13.Bölüm🥀

21 4 3
                                    

"İnsan, doğası gereği bencildir."

Gözlerimi açtığımda vücudumun farklı noktalarının sızladığını hissettim. Doğrulmaya çalıştığımda ise boynumdan ve belimden gürültülü katırdamalar yükselmişti. Koltukta yatmak kaslarıma hiç iyi gelmemişti. Koca salonda yapayalnızdım. Gözlerim hemen sağımdaki koltuğa çarptı. Dünün izleri onun da üzerine bulaşmıştı. Kanın kırmızısı heryerindeydi. Tıpkı benim gibi. Bileklerime ve ellerime bulaşmış olduğu yerde kurumuştu. Tırnaklarımın içine kadar girmiş koyu renkler pis bir görüntü oluşmuştu. Dün gece olanlar tekrar aklıma gelince göz kılcal damarlarımın sızladığını hissettim. Ona kan takviyesi yapmaya başlamamın ardından dakikalar sonra kapı çalmış, Ahmet içeri girmişti. Tecrübesiz olan ben o an kenara çekilirken o usta hareketlerle yarayı dikmiş ve kanamayı durdurmuştu. Yardım etmek ve gerekli ilaçları bulmak evin içinde ordan oraya koşturmuştum. Ve sonunda işimiz bittiğinde Ahmet onu odasına götürmüştü. Çıktığında da bıçaklandığını fakat iyi olduğunu söylemişti. Sabaha ayaklanır bile demişti. Böyle durumları kaç kere yaşadıklarını bilmiyordum fakat deneyimleri var gibiydi. Ben ise resmen koltuğa yığılmıştım. Soğuk terler akıttığım o saatler beni fazlaca yormuş ve sızmama sebep olmuştu. Yavaşça kalkıp gerindim. Banyoya ilerlerken kafamın içinde planlar işliyordu. Dün gecenin bana tek getirisi kaçmak için bir umuttu. İlaç için karıştırdığım tonla çekmecenin içinden birinde şarjı olan fakat çekmeyen bir telefon bulmuştum. Şimdi ise sütyenimin içinden vücuduma batıyordu. Fazla zamanım yoktu. Uyanıp ayağa kalkması ne kadar sürer belli değildi. Ve bu belirsizlik benim kaçmam için tek şansımdı. Ellerim suyla buluşunca hızla ovuşturmaya başladım. Kan lekeleri yavaşça kaybolurken telefonun çekmesi için ne kadar ilerlemem gerektiğini hesaplamaya çalışıyordum. Eğer telefon çekerse buradan şehir merkezine kadar yol almama gerek kalmazdı. Yerimi tespit edip gelebilirlerdi. Lavabonun yanındaki havluyu alıp tişörtümün içine sardım. Eğer gitmeye karar verirsem beni sıcak tutacak her şeye ihtiyacım vardı.

Açlıktan guruldayan karnımı doyurmak adına mutfağa gittim. Tedirgin ve gergin hareket ediyordum. Daha dün omzundan bıçaklanmış birinin her an kalkması mümkün değildi. Ama söz konusu olan oydu.

Kendime ekmek arası bir şeyler hazırlayıp bar taburelerinden birine çöktüm. Kapının yanındaki askılıkta onun kahverengi ceketi vardı. Yer de ise botları. Bana kaç beden büyük olmaları umrumda değildi. Tek umudum onlardı. Üzerimdeki pijama incecikti. Evin içindeki alttan ısıtmalı sistem buna müsade etmişti. Pijamaların dışarı da polis ekipleri gelmeden beni ne kadar sıcak tutacağı ise muammaydı. İçimdeki ikinci ses bunu yapmamamı söylüyordu. Eğer telefon çeken bir yer bulamazsam ya geri dönerdim ya da donarak can verirdim. Fakat başka ne zaman böyle bir fırsatım olurdu o da bilinmezdi. Elimdekini değerlendirmeli miydim yoksa geri mi tepmeliydim? Burada kalırsam ne kadar süre sonra ölecektim? Sorular beynimde adeta cirit atıyordu. Ahmet de o da çok temkinli insanlardı. Bugünden sonra onlar bana izin verene kadar bu evden çıkmam imkansıza yakındı. O hata yapmazdı. Ekmeğin son dilimini de ağzıma attım. Yaşamımla ölümümüm arasındaki o karar yine ona aitti. Eğer öleceksem bunun yine kendi seçimim olmasını istedim ve ayağa kalktım. Saçlarımı tokadan kurtardım. Kısa saçlarım omuzlarıma döküldü. Boynumu biraz olsun sıcak tutmalarını umuyordum. Pencerenin kenarına iliştim. Kar hala yağıyordu. Her yer bembeyazdı ve ürkütücü gözüküyordu. Dışarısı yüksek bir ihtimal eksilerdeydi. Seçenekler ve ihtimaller nefesimi kesiyordu. Geleceğim buğulanmış bir pencerenin ardındaydı. Ulaşmak için pencereyi kırmam gerekiyordu. Ellerimin parçalanacağını bilsem bile.

Askılıktaki ceketi sırtıma ve botları ayaklarıma geçirdim. Odadan gelen tıkırtıyla bir an duraksadım. Ses belki de hayal ürünümdü fakat bana kapıyı açtırmıştı. Kendimi hızla dışarı attım ve koşmaya başladım. Soğuk bedenime bir kırbaç gibi çarpmıştı. Vücudum şimdiden titremeye başlamıştı. Arabanın oluşturduğu yolu takip ederek yokuş aşağı inmeye başladım. Rüzgar yüzümü hiddetle yalayıp geçiyordu. Değdiği yerler sanki kıyılıyordu. Ellerim telefonla beraber cebimdeydi. Beni yavaşlatsa da onları dışarı çıkaramıyordum. Ağzımdan sıcak sık soluklar hava da ufak sisler yaratıyordu. Pijamanın içindeki bacaklarım sanki çıplaktı. Paçalarım karlara bata çıka çoktan ıslanmıştı. Ayağımdaki büyük botlar beni engellemek için büyük çaba harcıyordu. Sağ elimi cebimden çıkarıp telefonu yokladım. Hala servis yok yazısı ekranı kaplıyordu. Beni getirdiği yere tekrar lanet ettim. Medeniyet bize çok uzaktı. Hala İstanbul'da mıydık ondan bile emin değildim. Bacaklarıma kuvvet verip hızlanmaya çalıştım. Çünkü dişlerim birbirine çarpmaya başlamıştı. Titremem gittikçe artıyordu. Yokuş bittikten sonra kendimi toprak bir yolda buldum. Üzerinden geçen tek tük arabalar biçimsiz bir yol oluşturmuştu. Nefeslerim ciğerlerime batmaya başladığından durmak zorunda kalmıştım. Yolun kenarında ağaçların sıklaştığı yere girdim ve kendimi ağacın birine yasladım. Ellerim ve yüzüm buz kesmişti. Soğuk vurduğu yerleri kan kırmızısına çevirmişti. Vücudum bir dayanak bulunca kendini bıraktı. Ağacın dibine çöktüğümde telefonu tekrar çıkardım. Ufak kutuda bulunan tek bir çentik donmuş dudaklarımda bir umut yeşertti ve gülümsedim. Ellerim kas katı kesilmiş tuşlara zor basarken kendimi Seda'nın numarasını çevirirken bulmuştum. Onun Sinan ve Murat ile birlikte olduğunu umuyordum. Onlar beni normal polisten daha hızlı bulurlardı. Telefonu kulağıma götürüp omzumla sıkıştırdım. Ellerimi ısıtmak istercesine birbirine sürtüyordum. Kara oturduğumdan arka tarafım sırılsıklamdı. Bir kaç çalışın ardından telefon açıldı. "S-Seda!" Sesim duyulunca karşı taraftan bir kapı çarpma sesi yükseldi. "Elis?! Sen iyi misin? Nerdesin?!"
"Nerede olduğuma dair hiçbir fikrim yok. Sinan'a ve Murat'a hemen haber vermelisin. Telefonun yerini tespit edip beni bulmalılar."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 19, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DÖNÜM NOKTASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin