"Ne zaman uyanacak ya?"
"Tepkisini çok merak ediyorum."
"N'aptın da bayılttın kızı?"
"Böyle olacağını bilseydim öpmeden haber verirdim."
"Oha öptün mü? Neresinden lan!?"
"Şimdi bir şey diyeceğim olmayacak. Bir susun ya!"
"Uyanıyor galiba."
"Ağzını açanı gebertirim."
Kafamdaki fısıltılara aldırmadan gözlerimi araladım. Boş bir tavan beni karşılarken kaşlarımı çattım. En son ne olmuştu?
Aklıma dolan görüntülerle aniden yattığım yerden doğruldum. Kesin rüya görmüştüm. Çünkü gerçek olamayacak kadar güzeldi.
Ama doğrulduğumda gördüğüm tanıdık simalarla duraksadım.
Önce ayak ucumda oturan Laura karşıladı beni, sonra onun yanında ayakta dikilen Rose, karşı kanepe de oturmuş Adan, ve başımda dikilmiş Vini.
Ben olayları algılamaya çalışırken onlar sırıtarak bana bakıyorlardı. Kaşlarımı çatmış, "Merhaba?" derken Laura elini uzattı. "Ben Laura. Büyük ihtimalle beni tanıyorsun ama olsun." Uzattığı elini sıkarken Viniye döndüm.
Yüzünde ki sırıtışı hiç silmeden bana bakıyordu. "Ben neden buradayım?" diye sorduğumda Adan, ayağa kalkarak yanıma geldiğinde elini Rose'un omzuna koydu.
"Sanırım öpücük fazla geldi." Yanaklarımın ısındığını hissettim. Tanrım! Hepsi biliyordu!
Rose, "Tamam kızı utandırmayın. Amelia, şuan bizim evdesin telaş yapma." dediğinde pek rahatladığım söylenemezdi.
"Artık siz çıksanıza odadan. Bizim konuşacak bazı özel şeylerimiz var. " Şu zamana kadar sessizliğini koruyan Vini sonunda konuşmuştu. Adan, imalı bakışlarını bize atarken Viniye ters bir bakış atmıştım.-tabi ters denilirse-
Ben bile bir an fesatlaşmıştım onlar nasıl fesatlaşmasın.
Rose, "Tamam sizi yanlız bırakıyoruz." derken Adan, "Fazla oynaşmayın." diyordu. Herkesten beklerdim ama senden beklemezdim Adan.
Onlar odadan çıkarken Laura son anda durup bize döndü. "Bu arada 'Hayvanat bahçesinde ki azgın maymun' diye biri seni arayıp duruyordu. Bende dayanamayıp açtım. En yakın arkadaşın olduğunu söyleyince de buraya çağırdım. Yaratıcı isimmiş ama." dedi ve odadan çıktı.
Rezil olmaktan bıkamayan ben, günün bininci rezil oluşunu yaşıyordum. Hani alkışım?! Leigh'den bahsediyordu ve burayı gelince beni mahvedecekti.
Oda da Viniyle yanlız kaldığımızda sonunda odayı inceleme fırsatı bulmuştum. Küçük sade bir odaydı. Hatta fazlasıyla sade. Direk karşımda küçük krem rengi bir koltuk, sağımda küçük bir televizyon ve ortada yuvarlak halının üstünde bir tane sehpa vardı. Bende şuan tek kişilik bir yatakta yatıyordum.
Vini karşıma oturduğunda sesli bır şekilde yutkundum.
"Beni telaşlandırdın Amelia. Bir an seni öyle görünce bende bayılacaktım."
Bu sözleri hoşuma giderken sırıttım. "Çok mu korktun?"
Bu sefer o güldü. "Tabi korktum salak. Ama sonra öpücük etkisi herhalde deyip kendimi rahatlattım."
Son cümlesiyle gözlerimi devirirken esnedim. "Güzel uyumuşum he."
Vini'nin yüzünde ki sırıtış büyüdü. "Tabi güzel uyuyacaksın. Uyumadan bir yakışıklı tarafından öpüldün."
"Bence orada senin bayılman gerekiyordu."
"Neden?"
"Çünkü sarıldığın kişi benim."
İkimizde ego kasıyorduk ama iki yılda hiç mutlu olmadığım kadar mutluydum. Eğer ona mesaj atmasaydım, eğer o mesajı açmasaydı ve eğer ben onu dinlemeseydim böyle olamayacaktık.
Birden içimden gelen şeyle ağzımı araladım. "Seni seviyorum."
Ben bile bu itirafıma şaşırırken onun gülümsemesi büyümüştü. Tanrım, o kadar güzel gülüyordu ki bir gün gülümsemesini kesip duvarıma asmak istiyordum.
"Bende seni Amelia," dedi ve durdu. "Bende seni seviyorum."
Yüreğim çoktan yerinden çıkarken bu büyülü anı aşağıdan gelen ses bozdu.
"Amelia! Nerdesin?! Bu insan katilleri seni nereye sakladı!? Tanrım! Başından seni göndermemeliydim."
Evet, Leigh yine yapmıştı yapacağını.
***
Bu bölüm nedense pek hoşuma gitmedi. Ama umarım siz beğenmişsinizdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my love √ uehara
Fanfictionamelia: aman tanrım! vini uehara ile konuşuyorum! tümhaklarısaklıdır.