"Bir bakıyorsun; 'hayatta yapmam' dediğin şeyin içinde buluyorsun kendini.''
Yine o lanet alarmın sesiyle uyandım. Hangi beyin özürlüsü kurdu bu alarmı ya! Saçmalamayın ben kurmadım. Ben kurdum doğru ya, sabah sabah kendimi hakaret ettim. Hemen yataktan kalktım. Banyoya gidip, günlük rutinimi yapmaya başladım. Saçlarımı yine at kuyruğu yapmıştım. Bugün hava çok sıcaktı ve bu sıcakta bu saçları hiç çekemezdim. Odadan çıkıp, mutfağa gittiğimde kızlarla karşılaşmak aklıma gelen en son şeydi. Emir, Eylül ve Duygu masada oturmuş, annem ise çayları koyuyordu. ''Ooo günaydın, hangi rüzgar attı sizi buraya'' dedim. Açıkçası şaşırmıştım. Kızlar bize geldiğinde, bir gün önceden haber verirlerdi. Kötü bir şey mi oldu acaba. Duyguyla Eylül bir süre bakıştılar, sonra Eylül lafa atılıp ''Sürpriz yapalım dedik'' dedi. Duygu ise onaylarcasına kafasını salladı. Bir şey sakladıkları çok belliydi ama annemin yanında konuyu açmak istemediğim için okula giderken soracaktım. ''İyi yapmışsınız'' deyip, masaya oturdum ve kahvaltımı yapmaya başladım. Eylülle Duygu sanki bana bir şey söylemeye çalışıyor ama nasıl söyleyeceklerini bilmiyorlardı. Masadan kalkıp odama gittim. Çantamı hırkamı ve paramı alıp odadan çıktım. ''Kızlar hadi çıkalım'' dediğimde, annem o her sabahki cümlelerini söyledi ''Esim paranı almayı unutma! Dikkatli olun'' dedi. Annemin yanağını öpüp ''Tamam'' dedim. Sonra kızlarla hep birlikte evden çıktık.
Kızlara karşı tavırlıydım. Nasıl olur da bana sormadan böyle bir şeyi kabul ederlerdi. Hala anlamıyorum. Sabahki hallerinin amacı festivalmiş. Ege bugün boya festivalinin olacağını söylemiş ve bizi de davet etmiş. Kızlarda 'tamam' demiş. Burada sıkıntı yok, sorun Rüzgar'ın da geleceği! Hayır onun ne işi var festivalde, asıl Rüzgar'ın gideceği festivalde benim ne işim var. Sakinim. Sakinim. Sakinim bok sakinim. Kızlara kızıp sınıfa girmiştim. Böyle bir şeyi bana sormadan kabul etmeleri sinirimi bozmuştu. En iyi onlar biliyordu, Rüzgarla aynı ortamda bulunmak istemediğimi. Sınıfa fizik hocası girdiğinde, düşüncelerim dağıldı. Saçlarımı topuz yapıp, defter ve kitabımı çıkardım. Bu senede sınıfı geçmem gerekiyordu. Zaten ders çalışmaktan başka bir işim yoktu.
Kızlarla bahçeye doğru yürüyorduk. Maalesef onlarla küs kalamadığım için direk affetmiştim. Erkekler bahçede futbol oynuyor, kızlar da voleybol oynuyorlardı. Biz ise banklara yürüyorduk. Erkeklerin oyunlarını bölerek banka yürümeye başladık. Çocuk topa vurunca, top tam önümden geçti. Hayır yani nasıl becerdin onu? Kocaman bahçe neyinize yetmiyor anlamıyorum. Çocuğa göz devirip, banka oturduk. Kızlara dönüp ''Allah'tan top kafama gelmedi'' dememle, kafama top geldi. Allah'ım bu nasıl şans? Bu nasıl bir bahtsızlık? Şansıma maymunlar sıçmış resmen ya!! Sinirle ayağa kalkıp, yerden topu aldım. Büyük ihtimalle 9.sınıftı. ''Canım o öyle olmuyor'' deyip, sert bir şekilde çocuğun kafasına attım topu. ''Böyle vuracaksın topa'' dedim. Çocuk kafasını ovuşturarak gitti. Kızlara baktığımda Eylül banka yatmış, Duygu ise yerde kahkaha atıyorlardı. Göz devirip ''Tabi top benim kafama geldi. Sizin kafanıza gelse bende gülerdim'' dedim. Bunlar daha çok gülmeye başlayınca ''Yeter be gülmekten kolunuzla bacaklarınız yer değiştirdi.'' dedim. Tabiki de hala gülmeye devam ettiler. Zil çaldığında ikisininde kolundan tutup kaldırdım. Allah belanı versin çocuk inşallah top bir tarafına girer!! Of yine rezil oldum ya.
Bugün Rüzgar okula gelmemişti. İnşallah festivale de gelmezdi. Kızlarla birlikte çıkışa doğru yürüyorduk. Kızlar çok eğlenceli olacak diyordu ama ben gitmeyi düşünmüyorum. ''Kızlar siz gitseniz olur mu?'' dediğimde, kızların anında suratı düştü. Eylül ''Bizde gitmeyiz o zaman. Başka zaman gideriz.'' dedi. Duyguda kafasını salladı. Bu sefer ben kötü hissettim kendimi, oraya gitmezsem kızların hevesi kırılacaktı. Ve sırf Rüzgar için kızların hevesini kıramazdım. Rüzgar'ın yakınında durmazdım olur biter. Aman banane ya diye geçirdim içimden. ''Yada vazgeçtim gidiyoruz'' dedim. Kızlar sevinç çığlıkları atarken, bende yalandan gülümsedim. Ege'nin arabasıyla festivale gelmiştik. Araba son model falan herhalde? Ben buna o kadar para versem, hayatta kullanmam. O yorulmasın diye yürürüm. O nasıl bir araba maşallah. Tabi ben o arabaya binerken üzerimde sikici bakışlar hissettim. Ulaş bizimle gel dese de reddetmiştim. Giderken Yagmur'u da almıştık. Egenin sevgilisi, çok tatlı bir kızdı ve bizden büyüktü. Abla demek istemiyordum. Samimi olduğum kişilere takma isim takmayı seviyorum. Yagmurla kısa sürede samimi olmuştuk. O yüzden abla demeyecektim. Gerçekten birbiriyle çok yakışıyorlardı. Yagmur'un o gamzelerine aşık olmamak imkansızdı zaten. Kızlarla ben festivale doğru yürüyorduk. Ege ile Yagmur da el ele tutuşmuş yanımızdan yürüyorlardı. Ulaşla Rüzgarda arkamızdan geliyordu. Ulaş sorun değilde, Rüzgar yanımıza gelmesin bir zahmet. Onunla konuşmak istemiyordum. Suratına da bakmak istemiyorum. Utanıyordum ama kendi yaptığımdan değil. Sevmek hiçbir zaman benim için suç olmamıştı. Evet sevdiğim kişi yanlıştı biliyorum. Onunda benimle konuşması garip olurdu. Gerçi kim tüm okula rezil ettiği bir kızla konuşmak ister ki saçmalık. Gözlerine baktığımda kendimi görüyordum. Geçen seneki o surat ifademi, yazın o yaşadıklarımı, canımın yanışını. Ben Rüzgardan çoktan vazgeçtim vazgeçmesine ama unutmak o kadarda kolay değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçurum
JugendliteraturOysa en saf duygularımla gelmiştim sana. Her geçen gün daha çok bağlanıyor,her geçen gün daha çok üzülüyordum.Sen benim ilk aşkım son nefesimsin. Güvendiğim insanlar herkesten fazla acıttılar canımı,herkesten fazla ağlattılar ve herkesten daha çok...