Zehirli Sarmaşık

24 14 1
                                    

Çalar saatin çalmasıyla o tatlı uykuma son vermek zorunda kaldım. Hemen üzerimi giyinip aşağı kahvaltımı yapmak için  yemekhaneye indim. Duru çoktan inmişti onun yanına oturmaya yanaştığımda bana fazlasıyla kötü bakışlar atarak konuşmama izin vermedi. Pekala tamam tamam bende senin yanına oturmaya o kadar da meraklı değilim. Sadece tek tanıdığım daha doğrusu oda arkadaşım oldugun için oturmak istemiştim sadece. Bu kızın derdi neydi böyle.

Yemeğimi alıp boş bir yere oturdum. Sanırım bu üniversitede arkadaş bulmak fazlasıyla zordu.

Okula vardığımda okulun kapısının önünde o dün ki çocuğu gördüm. Bana baktı açıkçası biraz irkilmiştim. Neden bilmiyorum ama o simsiyah gözleri insanı içine çeken bir zehirli sarmaşık gibiydi.

"Hey sen keltenkele bu sefer yolunu bulmuşsun, şaşırdım doğrusu." dedi. Bana. BANA!!!! Sakin ve umursamaz bir tavırla
"Ben yolumu bulmuşumda senin aklın için aynı şeyi söyleyemeyeceğim." dedim. Evet işte bu çok fena bozulmuştu. Cevap vermesine fırsat vermeden sınıfıma dogru ilerledim. Ukala şey!

Dersten çıktıktan sonra Sude bana birşey yapalım mı diye sordu. Bende geldiğimden beri hep yurtta olmaktan sıkıldığım için kabul ettim. Üstelik İstanbul'u gezmek için can atıyordum.

Sude beni karanlık bir cafeye getirmişti. Tanrım burası da neresi böyle. Her taraf içki ve sigara kokuyordu. Galiba kusacam.

Hayatımda ilk defa böyle bir yere geliyordum ve iyi ki de gelmemişim.
"Sude buraya neden geldik?" dedim sorgularcasına.

"Ben hep burda takılırım ve burda çok yakışıklı cocuklar var onlarla içki içmek eğlenceli olabilir." dedi.

"Hayır ben gitmek istiyorum eğlenceli olduğunu sanmıyorum!" dedim. Ve arkamdan yine o ukala sesi duydum.

"ımm hayır bir keltenkeleyle içki içmek fazlasıyla sıkıcı." dedi.

"Yine mi sen ya benimle derdin ne?" diye çemkirdim dogrusu. Benimle böyle konuşmaya hakkı yoktu.

Arkadaşlarından biri ona "Aras kızla uğraşmayı bırak çok korkmuş gibi görünüyor." diyerek benimle dalga geçti ve hepsi gülmeye başladı.

Demek adı Aras'tı. ARAS.

"Sude ben burdan gidiyorum ister gel ister gelme!" diyerek bir hışımla oradan çıktım. Yurdu nasıl bulacağım konusunda hiç bir fikrim yoktu.

Yollarda öylece yürürken arkamdan biri beni kolumdan tuttu ve köşeye çekti. Eliyle ağzımı kapatmış bana sırıtarak bakıyordu. Bu oydu Aras. Lanet köpek.

"Bu ne kötü bir karşılaşma kertenkele."

Elini ağzımdam çekse ona çok kötü söverdim ama sırf çığlık atmayayım diye çekmiyordu. Ve oldukça yakın duruyordu.

"Seni etrafımda fazla görmeye başladım bidaha olmasın." diyerek elini çekti.

"Seni fil kulaklı ahtapot bidaha bana dokunursan seni öldürürüm!" dedim bağırarak.

"Bak sen şu keltenkeleye öldürürmüş." dedi kahkaha atarak. Biraz korkmuştum ama korkumu belli etmemem gerekti öyle değil mi aksi takdirde bu psikolojik sorunlu bana neler yapardı kim bilir.

Arkamı dönüp yürümeye başladığımda beni tekrar kolumdan yakaladı ve bana "Gideceğin yolu biliyorsundur umarım." dedi sorarcasına. Sanırım burda başka bir tehlikeye ile karşılaşmak istemem o yüzden ona "Şey aslında bu şehirde yeniyim ve yurda nasıl gideceğimi bilmiyorum." dedim biraz tedirgince.
"Pekala keltenkele seni yurduna götürürüm bana borcun olsun." dedi sırıtarak. Başka seçeneğim olmadığı için kabul ettim.

Yol boyunca hiç konuşmadık. Zaten çok sıkıcı biri oldugu belliydi. Beni arabasıyla yurduma bıraktığında teşekkür  ederek arabadan indim bir an önce odama gitmek istiyordum.

Tam yurt kapısından içeri giriyorken arkamdan "Borcun oldu unutma. " dedi ve arabaya gazı basarak gitti.

Onun dedigini önemsemeyerek nihayet odamda oldugum için şükrediyordum.

Mavi Küstü Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin