Multimedia: Amelia*sonunda buldum*
**
Ona olabildiğince boş bakışlar atmaya çalışıyordum. Ama içimden o kadar karışık duygular geçiyordu ki ne hissettiğimi ben bile bilmiyordum.
Tek bildiğim şey onu ne kadar özlediğimdi.
Leigh, kolumdan tutup beni başka yöne yönlendirirken homurdanıyordu. Böylece ona olan bakışlarımı da çekmek zorunda kalmıştım.
"Gele gele bugünü mü bulmuş bu?!"
Sessiz kaldım ve beni bir kafeye çekmesine izin verdim.
Aramız çok iyiyken bir anda herşey sarpa sarmıştı. Şimdi ise karmakarışıktık. Yani, ben öyleydim.
Boş bır masaya oturduğumuzda Leigh elleriyle yüzümü kavradı. "İyisin değil mi? Bakayım, valla iyisin. Birde şurdan bakayım, baya iyisin." Kafamı bir o yana bir bu yana çevirdiğinde ellerinden kurtuldum.
"Gayet iyiyim. Niye kötü olayım mı?" kaşlarımı çatarak sorduğum soruya Leigh gözlerini devirdi. "Yiyorsa kötü ol be!"
Kenarda duran menüyü elime aldım. Acıkmıştım ve buradan yemek yemeden gidersem aklım burda kalırdı.
Bence yemek yüzünden değil başka bir şey yüzünden. Pardon, kişi.
Kendi kendime düşünürken kafamı iki yana salladım. Kendine gel Amelia!
"Ne yesek ki? Pizza mı yesek? Ama hergün pizza yiyoruz içimiz dışımız pizza oldu. O zaman hamburger mi yesek ya-" derken sözümü kesen şey Leigh oldu.
Gözlerini tam arkama dikip kocaman açarak, "Yok artık." dediğinde kaşlarımı çattım ve arkamı döndüm.
Ama dönmez olaydım. Vini, yanında Adam, Laura ve Rose ile kafeye giriş yapıyorlardı. Onca kafeden buraya. Neden!?
Hızla önüme döndüm ve menüyle suratımı kapattım. Ama menünün sivri yeri burnuma girince işler kızıştı.
"Ah! Burnum yırtıldı!" Burnumda ki acı nedeniyle fazla bağırmıştım ve birkaç bakış bize dönerken Leigh o anki telaşla hızla ayağa kalkmıştı. Ama fazla hızlı kalkmış olmalıydı ki sandalyeyle geriye düşmesi bir oldu.
Evet, sonuç olarak; Tam bır rezildik!
***
"Popom acıyor." diye sızlanan Leigh'e hüzün dolu bir bakış attım.
"Geçecek Leigh. Bugünlerde geçecek."
"Geçmiyor!"
O rezil andan sonra birkaç vefalı insan yanımıza gelmişti. Hatta Laura ve Rose bile!
Ama o gelmemişti. Tamda tahmin ettiğim gibi. Sonra da zar zor ordan çıkıp eve gelmiştik ve Leigh koltukta yüz üstü uzanırken ben yayılmış burnuma buz tutuyordum.
"Ee aşık velet, onu görünce ne hissettin?"
Leigh'in sorusuyla ona döndüm. "Kimi?" Saf ayağına yattığımda bana ters bir bakış attı. "Annemi Amelia. Viniyi tabi ki salak!"
Ona gözlerimi diktim. Bu soru istemsizce duraksamama neden olmuştu. "Birşey hissetmedim."
"Hı-hı. Bu dediğine sen inanın mı? Onca yıllık dostunum ilk buluşmamızda bana öyle bakmamıştın be! Ayrıca deli gibi sevdin Amelia, şimdi hiçbir şey hissetmedim diyemezsin."
Onu tabii ki de bir çırpıda silip atamazdım. O benim herşeyimdi. Ama bana söylediği son sözler beni o kadar etkilemişti ki kendime gelememiştim.
Bir kızın umutlarının bir erkek tarafından yıkılması fazlasıyla kötü bır olaydı. Paramparça edici.
Ağzımı araladığım sırada telefonumun mesaj sesi tüm odayı doldurdu. Leigh ile birbirimize merakla baktık. Çünkü telefonuma kolay kolay mesaj gelmezdi. Hatta annem ve babam dışında kimseden gelmezdi.
Telefonu elime aldım ve mesaja tıkladım.
--
Bilinmeyen numara: Sen hiç yaptığın bir şeyden dolayı pişman oldun mu?
Bilinmeyen numara: Ben oldum
Bilnmeyen numara: Ve şimdi onun acısını çekiyorum.
--
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my love √ uehara
Fanfictionamelia: aman tanrım! vini uehara ile konuşuyorum! tümhaklarısaklıdır.