8. Bölüm

22.2K 525 198
                                    

Bu bölümü bugün doğum günü olan arkadaşım Elif'e ithaf ediyorum. Doğum günün kutlu olsun canım benim.

İyi okumalar!!

8. Bölüm

TABİİ Kİ DE tek çizgiydi. Niye böyle saçma bir şey düşünmüştüm, bilmiyorum. Aptalın tekiydim.

Biraz morâlim düşmüştü çünkü gerçekten bir çocuk istemiştim.

İçeri Buğra'nın yanına gittim. Televizyon izliyordu. Ona da biraz sert davranmıştım. Hatamı anladığımda dudağımı büzdüm. Koşar adımlarla yanına gittim ve kucağına oturdum. "Özür dilerim," diye mırıldandım, ellerim boynuna çıkmıştı bile.

"Böyle olmaz ki ama niye modumuz düşük? Brezilya'ya gelmişiz, burda kös kös oturuyoruz. Kalk bakalım!" Buğra'nın neşeli sesiyle benimde enerjim yükselmişti. Ayağa kalktıktan sonra birkaç kere yerimde zıpladım.

"Nereye gidiyoruz?"

"Sürpriz," dedi ve göz kırptı.

Dudağımı büzdükten sonra odaya doğru adımlarımı attım. Merak etmiştim nereye gideceğimizi.

Dolaptan mini siyah bir elbise çıkardım. Ayakkabı olarakta kırmızı stilettolarımı giydim. Yüz makyajımı her zaman yaptığım şekilde siyah ağırlıklı değil de pembe ağırlıklı yaptım bu sefer.

Aynaya baktığımda "Vay be!" kelimeleri döküldü ağzımdan. Bu hatun gerçekten ben miydim? Kendini beğenmişlik olmasın ama çok güzel olmuştum.

Odanın kapısı açılırken Buğra içeri girdi. "Hazır mısın?"

"Evet aşkım. Nereye gideceğimizi bilmediğim için kafama göre giyindim. Abartılı olmamışımdır umarım."

Buğra beni yavaş yavaş süzdü. Süzdü mü? 'Bakışlarıyla soydu,' desem daha doğru olur sanırım. Bacaklarımda gezen gözleriyle birlikte dudaklarını da ısırmıştı. Ah, sanırım onun hoşuna gitmiştim.

Ben daha ne olduğunu anlamadan bileğimden tuttuğu gibi beni duvara yapıştırdı. "Elbisen ve sen... İkinizde çok iddialısınız. Gideceğimiz yerde ne olursa olsun yanımdan ayrılmıyorsun. Duydun mu beni?" Kelimeler ağzından tek tek, tane tane çıkmıştı. Dediklerine sadece başımı salladım. Huyuna gitsem iyi olurdu, aksi takdirde sinirlenirdi ve ben onu sinirlendirmek istemiyorum.

O da benim yaptığım gibi başını salladı ve "Güzel," diye fısıldadı.

Arabaya geçtikten sonra kemerlerimizi bağladık ve yola çıktık.

Buğra bana sürpriz yapacaktı. Bu cümleler kalbimi hızlandırmaya yeterken elimde olmadan kıkırdadım.
Araba aniden fren yapınca kafamı herhangi bir yere çarpmamak için sıkı sıkı tutundum kenarlara. Neler oluyor diye etrafa baktım. Yol bomboştu ve biz durmuştuk. Niye?

Buğra'ya baktım. Derin derin nefesler alıyordu.

"Bunu bir daha yapma."

Neyi yapmamamı istiyordu? Kafamda soru işaretleriyle ona sorumu yönelttim. "Neyi?"

"O lanet şeyi."

"Ha?"

"Kıkırdadın!"

Ne? Kıkırdamam onu rahatsız mı etmişti ki? Buğra'nın dedikleri çok kafa karıştırıcıydı. Kendini açmadığı sürece onda olan bir şeyleri anlayamıyordunuz.

"Kıkırdamam seni rahatsız mı etti?"

"Hayır! Lanet olsun, hayır! Bu çok hoşuma gitti ve... İnan, şu an seni öpmemek için zor duruyorum."

Buğra bu cümleleri sarfettikten sonra alaycıl bir gülümseme yerleştirdim dudaklarıma. Demek kıkırdamam onun hoşuna gitmiş. Ne diye korktuysam ben de.

Buğra'ya doğru yaklaştım ve tehlikeli bir şekilde fısıldadım. "Öp o zaman."

Bölüm sonu.

Biraz fazla beklettim biliyorum. Gerçekten kusura bakmayın. Sizi seviyorum.

Psikopat Kocam (Düzenleniyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin