First Day

3.1K 170 40
                                    

Hatırladığım o güzel anıların, şimdi sadece yüzümde buruk bir gülümseme oluşturması doğru yolda olduğumu mu gösterir?

Bunca zamandır, belki de ilk defa hayatımın en büyük hatasını yaptım. Hayatımızın en büyük hatasını yaptık. Birlikte olmamız bizi tüketirken, ayrı kalmamız da içten içe yiyor ve bitiriyor bedenimizi.

Onun kokusunu özlemiştim. İtiraf etmek istemiyorum ama özlemiştim. Acaba şu an ne yapıyordur?

Muhtemelen arkadaşları onu dışarı çıkartmak için zorlamıştır ve o da hepsine kızıp en sonunda dediklerini yapmak zorunda kalmıştır.

Bekle... Bunu düşünürken neden gülümsedim ki şimdi? Hayır, hayır onu düşünürken gülümsememem gerekiyor.

Yaşadıklarımız geride kaldı. Park Jimin kendi yolunu çizdi, ben de öyle. Bundan sonra onu düşünmenin benim için bir fayda sağlayacağı yoktu. Sadece ortak arkadaşlarımız vardı, bu kadar.

Düşüncelerimle boğuştuğum yatağımdan kalkmak zor gelse de akıl sağlığım için bunu yapmak zorundaydım. İstemeyerek sıcacık yatağımdan kalktım ve banyoya gidip okulda enerjimi sonuna kadar kullanabilmek için yüzüme birkaç sefer soğuk su çarptım.

Sonra ise, odaya geri döndüm ve dolabımdaki siyah kotum ile beyaz tişörtü üstüme geçirdim.

Sanırım artık hazırdım. Bugün Jimin ile karşılaşmak yoktu. Bakışmak yoktu. Sadece aynı dersi alıyorduk.

Yapabilirsin bunu Hobie.

***

Profesörün gelmesine 5 dakika kala sınıfa ulaşmıştım. Bugün kesinlikle şanslı günümdeydim.

Arka taraflarda kalan, sürekli uyukladığım sıraya büyük bir özlemle baktım ve yerime geçtim. Bay Hwang çok fazla konuşurdu ve ben kendimi fark ettirmeden güzel bir uyku çekerdim. Her ne kadar bu sıra aman aman bir rahatlıkta olmasa da çantamı koydum mu hiçbir şey benim şekerlememi bölemezdi.

Tıpkı şu anda olduğu gibi.

Bay Hwang sınıfa gelmiş, yine sıkıcı ve uzun konuşmalarından birini yapmaya başlamışken, kulaklıklarımı belli etmeden takmış ve kafamı sıraya koymuştum.

Kulağımda çalan piyano notaları çok geçmeden beni mayıştırmıştı ve göz kapaklarım benden habersiz etrafımı karanlığa boğmuştu. Her derste böyle uyumak hoşuma gidiyordu.

Birkaç dakika sonra iyice uykuya dalacağım sırada yanımda oluşan hareketlilik bana izin vermedi ve gözlerimin açılmasına sebep oldu.

Açıkçası kimin geldiğine bakma gereği duymuyordum. Beni, güzel uykumun başlayacağı sırada rahatsız etmişti ve bir daha olursa tekmeyi koyardım.

Tekrar gözlerimi kapatıp uykunun kollarına kavuşmayı diledim ve rahat pozisyonuma geri döndüm. Hala, dinlediğim piyano notaları benimle beraberdi ve gevşiyordum ancak yanımdaki beden sürekli hareket etmesiyle bunu bozmuştu.

Cidden, alt üstü bir sırada oturacaksın, altındaki kayıyor mu?

Sinirle kafamı koyduğum yerden kaldırarak sağ tarafımda beni izlemekte olan bedene döndüm. Utangaç bir gülümsemeyle ensesini kaşıyorken bir yandan da benim şaşkın bakışlarımdan etkilenmemeye çalışıyordu. Sanırım fazlasıyla sert bir tepki vermiştim, aksi taktirde bunun başka bir açıklaması olamazdı.

''Şey, biraz geç kaldım da. Bir tek burası boştu. Yanına otursam rahatsız olur musun?'' dedi hala gülümserken.

Birkaç gündür görmediğim yüzüne baktım ve kaşlarımı çattım. Halbuki benim onu ne görmem ne de konuşmam gerekiyordu. Yanıma oturması beni rahatlatmıyordu, aksine, gerginlik ile bedenim kasılmaya başlamıştı.

Winter Day | JiHopeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin