9. Bölüm

823 53 0
                                    

Kai kapıda dikilen iki polise baka kalmıştı. KyungSoo'nun gözleri yuvalarından fırlayacakmış gibi açılmıştı. Kai elindeki kağıdı buruşturarak cebine koydu. Polis hızla yanlarına gidip, bileklerine kelepçeleri geçirdi. KyungSoo tepinip, bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ama polis ona hiç bakmadan dışarıya sürüklemeye devam ediyordu. Kai tek kelime edememişti. KyungSoo ne yapmıştı? O masum görüntüsünün altın da başka şeyler de mi yatıyordu yani? Yanlış anlaşılma derken bundan mı bahsediyordu? Sakince polis arabasına bindirildi. Şuan tek isteği buruşturup cebine tıktığı kağıdı okumaktı. KyungSoo'ya döndüğünde ağlamaya başlamıştı bile. Aynı zamanda korkudan her an ölebilirmiş gibi duruyordu.

Bu an KyungSoo'ya çok tanıdık gelmişti. Babası da aynı bu şekilde sorgusuzca evlerinden götürülmüştü. Suç kimindi? Tabii ki KyungSoo'nun suçuydu. Yine böyle bir olay karşısında babası sorumlu tutulmuştu. Babası uzun süre nezarette kalmıştı. Suçsuz olduğu anlaşılınca salınmıştı. Babası içinde KyungSoo'ya olan sevgisini de salmıştı. Her zaman başına bela olacaktı, artık biliyordu.

|KyungSoo|

Gözlerinden yaşlar düşerken, kendini eskiye döndürmekten 

alıkoyamamıştı.

Yalnızlığa mahkumdu.

Hayatında kalıcı kimse yoktu.

Özrü tamamen kendi suçuymuş gibi yargılanıyordu.

Oldukça zayıftı.

Dünyaya gelmesi başından beri hataymış gibi çöp muamelesi görüyordu.

Ağlıyordu.

Bir hiç olduğunu biliyordu.

Ağlıyordu.

Hiç kimse ona değer vermeyecekti,

biliyordu.

''Bundan sonra tek başınasın. Ben de gidiyorum, gelmemek üzere. Seni seven olmayacak KyungSoo. Dışlanmaya mahkumsun. Çöp gibi olmaya mahkumsun. Lanetlisin sen. Zarar vermekten başka bir boka yaramazsın. Belki benim yüzümden, belki de değil. Bundan sonra ölmekten başka bir şey dileme.''

Bu babasının gitmeden önce son sözleriydi. O babasını tutkuyla severken, onu kaybetmekten korkarken, babası da son hamlesini yapıp gitmişti.

Ağlarken yalnızdı.

Mutlu iken yalnızdı.

Yemek yerken yalnızdı.

Hasta iken yalnızdı.

Korkarken yalnızdı.

Tek yaptığı şey, diliyle dile getiremediği şeyleri yazarak dile getirmesiydi. Yazarken karşısında biri varmış gibi, konuşyorlarmış gibi mutlulukla yazıyordu. Yazarken kimse ona hakaret etmiyor, kötü sözler dile getirmiyordu. İlkokuldan beri o kadar çok yazmıştı ki. Çalışma 

masasında boş yer kalmamıştı.

**

Polis merkezine vardıklarında hızla içeri götürüldüler. Kai hala tek kelime etmemişti ve bu KyungSoo'yu az da olsa korkutuyordu. Sorgu odasına sokulduklarında Kai nefesinin kesildiğini hissetmişti. Açıkça 

korkuyordu.

Polis tam önünde dikildi.

''Sen bu çocuğu nereden tanıyorsun?''

Kai şaşırmıştı. Ne diyecekti ki? Daha tanıyor muydu? Tek bildiği ismiydi. Şaşkınca polisin yüzüne bakıyordu. Ne cevap vereceğini seçmeye çalışıyordu.

DESTINYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin