Önceki bölümü yeniden okumazsanız Bella'nın neden şeytan olduğunu hatırlayamazsınız.
Acı hissetmeyi bekledim fakat tek hissettiğim canlanmışlık hissiydi. Eski Bella, Winchester'ların sevdiği, insanları kurtarmak için onlarca kez ölümle burun burna gelmiş Bella'nın uzaklaştığını hissediyordum. Öldüğümü, şeytanın beni ele geçirdiğini, bilincimi kaybettiğimi hissediyordum.
Zincirlendiğim tahta koltukta daha dik bir konuma geçtim. Dean'in ismimi haykırışını buraya gelmeye çalıştığını duyabiliyordum. Ona oyun oynadığımı anlamıştı. Tek ümidim Castiel'ın gelip onu eve götürmesiydi. Gözlerimi karşımda bıçağıyla dikilip keyifle bana sırıtan Lucifer'a diktim. Gözyaşlarımın akmasına izin vermeden çenemi gururla kaldırdım.
"Bitir artık şu işi orospu çocuğu!"
Ayin bitmek üzereydi. Ölümün çoktan etrafımı sardığını hissediyordum. Bilincimi kaybetemden, ölmeden önce gördüğüm tek şey Lucifer'ın kalbime sapladığı hançerdi.
♛
Acı içinde çığlık atarak uyandım. Ellerimi toprağa bastırarak zorlukla doğruldum. Neredeydim ben? Nasıl buraya gelmiştim? Ve en önemlisi kimdim ben?
Oturduğum yerde bakışlarımı çevremde gezdirdim. Sabahtı ve oldukça büyük bir açıklığında ortasında, ormandaydım. Bir anda kafamın içinde binlerce çığlık atan sesler duymamla çığlık atarak ellerimle kulaklarımı kapadım. Aniden karşımda beliren Lucifer'a bakarak dişlerimin arasından mırıldandım.
"Durdur şunu!"
Parmağını şıklatarak tüm seslerin benden uzaklaşmasını sağlayıp yanıma doğru geldi ve önümde diz çöktü.
"Selam güzelim. Az önceki seslerin ve acının yeniden gelmesini ister misin?"
"Hayır efendim." neden bu adama efendim diyor ve hizmet etme isteğime engel olamıyordum?
"Güzel o zaman birazdan seni göndereceğim yerde ki 2 budala avcıyı ve diğer meleği bana getireceksin."
"Ne?"
Cebinden üç küçük fotoğraf çıkarıp avucuma sıkıştırdı. Fotoğrafları tek tek inceledim. Muhtemelen habersiz çekilmişlerdi çünkü hiçbiri kameraya bakmamış, başka şeylerle ilgileniyor gibi görünüyordu. İlk fotoğrafta saçları uzun neredeyse omzuna yetişmek üzere olan uzun ve iri yapılı biri vardı. Fotoğrafın arkasına baktığımda çirkin bir el yazısıyla Sam Winchester yazıyordu.
İkinci fotoğrafda ise sert bakışları olmasa masmavi gözleriyle oldukça masum bir şeye benzeyen trençkotlu ortalama boyda biri vardı. Bu fotoğrafında arkasında Casitel yazıyordu görünen o ki soy ismi yoktu. Ama hemen isminin altında küçük ve güzel bir yazıyla Özünün Yarısı Çalınmış Bir Melek yazıyordu.
Son fotoğraf biraz daha büyüktü. Elinde bıçak ve silahla durmuş oldukça ürkütücü bakan kaslı ve oldukça yakışıklı bir adam vardı. Fotoğrafı biraz daha yakından incelemeye çalıştığımda çimen yeşili gözleri olduğunu gördüm. Fotoğrafın arkasını çevirdiğimde Dean Winchester yazıyordu.
Tuhaf derece tanıdık gelen bu adamları neden bu adama getirmem gerekiyordu?
Ayağa kalkıp beni izleyen Lucifer'a yaklaştım. Bana oldukça tuhaf bakıyordu.
"Bu adamları neden sana getirmem gerekiyor Lucifer?"
Bana doğru yaklaşıp aramızdaki mesafeyi kapattı. Ellerinden birini belime yerleştirip diğer elini ise dalgalı buklelerimden birine doladı. Kafasını boynuma doğru eğerek fısıldadı.
"Bella Marshall, sorgulamanı hiç tavsiye etmem. Sadece emirlerime uy ve o 3 zavallıyı bana getir."
Dudaklarıma tutkulu bir öpücük kondururken beynim bundan hoşlanmam gerektiğini söylüyordu kalbim ise tam tersini. Dudaklarımı onun dudaklarının arasından kurtarıp nefes nefese konuştum.
"O heriflerin ikisi oldukça güçlü görünüyor diğeri ise bir melek! Nasıl onları yenebilirim."
Yüzüne sinsi bir gülümseme yerlştirip diğer kolunu da belime doladı.
"Isabella Marshall, sen tanıdığım en iyi savaşçı ve güçlü kişisin o iki sersem avcıyı yenmek senin için çocuk oyuncağı olacaktır ve melek ise budalanın teki. Kendini Winchester'lar için feda etmeken çekinmez. Zayıf noktaları birbirleri. Eminim üstesinden geleceksin. Üstelik artık benim yarattığım bir şeytansın. Benim ve cehennemin gücü sana destek olacaktır."
Dudaklarıma son kez uzun ve şehvetli bir öpücük kondurup parmağını şıklattı. Aniden kendimi Lucifer'ın kollarında değilde sığınağa benzer bir yerin önünde buldum. Sanırım üçüde buradaydı. Topuklularımın ses çıkarmasına izin vererek tenha ormanda yürüdüm ve kapının önüne geldim. Yavaş ama gürültülü bir şekilde kapıyı 3 kez çaldım. 2 farklı adım sesi kapıya doğru hızla yaklaşmaya başladığında yüzüme ufak bir gülümseme yerleştirdim.
İşte başlıyoruz.
Selaam! Çok uzun süre söz verip bölüm yayımlamadığımın farkındayım. Bunun tek sebebi dürüst olmak gerekirse üşenmemdi. Ama yaz yına girdiğimize göre devam edebilirim. Bu yıl üniversite sınavım var ama elimden geldiğince bölüm atacağımı ümit ediyorum.
Bu bölüm geçiş bölümü gibi bir şeydi. Uzun süre ara verdiğim için geçiş bölümü şarttı. Diğer bölüm her şey yerlerine oturur sanırım. Mesela neden Bella'nın gözleri normal şeytanlar gibi siyah değilde sarıya dönüşüyor falan. Hepsini diğer bölümde anlatacağım. Eğer anlamadığınız kısım olursa yorumlara yazın lütfen.
Ve Medya'ya gelecek bölümlerle ilgili kısa bir video bıraktım. Fragman gibi. Spoiler içerir.
Ayrıca 2 yeni kurguya daha başlayacağım onlara da göz atarsanız sevinirim. Sevgiyle kalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ateş Kapanı
FanficBirazdan yapacaklarım için kendimi cezalandırmam gerekecekti. Kelimeler ağzımdan dökülerken gözlerimi çimen yeşili gözlerle buluşturdum. "Sakın. Sakın Dean Winchester. Beni sevmek gibi değer vermek gibi saçma şeylere kapılma Dean Winchester. Çünkü b...