Multimedia: Zola Jesus - Night
Kapımın kilidinin açılma sesiyle gözlerimi açtığımda karşımda güvenlik görevlisini gördüm. Bir şey söylemeden yanıma ilerlerken, "Neler oluyor?" diye sordum. Kolumdan tutup kaldırırken toplantı odasına inmem gerektiğini söyledi. Asansöre ilerlerken diğerlerini de gördüm, hep birlikte asansöre bindik ve toplantı odasının bulunduğu katta inip arkamızda güvenlik görevlileriyle birlikte toplantı salonuna girdik.
Meriç Dağlı'yı görmeyi planlıyordum ama onun yerine tanımadığım, yine de çok yabancı gelmeyen bir genç adamla karşılaştım.
"Yerinize oturun, fazla vaktim yok," dedi genç adam. "Beş saat önce Türkiye-İran sınırında kimliği tespit edilemeyen üç şüpheli kişi tespit edildi."
"Ne?" dedi Aleda.
"Deprem," dedi Uras. "Avcılar mı?"
"Kara cadılar," dedi genç adam ve masanın üzerinde duran tabletten bir videoyu oynattı.
Boş arazideki askerler, karşılarında duran iki kadına tüfeklerini doğrulttuğu anda ikisi birden ellerini açıp askerlere yöneltti ve aynı anda simsiyah bir kordon iki askerin tüm vücudunu sarıp sıkarak onları parçaladı. Öteki askerler yerden havalandıktan hemen sonra acı içinde bağırdılar ve bir an sonra tüm kemikleri kırılarak ölü bir bedenle yere yığıldı.
Kara cadılar askerlerden arındırdıkları yolda ilerlerken kadraja bir başka cadının gökyüzünden diğerlerinin yanına indiği yansıdı.
Sonra bir anda üçü birden öylece yok oldu, video birkaç saniye daha kaydı sürdürdükten sonra sonlandı.
"Işınlanabiliyorlar, öyle mi?" diye sordu Ekin.
"Hayır," dedim başımı iki yana sallayarak.
Tüm gözler üzerime çevrildiğinde yine düşünmeden, neredeyse içgüdüsel olarak cevap verdiğimi fark ettim.
"Işınlanabilselerdi sınıra değil, direkt olarak gitmek istedikleri yere ışınlanırlardı değil mi?" diyerek mantıklı bir şekilde toparladım.
"Belki de öncesinde birilerini öldürerek eğlenmek istediler," dedi Nisan. "Ne de olsa iblislerle dostluk ediyorlar."
Uras yeniden genç adama döndü. "Şimdi ne yapmayı planlıyorlar... adın neydi?" diye sordu.
"Kaan," dedi genç. Meriç Dağlı'nın bahsettiği şu her yerde, farklı kimliklerle bilgi toplayan casustu. "Eşleşme çıkması için ülkedeki tüm kameralar inceleniyor, bir şekilde gittikleri yerden çıkacaklar. İstila mesajını dinlediniz, kara cadıların avcılardan önce gelip salgın başlatacakları söylenmişti. O zamana kadar sizi güvende tutacağız."
"Onları... bir şekilde insanları uyarmamız gerekiyor," dedim.
Melis de "Aralarında ailelerimiz de var," diye destek çıktı bana.
Benimde zaten kast ettiğim asıl insanlar tam olarak onlardı.
Aleda, "Bence bu-"
"Aptalca mı?" diye lafını kesti Melis yüksek sesle. "Anılarımızı çaldılar, yalan bir hayat sürmemize sebep oldular evet ama onlar hala on senedir her günü birlikte geçirdiğimiz insanlar Aleda, anlıyor musun? Teyzemin ölmesini istememem yaptıklarını affettiğim anlamına gelmiyor, sadece-"
Bu sefer de Aleda kaşlarını çatarak, "Bu konuda haklı olduğunu söyleyecektim zaten," diye onun lafını kesti.
Melis şaşkınlıkla ağzını açıp kapattı. "Özür dilerim, ben... kusura bakma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON
FantasyBir acı hatırlıyorum. Bir kaybın acısı. Öyle bir acı ki gördüğüm her yerde, attığım her adımda, aldığım her nefeste. Öyle bir acı ki beni karanlık sularının dibine çekiyor, zehrini yutturuyor, nefesimin kesildiğini gördüğünde beni yüzeye çıkarıp çır...