🔥 Nine🔥

115 9 2
                                    

Bazı anlar vardır onca acıya göğüs germenize rağmen en ufak hamlesiyle yıkabilecek olan. Çaresizlikten kafayı yedirtebilecek duruma getiren. Kalbinizi milyarlarca parçaya bölen. Ve ben bunların toplamından bile milyonlarca kat daha kötü bir durumdayım. Hala gözümün önünde yanan annemin bedeni onu izlediğim her saniye yüzüme tokat gibi çarpıyor. Kalbimi patlatacakmış gibi sıkıyordu. Dean'in kolları bedenimi çelikten bir duvar gibi sararken anneme ulaşmak için yeniden çırpındım. Onu kurtarmalıydım. O benim kahramanımdı beni her seferinde kurtarmıştı şimdi sıra bendeydi. Gözümden yeni bir yaş daha düşerken canavar doğamın, bedenimin bana verdiği çılgınca gücü kullanarak Dean'i sertçe ittim. Benden birkaç metre öteye savrulunca hızla anneme doğru koştum. Daha henüz 3 adım atmıştım ki ayaklarım yerden kesildi. Bedenimi kaldıran kolların sahibini biliyordum. Ağlamaktan mı bilmiyorum oldukça bitkin hissediyordum. Son kez anneme doğru çabaladım ama boşunaydı. Annemin çığlıkları, yanan bedeni ve Lucifer'ın keyifli sırıtışı algılayabildiğim son şeylerdi. Pes ederken Dean'in kollarına sığınarak gözlerimi kapattım. Her şey bitmişti.

    Birkaç Hafta Sonra

Telefonumu mini siyah pijamama sıkıştırırken siyah sıfır kollu t-shirtümün üstünden bedenime sardığım siyah şalı biraz daha çekiştirerek bedenime iyice sardım. Uykudan yeni uyanmıştım bu yüzden gözlerim yarı açık bir şekilde bir yerlere çarpmayı umursamadan tembel adımlarla aşağı indim.

Dean ve Sam 3 gün önce bir olay bulmuş ve gitmişlerdi. Annem öldüğünden beri gerçekten bir ölü gibi evde dolaşıyordum. Kafamı dağıtmak için Dean ile çıktığımız kurt-adam avında bile bok gibiydim. Daha birkaç aydır dönüşmüş olan bir kurt tarafından dayak yemiştim diye Dean ve Sam ben iyi olana kadar eve tıkmış tek başlarına avlanıyorlardı. 3 gün önce giderlerken beni 'eğer geldiğimizde biraz olsun toparlanmamış olursan seni Bobby'e götürüp beynin eriyene kadar azar işitmeni sağlarım' diyip tehdit etmişlerdi. Bu isteyeceğim son şey olurdu. Dolabı açarken günlerdir avlanmadığım aklıma geldi. Fazla bitkin olmamın bir sebebi buydu. Dolabın kapağını kapatım çıkardığım birayı bardağa boşaltırken Cass önümde birden belireverdi. Son zamanlarda bunu o kadar çok yapıyordu ki alışmıştım korkmuyordum artık.Umursamadan bardağımı alıp tembel tembel odama çıktım. Daha merdivenlere yetişmemiştim ki Cass'in sesi beni durdurmaya yetti.

"Bella, biliyorum berbat haldesin ama Sam ve Dean'in sana ihtiyaçları var"

"Cass daha iyi bir bahane uydur onların bana ihtiyacı varsa neden sen kanatlarını açarak gidip onları kurtarmıyorsun? Seni kırmak istemiyorum ama beni rahat bırakmazsan bu pek mümkün olamaz."

"Denedim. Oraya gitmeyi denedim ama meleklerin girememesi için büyü yapılmış. Oraya bir tek seni girebilirsin başlarının dertte olduğunu biliyorum"

"Eğer yalan söylüyorsan kanatlarını koparırım Cass." Dedikten sonra hızlı adımlarla odama çıktım. Cass'in anlattığına göre büyük bir malikanede tutuluyorlardı. İşin komik tarafı onları yakalayan şey bir avuç şeytandı. Eski taktiğimi kullanmak için dolabımda elime geçen ilk elbiseyi aldığımda elimdeki elbisenin annemin öldüğü gün giydiğim elbise olması biraz bocalamama neden olmuştu. Gözlerime baskı yapan göz yaşarımı geri göndermek için olağanüstü bir güç sarf etmem gerekti. Elbiseyi hızla dolaba bırakıp sıradan minibir siyah elbiseyi üzerime geçirdim. Saçlarımı hafif kabartıp zorlukla makyaj yaptım. Makyaj bitince yüzümdeki rahatsız edici his ile yüzümü buruştururken odamın kapısı tıklandı.

"İçeri gel Cass"

"Hey müsaitsiz değil mi?" Gözlerimi devirirken gidip kapıyı ben açtım.

"Müsaitim şapşal şimdi beni beni arabamla birlikte malikanenin önüne ışınlayabilir misin kanatl-" Sözümü bitiremeden malikanenin önündeydik. Bunu normalde yapınca bile 1 hafta boyunca kusmadan duramıyordum şimdi bunu aniden yapınca arkamda kalan uçuruma yuvarlanmama ramak kalmıştı. Cass bir daha anlıma dokununca daha iyi hissederek uçurumun sağında kalan yola giderek arabamdan şeytan bıçağını alıp botuma sıkıştırdım. Tekrar malikanenin önüne gelince gerilmeden edemedim ev ile uçurum arasında birkaç metre tek vardı. Cass'e kaybolmasını işaret ederek malikanenin bahçe kapısana gelip yüksek sesle konuşmaya başladım.

Ateş KapanıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin