Bölüm 4

27 4 0
                                    

   Medyadaki Syndra, Garenin annesi


   Garen Crownguard

  Büyük salona doğru ilerlemeye başladım.Kapıda iki tane muhafız vardı.Ben geldiğim zaman tam kapıyı açmaları için ağzımı hafif aralarken daha k-ka diyemeden kapıyı açtılar. İçeri girdiğimde annem salonun tam ortasındaydı. "Anne beni çağırmışsın " dedim arkasını dönük olan anneme. " Evet oğlum seninle acilen konuşmam gerekiyor " sesi çok telaşlıydı. "Peki anneciğim ne konuda konuşacağız neden beni buraya çağırdın ki şimdi ? " Kafam cidden çok karıştı. " Anlatacağım oğlum sakin ol. Geç otur şöyle. " dedi beni sakinleştirmek için. " Peki dinliyorum anne " içimi bir garip his kapladı. Kesin kötü bir şey yaptım azar yiyeceğim yine. Acaba odamdaki çocuğu sakladığımdan haberi olmuş muydu ? Yok ya ben bile daha sabah farkına vardım annemin nereden haberi olsun ki. "Oğlum dün gece bi..." sözünü bitirmesine izin vermeden. "Anne cidden benim bir suçum yok ben bir şey yapmadım" O kadar hızlı konuştumki bir an nefes almayı unuttum. " Ne suçu oğlum ben seni hiç bir şey için suçlamıyorum. Neyse şimdi sakin ol önce beni dinle o konuyu seninle daha sonra konuşucam " Son dediğini biraz sinirli bir şekilde söylemişti. "Oğlum artık yaşın oldukça büyüdü ve bazı şeyler senin için değişecek " Tamam işte bu korkuttu. "Anne ya niye böyle konuşuyorsun korkutma beni benim için ne değişecek ? Eğer babamın yerine geçeceğimden bahsediyorsan... " Sözümü bitirmeme izin vermeden " Hayır oğlum daha farklı bir şey ama sana bundan bahsedemem henüz çok erken. Sadece küçük bir hikayeden bahsedeceğim. Bu hikaye benim geçmişim ile ilgili ve senin geleceğini  etkileyecek bir şey. Bu yüzden sessizce beni dinlemeni istiyorum. " 

 '

    Gözcüler...
   Kadim bir kalenin çevrelediği dipsiz bir yarıktan doğan, Ebedi yaratıklar..
Onların nereden geldiğini  kimse hatırlamıyor..Ne için geldiklerini kimse bilmiyor..
Benn, Lissandra ve Avorosa hariç .
Ashe'den ve Violenta'dan çok önce,
Harap zirveler büyüyle mahvolmamışken,
Çöl daha şurimayı yutmamışken
Henüz Büyüden habersiz üç kız kardeştik..Ozamanlar çok gençtik.
Avarosa..Lissandra ve ben Syndra
O zamanlar karanlık gözcüler serbestçe dolaşırlardı. Nereden geldiklerini bilmiyorum.
Ama güçlü olduklarını biliyorum...
Ölümsüz olduklarını sandığımız bu yaratıklar, bize yetenekler bahşettiler , büyülerini paylaştılar.Bize ebedi hayat sundular...
Bize isim koydular , Avorosa'ya Drako  , Lissandra'ya Frozen bana ise  Heiodus.
Biz de Karşılığında onlara ne isterlerse verdik.
Bu heybetli kaleyi , koca bir imparatorluğu ,sadakatimizi.
Aldıklarımızın karşılığında küçük bir bedel...  amaa
Avarosa aynı fikirde değildi.Şımarık bir çocuk gibi özgür kalmak için haykırdı.
Seçim hakkı istedi.İssyan ve ihanet tohumları ekti..
Herşey burda oldu..Bir tarafta Ebedi gözcüler , diğer tarafta Avarosa ve Lissandranın ordusu..
O gün pekk çok can verildi.Ama sonunda gözcüler yenildi..
Avarosa hepsini çığlık çığlığa kalenin uçurumuna yolladı..
Onu hiç affetmedim...Ama bunlar planımın bir parçasıydı. Gözcüleri yenebilmesi için Lissandra'nın  Avorosa'ya yardım etmesini sağladım. Daha sonra Avorosa yaptıklarına karşılık bedel ödemeliydi. Öldürdüğü onca cana karşılık, kendi canını..
Lissandra burada devreye girdi. Ona Avorosayı öldürdüğü zaman Buraya hükmedebileceğini söyledim ve O bunu hiç tereddüt etmeden yaptı.
Gözündeki heyecan, güç  onu tanınmaz hale getirmişti. Artık o Lissandra değildi. Bu benim hatamdı..
Lissandranın hükmü cok uzun sürmedi onu alt etmenin bir yolunu bulduk fakat o kadar inatçıydı ki...
"Geri geleceğim ve geldiğimde Gözcüleri diriltip. Dünyayı Buzun ve Hiçliğin yönetmesini sağlayacağım" Diye haykırmıştı.
Yıllar ve Asırlar sonra, ben Güçlerimi kaybetmeye başladım ama Onlar, Gözcüler ve Lissandra onların güçleri sanki,  sanki artıyor bunu hissedebiliyorumdum.  Oğlum Lissandra asırlar önce ettiği yemini gerçekleştirmeye geliyor.'

Annem öyle bir anlattıki biran hikayenin gerçek olduğunu sandım dayanamayıp bir kahkaha attım." Anne ya böyle güzel hikaye anlatabiliyorsun madem, neden bana küçükken hiç anlatmadın? beni çok kırdın yaa" Sesime biraz hüzün katmayı da unutmadım. "Sen! Garen Crownguard. Az önce anlattığım hikaye gerçekti." Sesi çok ürkütücü çıkmıştı ve ben yerimden sıçradım. "P-pe-peki Ann-anne" Korktuğum için kekelemiştim. "Oğlum ben.. Anlattığım hikaye doğru oğlum. Gözcüler, Lissandra gerçek ve şuan öc almaya geliyorlar. Onlara karşı. koymalısınız." Pardon ama ben ne yapabilirim ki daha at sürmesini bile beceremeyen benden bahsediyoruz burada. "Anne benden ne istiyorsun ki ben ne yapabilirim, hem o bahsettiğin güçlü yaratıkları siz zor engellemişsiniz ben tek başıma nasıl engelleyebilirim." Annemin yüz ifadesi az önce korkmuş halinden çıkıp sinsi bir gülümsemeye dönüşmüştü. "Tek başına olmayacaksın Garen. Ablan Luxanna, Katarina, ve şuan dolabına saklanan çocuk Darius" Dediğinde benim yüzüm kızarmaya başlamıştı ama daha çok şaşırdım. Nereden haberi olduki Dariustan, hem Ablan Luxanna ne ya ben tek çocuk değil miyim yani? Düşüncelerimden sıyrılıp, tekrar Kekeleyerek "A-anne ben, ben sabah onu yatağımın üstünde gördüm ve  birde rüyamda.." Annemin yüzünü tekrar korku ve heyecan kaplamıştı. "Rüyanda ne gördün Garen?


       Bölümler çok kısa biliyorum ama henüz olaylar başlamadı ve ben başlangıcı iyi anlayın diye kısa şekilde tutup daha fazla yazmayı. planladım. Umarım beğenmişsinizdir.


İyi Okumalar :)
Birde lütfen eksiklerimi  yorumlarda söylerseniz sevinirim. :D

Ejderin Kanı - Lissandra'nın ÖcüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin