4. Bölüm Yakınlaşma

14 3 3
                                    



"Tam vazgeçtik derken, gelip yine aklımızı karıştırıyorlar"

         Müdür Eren'i tanıttıktan sonra hoca Eren'i  bizim arkamızdaki boş sıraya oturtmuştu. Tabi Ezgi -sıra arkadaşım- durur mu hemen arkasını dönüp, ''Merhaba ben Ezgi" dedi. Bende el mahkum arkamı döndüm ve çekinerek ''Bende Esim'' dedim. Eren halimize gülerek ''Beni biliyorsunuz zaten" dedi. Bu sefer bizde gülmeye başladık. Hoca bize bakıp, "Sessiz olun" dediğinde, hemen saçlarımı topuz yaptım. Ve not almaya başladım. Teneffüs zili çaldığında defteri kapatıp, saçlarımı bozdum. Erenin "Şey.. Esim bir şey isteyebilir miyim?" demesiyle arkamı döndüm. Biraz utangaç bir yapısı vardı. Sıcak gülümsememle ''Tabiki de'' dedim. ''Ders notlarını verir misin? Bu senede sınıfta kalmak istemiyorum da'' dedi. Matematik dersi bittiği için defterimi ona uzattım. ''Yarın getirmeyi unutma malum not almam lazım.'' dedim. Kahkaha atınca bende güldüm. ''Ee o zaman teşekkür etmem lazım aç mısın??'' dediğinde hiç düşünmeden cevap verdim. Gerçekten çok acıkmıştım. ''Kurt gibi açım hemde'' dedim. Birlikte kantine iniyorduk, Duyguyla Eylül büyük ihtimal kantinde beni bekliyorlardı. Kantine indiğimizde, Duygu beni görür görmez cırladı ''Neredesin kızım ya'' dedi. Tabi salak Eren'i fark etmemişti. ''Tanıştırayım bu Eren yeni sınıf arkadaşım'' dedim. Eylül elini uzatıp ''Merhaba ben eylül '' dedi. Daha sonra duygu uzattı ''Bende duygu tanıştığıma memnun oldum'' dedi. Bu tanışma olayları beni gerçekten çok sıkıyor. ''Tanışmanız bittiyse yemek yiyebilir miyiz? Çok açım'' dedim. Hepimiz gülerek, masalara ilerledik. Sadece bir tane masa kalmıştı, oda Rüzgar ve Ulaşın yanındaki masaydı. Ben diyorum abi şanslı olmanın ş si yok bende!! Biz masaya oturduğumuzda, hemen dedikodu yapmaya başladık. Daha sonra Eren geldi ve yemekleri önümüze koydu. ''Evet kızlar dalıyoruz'' deyip, güldüğümde hepsi kahkaha atmaya başladı. Yemek yerken gözüm yan masaya takıldı. Gözlerini dikmiş sinirli sinirli bana bakıyordu. Ne yaptım şimdi ben ya? Gözlerimi devirip yemeğimi yemeğe devam ettim. Sonra Eylül ve Duygu ödev teslimi için hocanın yanına gittiler. Aklıma gelen soruyla Erene baktım. ''Koleje neden gitmedin?'' diye sordum. Oda sanki bu sorudan bıkmış gibi gözlerini devirdi. Bir an söylediğim şey için pişman olmuştum. ''Şey ben özür dil-'' diyecektim ki sözümü kesti. ''Hayır seninle alakalı değil kolejleri sevmiyorum sadece'' dedi. 'neden' diye sormadım. Zaten anlatmak istese anlatırdı. ''Geçen sene kolejde bir tane gay çoçuk bana aşık olmuştu'' dediğinde kahkahayı bastım. ''S-sen ciddi m-misin? Ahahahha'' dedim. Gülmekten konuşamıyordum. Benle birlikte Eren de gülmeye başladı. Bu bile kolejden nefret etmesi için yeterli bir sebepti bence. Kendimi zar zor susturduğum da, yan masadan bir ses duyuldu. Hızla kafamı çevirdiğimde, Rüzgar sandalyeye tekme atıp kantinden çıktı. Ulaş da arkasından 'Rüzgar bekle' diye bağırıyordu. Ne oldu ki şimdi? Etrafıma göz gezdirdiğimde, Aslının bir erkeğin koluna girdiğini gördüm. Aslıyı kıskanmıştı demek ki. Aman banane ya gebersin köpek. Zil çaldığında Erenle birlikte sınıfa çıkmaya başladık.

5. dersteydik ve ders bedendi. Hoca bize birkaç tane basketbol hareketi gösterdikten sonra serbest bırakmıştı. Bahçede kalanların bir kısmı yine futbol ve voleybol oynuyorlardı. Ben ise basketbol oynamayı seviyordum. Ama öyle güzel oynadığım söylenemez. Sahaya girdiğimde ''Yalnız oynamayı düşünmüyorsun herhalde'' diye bağırdı Eren. Gülümseyerek topu ona attım. Sağ potayı ben, sol potayı Eren almıştı. ''Önce kızlar'' deyip, topu bana geri attı. ''Seve seve'' dedim. Topu Erenin potasına doğru sürmeye başladığımda, önüme geçti ve topu kolayca aldı. ''Ama bu haksızlık!'' diye isyan ettim. Ben böyle kıvranırken, o çok rahat bir şekilde topu potadan geçirdi. ''Savaş mı istiyorsunuz Eren bey? Savaşırız bizde!'' dedim fısıltıyla. Kafamıza göre oynadığımız için, maç 5 de bitiriyordu. Eren topu bizim potaya doğru sürmeye başladığında, bu sefer ona yol vermiş gibi yapıp çelme taktım. O düşerken topu aldım, ve onun potasına sürmeye başladım. Hızla zıplayarak, topu potadan geçirdim. ''İşte bu'' dedim. Arkamı dönmemle gülmem bir oldu. Eren yerde oturmuş, bana kötü kötü bakıyordu. Sonunda maç bitmişti tabi bende. Saate baktığımda öğle arasının bitmesine 5 dk kalmıştı. Maçı ben kazandım demek isterdim. Ama maalesef 5-2 eren kazanmıştı. Aslında çok güzel gidiyordum ama Rüzgar tüm dikkatimi dağıtmıştı. Sağ olsun tam üç kere kafama top attı ve 'pordon yonloşloklo oldo' demekten başka hiçbir şey demedi. Manda yavrusu ne olacak!! Eren ''Esim hadi zil çaldı'' diye bağırınca, Rüzgara sikici bakışlar atmayı bırakıp Erenin yanına gittim.

UçurumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin