17. Bölüm

11.2K 360 39
                                    

Selam!

Kitabı düzenlemeye karar vermiştim ama sonra dedim ki; "ÜŞENDİM." O yüzden bu işi sonraya bırakıyorum ve size keyifli okumalar diliyorum.

17. Bölüm

Yerde duran silaha bakıp tekrardan sertçe yutkundum.

Silah şu an önümde herhangi bir tehlike arz etmiyordu ama silahın sahibi ve en yakın arkadaşım şu an içeride birlikte oturuyorlardı.

Ya silahtan başka bir kesici aleti falan varsa yanında? O zaman ne yapacaktık?

"Ada, nerede kaldın? Gelsene." Selin'in sesiyle silkelendim ve silahı yerden aldım, hırkamın iç kısmındaki cebe sıkıştırıp salona geçtim.

Burak "Alırım bir kahveni," dedi bana doğru konuşarak.

Hayır desem ayıp olurdu; evet desem... Selin ve bu yanında silah taşıyan deliyi yalnız bırakmak istemiyordum.

Zoraki bir gülümseme bahşederek "Kahve kalmadı ya, kusura bakma. Başka zamana artık," dedim.

Kahve vardı, yalan da vardı ama samimiyet, içtenlik yoktu.

Televizyonun sesini biraz kısmak için kumandaya uzandığım sırada Selin çığlık attı.

"Ne oldu?!" diye telaşla sorarken televizyonun sesini kısmıştım da.

"Böcek gördüm sanki!"

Gözlerimi devirdim. Bu muydu? Endişelendiğim şeye de bak.

"Alt tarafı böcek, öldürürsün biter." Burak'ın sözleriyle yüzümdeki ifadeyle birlikte dondum. Öldürürsün biter.

"O ne demek? Hayvanın da canı var. Kolay mı öylece onu öldürmek? Kendine gel!" diye bağırdım kendimi tutamadığım sırada.

Burak bana kaşlarını çatarak baktı. Haklı olduğumu görmüş olacak ki bu konu hakkında uzatmamak adına hiçbir şey demedi.

Silah konusu hâlâ aklımı kurcalarken ne yapacağımı düşünüyordum. Bunu Burak evden gidince mi konuşmalıydım Selin ile yoksa hemen, şimdi, şu an da konuya mı dalmalıydım?

Dudaklarımı dişlerken başımı iki yana salladım.

Ne yapacağımı bilmiyordum.

"Şey... Imm... Film izleyelim mi? Tabii isterseniz, kesinlikle zorlamıyorum. Yani... Ben anlatamadım sanırım. Of, çok sıcak oldu!" Selin Burak'ın karşısında heyecandan biraz saçmalarken Burak kahkaha attı.

"Anladık biz seni, merak etme," dedi Burak kahkahalarının arasından. "Şöyle kanlı, bıçaklı, katilli bir film var mı, Ada?"

Bana sorduğu soruyla ikinci bir duraksamayı yaşamıştım. Kanlı, bıçaklı, katilli. Kendini mi anlatıyordu yoksa?

Yutkundum.

Belki de şu an da bir seri katille karşı karşıya oturuyordum.

"Burak... Ben bir şey sormak istiyorum."

Evet, soracaktım. Eğer soruma sinirlenirse ve bana bir şey yapmaya kalkışırsa ona haddini bildirebilirdim, silah benim elimdeydi.

"Tabii sor."

Seslice tekrar yutkunduktan sonra konuştum. "Ben senin ceketinin cebinde bir şey buldum."

Ne bulduğumu anlamışcasına gözleri parladı, kaşları çatıldı. "Ceketimi mi karıştırdın?!" diye bağırdığı sırada Selin "Hey! Neler oluyor?" diye sordu.

Burak beni parçalamak ister gibi bakıyordu şu an.

"Ne bulduğumu, ne gördüğümü bilmek ister misin?" dedim Selin'e doğru. Korku dolu bakışlarla Selin başını aşağı yukarı salladı.

Hırkamın iç cebine sıkıştırdığım silahı elime aldım. Selin elini ağzına kapatmasına rağmen boğuk çığlığını duymuştum bile.

Burak bir an da bulunduğu ruh hâlini değiştirdi ve rahat bir tavırla "O kardeşime aldığım oyuncak silah," dedi.

Selin "Senin kardeşin mi var?" diye sordu.

Burak elini silahı almak istediğini belirterek bana uzattı. Şüphe dolu gözlerle silahı ona verdim. Yalan söylemesine gerek yoktu, değil mi?

"Bak sana göstereyim," dedi Burak ve silahın tetiğini çekti.

Sonra fısıldadı. "Kesinlikle oyuncak bir silah."

Sağır edici bir ses.

Kan.

Acı.

Beni kandırmıştı.

Ne silah oyuncaktı, ne de benim hayatım istediği zaman oynayabileceği bir oyundu.

Selin çığlık attı.

Kapı zili çaldı. Buğra mı gelmişti?

Gülümsedim.

Biraz geç kaldın, sevgilim.

Bölüm sonu. Bundan sonraki bölümü biraz bekleyeceksiniz, kusura bakmayın. Birkaç planlı önemli işlerim var çünkü. Sağlıcakla kalın, sağlıcakla bekleyin.

Ve bundan sonraki bölüm Final, haberiniz olsun.

Psikopat Kocam (Düzenleniyor.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin