20.BÖLÜM-ÖN OKUMA

2.5K 199 30
                                    

Multimedia: Giray & Işık

 "Sana söylemiştim," dedi Aleda bana. "Hatırlıyor musun? Kaza yaptığımız gün Melis'in arabayı takla attıracak kadar hızlı kullanmadığını, tuhaf şeylerin döndüğünü sana söylemiştim."

"Hatırlıyorum," dedim.

"İşte bizim sorunumuz bu," diye devam etti. "Gereksiz gördüğümüz ufak detayları hep yok sayıyoruz ve o detaylar büyüyüp çığa dönüyor."

Göz ucuyla şoföre bakıp yeniden Aleda'ya döndüm. "Tamam, bunları daha sonra-"

"Hayır," diye lafımı kesti Aleda. "Erteleme faslı sona erdi Havva, Özgür'e söylemediğini iddia ettiğin şeyin üzerini kapatmayacağım."

"Bunu gerçekten şu an, burada mı konuşmak istiyorsun?" dedim yüksek sesle.

Aleda ağzını açacak gibi olunca Nisan onu çimdikleyip başıyla sürücü koltuğunu gösterdi.

Aleda hırsla soludu. "Şu an oraya gittiğimize inanamıyorum," dedi aynı hararetle. "Melis'in olan biteni o çocuğa anlattığını aklıma getirmek bile istemiyorum."

"Neler oldu bilmiyoruz," dedi Ekin.

"Ben biliyorum," dedi Aleda sesini daha da yükselterek. "O çocuk hiçliğin ortasından çıkıp karşımıza gelmedi, planlanmış olmalı."

"Sakinleş artık," dedim. "Burası yeri değil."

"Ancak benimle aynı fikirdeyseniz sakinleşme fikri üzerinde düşünebilirim."

"Ona öylece güvenip aramıza alacak değiliz Aleda," dedim. "Ciddiyim, sakinleş artık, kritik bir noktadayız ve bu yüzden hepimiz soğukkanlılıkla hareket etmek zorundayız."

Aleda şakaklarını ovuşturdu. "Haklısın, üzgünüm."

Önüme döndüm.

"Sen nasıl her zaman bu kadar... sakin kalabiliyorsun?" diye sordu Aleda bana.

Özgür'ün neden bu kadar donuksun sorusunun kibarlaştırılmış halini duymuştum.

"Sanırım böyle doğmuşum," dedim bakışlarımı yoldan ayırmadan.

Yolun geri kalanında kimse konuşmadı, adrese vardığımızda hepimiz cüzdanındaki son parayı birleştirerek şoföre ücreti ödedik ve taksiden indik.

Çağatay'ın kaldığı apartmana girip ikinci kata çıktık, Uras zili çaldı.

Kısa sürede kapı açıldı ve Çağatay bizi içeri aldı.

Hızlı adımlarla içeri girdik, salona geçtiğimizde sadece Melis'le değil, yanında bir oğlan, bir de kız daha vardı.

Melis bizi görüce koltuktan kalktı ve karşımıza geçti. "Video," diyerek direkt konuya geçti. "İkisine de aynı video yollanmış."

"Ne?" dedim.

Melis, orta sehpanın üzerinde duran laptopu bize çevirdi ve ekrandaki videoyu oynattı.

Videoda, bize gelen videodaki yaşımızla aynı yaşta, bizim gibi saçları tıraş edilmiş beş çocuk vardı ve onlar da bizim tutulduğumuz konaktaydı.

Üç erkek çocuğu arasında Çağatay'a benzeyeni buldum hemen. Camla çevrili bir odada, kollarında ve kafasının etrafına bantlanmış kablolar vardı. Çağatay videoda elini öne uzatıyordu, parmaklarını içeri bükerken karşısındaki masanın üzerinde duran eşyalar da aynı anda havalandı.

"Daha yükseğe," dedi bir kadın sesi.

Sesi hemen tanıdım.

Kendi videomda karşıma çıkmasa da, sesini duymuştum. Konuşan Meriç Dağlı'ydı.

Bakışlarımı videodan çekip Melis'in yanında duran kız ve oğlana çevirdim. "Videoda daha kalabalıktınız, diğerleri nerede?" diye sordum.

"Bilmiyoruz," dedi kız. "Bir kütüphane adresinde buluşmamızı isteyen bir notla birlikte bu CD'yi aldık, devamı sizin hikayenizle aynı ilerledi."

"Birbirini hatırlıyor musun?" diye sordu Ekin.

"Hayır," dedi erkek olan. "Ne birbirimizi ne de videoda geçirdiğimiz zamanı."

"Bu evde mi yaşıyorsunuz?" diye sordu Uras.

"Ben yaşıyorum," dedi Çağatay. "Ve ev arkadaşlarım da gelmek üzere."

Aleda yüksek sesle soludu. "Direkt soracağım, kaza günü arabamızı takla attıran sendin değil mi? Videoda yaptığın gibi gücünü kullanarak arabayı ittin."

Çağatay ellerini birleştirip özür diler gibi kaldırdı. "Hala vicdan azabı çekiyorum ama refleks olduğunun farkında olmalısın."

"Ne oldu da bunları Melis'e anlattın?" diye devam ettim. "Öylece bu CD'yi izletmedin herhalde."

"Ben buldum," dedi Melis. "Buraya gelmeden önce Aleda'ya kızdım ama bir yandan da içime şüphe düşürdü, eve geldiğimde... eşyalarını kurcaladım ve..."

"Not nerede?" diye araya girdi Uras, Çağatay'a bakarak. "Meriç Dağlı'dan gelen not."

Çağatay kaşlarını çatıp bıraktım. "Meriç Dağlı mı? Notu kimin yolladığını biliyor musunuz?"

Uras bakışlarını Melis'e çevirdi. "Ona söylemedin mi gerçekten?"

"Yavaştan alsak daha iyi olur diye düşünmüştüm," dedi Melis, mantıklı olan şeyin olan biteni hemen paylaşmamak olduğunu vurgular bir sesle.

"Evet, çok geç," dedi Uras. "Hadi biraz da yenilerin neler bildiklerini öğrenelim. Eee? Herhangi bir şey öğrenebildiniz mi?"

"Önce tanışmaya ne dersiniz?" dedi hala adını bilmediğimiz erkek. "Ben Giray."

"Işık," dedi kız olan.

Uras, hepimizi sıra sıra göstererek hızlı hızlı isimlerimizi söyledi. "Nisan, Ekin, Aleda, Havva ve ben Uras. Şimdi, ne biliyorsunuz?"

"Buluşmak istediğini," dedi Işık.

Hepimiz ona döndük.

"Kim?" diye sordum.

"Notu gönderen her kimse. Yeniden buluşmak istediğine dair bir not aldık."

"Ne zaman?"

"Bir hafta sonra."

"Eee?" dedi Giray bize bakarak ve devam etti;

"Kimler bizimle geliyor?"

-

SONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin