*Bölüm-49*

24 5 2
                                    

İyi okumalar.

***

Mesajı defalarca kez tekrar okudum. Herşeyi derken neyi kastettiğini anlayamamıştım çünkü ailemden sakladığım -bu konu dışında- hiçbir şey yoktu.

Ve birşeyden emin olmuştum ki, bu kişi kimse benim korkmamı ve Vini'den uzaklaşmamı istiyordu.

Ama bende bu göz var mıydı?

Tabi ki hayır. Yıllarca bugünlerin hayalleriyle yaşamışken şimdi birinin gelip bunları mahvetmesini istemiyordum. Ayrıca kimsenin üzülmesini de.

"Hazır mısın?" diye sorduğunda telefonu kapatıp kafamı iki yana sallamış, gerginliğimi belli eden bir nefes vermiştim.

Vini, bir programa katılacaktı ve beni de götürüyordu. Bunu bilen de sadece program yapımcılarıydı. Herkes herşeyi orada öğrenecekti. Ve büyük ihtimalle oradan çıktığımda telefonum mesajlarla dolacaktı.

Bu mesaj olayını ona anlatmamıştım ve ailemle de henüz konuşmamıştım. Böyle öğreneceklerdi ve büyük ihtimalle ilk uçakla atlayıp ağzıma etmek üzere buraya geleceklerdi.

Annem bu konuya deli gibi sevinecekti belki ama babamın hassas noktalarından biriydi bu. Ve ben şuan büyük bir hata yapıyordum.

Şimdi ise arabadaydık ve ben inmemek için aklıma ne geldiyse yapmaya çalışıyordum.

"Acaba bakkala mı gitseydik?"

"Amelia, bakkal şurada da var."

"O zaman eve dönsek ben bir tuvalete girsem."

"Röportajın yapılacağı binada da tuvalet var."

"Ben bir Leigh'i mi arasam?"

"Onunla zaten beş dakika önce konuştun."

"O zaman se-"

Vini'nin bakışlarını gördüğümde ağzımı kapatmış ve şirince sırıtmaya çalışmıştım.

"Eğer istemiyorsan, bunu yapmak zorunda değiliz."

Yüzümdeki gülümseme yavaşça solarken derin bir nefes aldım. "Zorundayız. Söylemezsek iyi olmayacak."

"Ama sen istemiyorsun."

"Hayır, tabi ki istiyorum ama telaşlanıyorum."

Vini kafasını iki yana salladı ve direksiyonu daha sıkı kavradı. Sanırım feels geçiriyordum çünkü aşırı derecede çekiciydi!

"Neden telaşlanıyorsun, o kimliği belirsiz her ne haltsa yüzünden mi?"

Yavaşça önüme dönerken "Ailem yüzünden." diye mırıldanmıştım. O kişi yüzünden telaş yapmıyordum çünkü elinde hiçbir şey yoktu. Ki elinde olacak birşey yoktu. Yani, benim açımdan öyleydi.

"Ara."

Anlamadığımı belirtircesine ona baktığımda omuz silkti. "Anneni ara ve ona şimdi anlat. En azından babanı idare edebilir."

Gözlerim sonuna kadar açılırken telaşın yerini şaşkınlık almıştı. "Şimdi mi?"

"Evet. Bence anlayışla karşılar. Babana da bir şekilde anlatırsa bende dayak yemekten kurtulurum. Mutlu son."

Gülmemek için kendimi sıkarken değişik sesler çıkarmıştım. Babamdan kesinlikle korkuyordu.
"Pekala, bunu düşünmemiştim."

"Hadi, ne duruyorsun?"

"Bak arıyorum."

"Hadi."

Telefonumu çıkardım ve rehbere girerek annemin numarasını tıkladım.

my love √ ueharaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin