Başımı 3 saattir kaldırmadığım büyü kitabından zorlukla kaldırdım. Boynum da tarifsiz bir acı oluşmuştu 3 saat boyunca aralıksız okursam olacağı buydu. Kitabı kapatıp masanın diğer köşesine iterken masadaki kağıtlardan birini alıp yumak haline getirdiken sonra hala kitap okuyan Sam'e fırlattım. Beni umursamayınca bu sefer su şişesinin kapağını attım. Umursamamaya devam edince şişeyi de fırlattım. Şişe saçını bozmuş olacak ki bana adam öldürmüşüm gibi baktı. Umursamadan gülümseyip konuştum,
"Sammy neden sadece ikimiz Lucifer'ı bulmaya çalışıyoruz boynum koptu be Dean, Cass ile alemlere akarken neden biz çalışıyoruz?"
Çok sevgili(!)Dean birkaç hafta önce bana ilanı aşk etmişti şimdi de Cass ile kimbilir nerelerdeydi. Aklıma gelen iğrenç düşünceleri sanki durdurabilirmişim gibi hızla gözlerimi kapattım. Sam tuhaf halime alışmıştı artık umursamıyordu bile.
"Sam adım Sam, Bella bari sen yapma" Omuz silkip dudadak büzdüm.
"Nasıl istersen Samuel"
"Tanrım hangi günahlarımın bedelleri bunlar!" O kendi kendine söylenirken ben onun bu sinirli haline yerde yuvarlana yuvarlana gülüyordum.
Kızınca kulakları kızarıyordu. Gizlemek için saçlarını önüne koymaya çalışmıyordu bile. Eee ne de olsa saçı hepimizden önemliydi. Ben gülmeyi kesmeyince üstüme yürümeye başladı. Arsız mıyım nedir o bana yaklaştıkça daha çok gülüyordum. Beni Sam'in gazabından kurtaran şey çalan kapı oldu. Hızla Sam'in kolunun altından geçip kapıya doğru koştum. Kimin geldiğini bildiğimden silahımı almadan direk kapıyı açtım. İçeri her zamanki gibi somurtkan kanatlım ve gülmekten kızarmış Dean girdi. Neye gülüyordu bu böyle. Salona indiklerinde merdivenden inmekle uğraşmayıp direk aşağı atladım. Melez olmanın tek iyi yanı.
"Hey neye gülüyorsun bu kadar be"
Dean kahkahalarının arasında zorlukla nefes almaya çalışarak ellerini dizine koyup soluklandı. Daha doğru soluklanmaya çalıştı. Yaklaşık 5 dakika Dean'in kesintisiz gülüşünü dinledikten sonra nihayet konuştu budala,
"Cass'i pavyona götürdüm."
Ben ve Sam abartılı bir aşiret dizisi oyunculuğuyla ağızlarımızı 5 karış açarken devam etti,
"Ona bir kız buldum. Odaya girdiler malum olayın gerçekleşmesini beklerken Cass kızın ölen babasını hatırlatıp kızı teselli etmeye çalıştı. Kız da delirip güvenlikleri çağırırken Cass'i topuklularıyla kovaladı. Cass'i alıp ordan kaçtık ama sanırım favori mekanımı onun yüzünden kaybettim."
Dean susunca yeniden gülmeye başladı ben ve Sam de ona eşlik ederken Cass mahçup bir ifadeyle bizi seyrediyordu. Kanatlım utanmıştı. Daha fazla gülersem vicdan azabı çekecektim koşup arkadan Cass'e sarıldım. Yanağına sulu bir öpücük kondururken rahatlaması için bir anne edasıyla konuştum.
"Rahatla Cass bu senin suçun değildi ama yinede işine baksaydın daha iyi olurdu." Ellerimi omuzlarına koyup karşısına geçerken kahkahalarımı bastırmak için olağan üstü bir güç sarf ediyordum.
"Hem sayende arkadaki sürtük daha fazla günahkar olmayacak iyi işti Casitel"
Yaklaşık 1 saat sonra herkes eski haline dönmüştü. Ben ve Dean saçma bir korku filmi seyredip ne kadar fazla hatası olduğunu tartışıyorduk. Yahu bir hayaleti bahçe hortumuyla öldürmek de neydi? Sam, Lucifer mevzusunu bırakmış yeni bir olay var mı diye bilgisayardan kalkmıyordu. Cass ise izlediğimiz televizyonun arkasındaki kablolar ile ilgilenip ne kadar da dahiyene bir icat olduğunu bize anlatmaya çalışıyordu. Dean sıkılıp önce Cass ile uğraştı iğrenç melek esirileri yaptı. Daha sonra benim saçımı kesmeye çalıştı benden de iyi bir azar işitince en son Sam'e sarıp bilgisayarda olay aramadığını onun yerine porno izlediğini iddia etti. Sam kızgın bir geyik gibi Dean'i kovaladıktan sonra yan oda da onunla ilgilendi(!) Yemek yerken Sam'in ayağına ufak bir tekme atıp dikkatini üzerime çektim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Kapanı
FanfictionBirazdan yapacaklarım için kendimi cezalandırmam gerekecekti. Kelimeler ağzımdan dökülerken gözlerimi çimen yeşili gözlerle buluşturdum. "Sakın. Sakın Dean Winchester. Beni sevmek gibi değer vermek gibi saçma şeylere kapılma Dean Winchester. Çünkü b...