil ki. Sen değil misin bana her gün umudunu kaybetme diyen?"
Daha sonra konuşma şeklinden konuyu kapatmak istediğini anladım ve kapattım. Sanırım bu konu hakkında çok fazla konuşmak istemiyordu. Çok ta üzerine gitmedim nasılsa yakında çıkardı kokusu. Yaklaşık bir saat konuştuktan sonra uyumak için yatağıma uzandım.
--------------------------------------------Bölüm Sonu---------------------------------
Umarım beğenirsiniz.
Fikirlerinizi lütfen yorum olarak belirtin.
Beğendiyseniz votelemeyi ve arkadaşlarınıza önermeyi unutmayın.<3 <3 <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şans Beni Bulunca (ARA VERİLDİ)
Teen FictionTam da herşeyin bittiği yerdeydim.Artık umudumun sonuna gelmiştim.O hiç bir zaman değil beni sevmek görmeyecekti bile.Ta ki telefonum çalana kadar...Kim bile bilirdi ki bir telefon çağrısıyla hayatım tamamen değişeceğini... Hikayenin başlangıç tar...