''Düşünmek, en etkili intihar yöntemidir.''Üçüncü viski bardağını da kafama dikince yanan boğazımla yüzümü ekşittim. İçkinin kafamı dağıtması gerekirken beni daha da düşüncelere batırmıştı. Sanki bir mezarlıktaydım ve dört bir yanım cesetlerle çeviriliydi. Aldığım her nefes onlardan çalıntı gibiydi. Barmen bardağı tekrar doldururken bir yandan sarhoş olursam bana sahip çıkacak biri var mı diye etrafı gözlüyordu. Sanki evrenin bir yerinde biri onu duymuştu. Masanın üzerinde titreyen telefonu arayana bakmadan kulağıma götürdüm. ''Efendim.''
''Elis Hanım?'' Duyduğum sesin tonunu hatırlayınca başımı koyduğum masadan kaldırdım. ''Sonuçlar çıkar çıkmaz haber vermemi istemiştiniz.''
''Evet.''
''Yarın gelip alabilirsiniz.'' Bunu yarına kadar bekleyebileceğimi veya kalkıp gitmeye çalışsam başarabileceğimi sanmıyordum. ''Akın Bey.. Size bir yer tarif etsem sonuçları getirebilir misiniz?'' Karşıdan ses gelmeyince ufak bir sessizlik oluştu. Sanırım ne yapabileceğini kafasında tartıyordu. ''Tamam. Yeri mesaj atın.'' Suratıma kapanan telefonla tezgahın desenini inceleyen gözlerimi kaldırdım. Yerin ismini ona mesaj atarken kararsızdım. Şuan dışarıdan biri görse onu tavlamaya çalıştığımı düşünürdü. Oflayarak bardağı ağzıma boşalttım. Yakıcı hisle kendime gelmeye çalıştım.
Barmen hala rahatsız edici bakışlarını üzerimden çekmemişti. Şuan birine ihtiyacım olduğu değiştirilemez bir gerçekti. Peşimde psikopat bir katil vardı. Ve ben tek başıma ilk bulduğum yere girmiş, içmeye başlamıştım. Büyük ihtimalle sarhoş olmaya başlamıştım bile. Sinan'ı aramak içimden gelmiyordu. Kendimde aramızdaki sorunu çözecek kadar güç bulamıyordum. Seda'yı ise bu işe karıştırmayı şiddetle reddediyordum.
Tezgaha çarpıp etrafa ses yayan dosyayla irkildim. Beklediğim misafirim tüm ağırlığıyla yanımdaki tabureye çöktü. Nezih bir yerde olduğumuza şükrettim. Buraya gelmekten hoşnut olmadığı oldukça belliydi. Eğer disko tarzı bir yerde olsaydım, büyük ihtimal ağzına geleni söylerdi. ''Dosyaya bak. Ardından geri alacağım.''
''Bakmamı bekleyeceksin yani?''
''Evet. Bu yüzden hızlı olsan iyi edersin.'' Taviz vermediği sert tavrını umursayacak kafada değildim. Dosyayı aralayarak rakamlarda göz gezdirmeye başladım.
''Kanındaki alkol miktarı yüksekmiş.''
''Olay yaşanmadan kafayı çektiği belli.''
''İyi de bana yolculuğa çıkacağını söylemişti. Neden sabahın erken saatinde yola çıkacakken içsin ki?''
''Bunu muhtemelen ona sormalısın.'' İğneleyici cümlenin altında yatan espiriyle gözlerimi devirmek zorunda kaldım. Ölü birinin ardından yapılacak en kötü şakalardan biriydi. Ama onu yargılama gücüne sahip değildim. İşi gereği günde sayısını bile bilemeyeceğim ölü ile uğraşıyordu. Bu olay ona göre çokta anormal değildi. Seda bunu bana tecrübe ettirmişti. O da ölüler konusunda çok normal bir şey gibi konuşurdu.
Rakamlara göz atmaya devam ettim. Midesinde alkoldan başka dikkat çekici bir şey yoktu. ''Ellerinde kesik izleri vardı.'' Kafamı kaldırıp ona bakmaya başladım. ''Ne kesiği?''
''Sanki bir şeyler doğramış gibi.''
''Başkasının ürünü değil yani? Kendi mi oluşturmuş?''
''Evet yönleri ve baskı izleri bu yönde.'' Sayfaları çevirerek kesik izlerinin fotoğraflarını budum. Evde bulunan genel ipucuları düşündüğümde buna sebep olacak bir şey aklıma gelmedi. Bir şey doğraması imkansızdı çünkü olay yeri inceleme evde yiyecek anlamında bir şey bulamamıştı. ''Başka bir tahminin var mı? Yiyecek doğramaktan başka?'' Bir süre tezgaha bakarak düşündü. ''Bıçak bilemişsin gibi?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜM NOKTASI
General FictionGeçmişin zincirinden kurtulamamış, kendi katiline aşık olan genç bir kadın.. Yaşamın, ölüme ulaşmak için bir merdiven olduğuna inanan acımasız genç bir adam.. Ve herkesin kafasında aynı soru; ''Katil kim?'' Her hayatın bir dönüm noktası vardır. K...