"Hiçbirinizin yüzünü görmek istemiyorum." Diyerek kapıyı hızla çarpıp çıkmıştım. Arkamdan annemin seslenişlerini duysamda aldırış etmedim. Ne olursa olsun annemde bu olayın içindeydi ve bana olanları anlatmamıştı. Belkide bu hayatta en çok anneme güvenmiştim. Şunu anlamıştım ki kimseye ama kimseye güvenmeyecekmişsin. Bu kişi anneniz veya babanız olsa dahi. Ben 18 yaşındayken nasıl bu kadar kör olabilmişim anlayamıyordum. Bir çoçuk gibi beni kandırmışlardı, hiç birşeyi anlatmamış arkamdan iş çevirmişlerdi. Ben annesi avukat babası savcı bir kızdım ama nasıl bu kadar entirikanın dışında bırakıldığımı hala anlamıyordum.
Yürüyordum nereye gideceğimi bilmeden. Ne yapacağımı bilmeden. Kafam o kadar doluyduki bir yere oturup düşünmem gerekiyordu. Ama aylardan kasımdı ve benim üstümde sadece bir kapşonlu ve eşofman vardı bu soğukta dışarıda oturup düşünemezdim herhalde. Elimi eşofmanımın cebine attım ve ne kadar umutsuz olsamda bir pansiyonda kalacak kadar param olması için dua etmeye başladım, neyseki yanımda 80 lira civarında para vardı. Bir günlük yatabilcek yer bulmuştum bu güzel haberdi.
Dar karanlık yolda yürüyordum aklımda ise ailemin arkamdan çevirdiği oyun vardı. Ya da şöyle söyliyeyim ailem sandığım kişilerin arkamdan çevirdiği oyun. 18 yaşına gireli daha bir kaç ay oluyordu eylül doğumluydum ve ne tesadüf ki adımda Eylül'dü. Aslında adımı seviyordum sonbaharı çağrıştırıyordu. En sevdiğim mevsim sonbahardı ne şok sıcak ne çok soğuk olduğu için. Birde sonbaharda dökülen sarı kırmızı alacalı yapraklar ah işte onlara bayılıyordum. Hatta bir ajanda içerisinde her yıl eylül ayının her gününde birer tane o yapraklardan biriktirdiiğim bir koleksiyonum vardı.
18 yaşına girmemi bekleyip bana onların gerçek kızı olmadığımı ve bundan sonra ki hayatımda ise yurtdışında kalıp okuyacağımı söylüyorlardı. hatta ingiltereye biletim alınmış yarın gideceğimi söylediler. belliki aylar öncesinden hazırlanmış bir olaydı.
Üzgünmüydüm, kızgınmıydım bilmiyordum. Ama fazlasıyla kırgındım şuan tek emin olduğum şey buydu. Beni sevdiklerine emindim. Onlar hiçbir zaman benim onların gerçek kızı olmadığımı bana hisettirmemişlerdi. Beni neden apartopar buradan yolladıklarını anlayamıyordum. Seviyorsalar yanlarında kalmama izin verirlerdi diye düşünüyordum. Gerçekten beni sevmeselerdi bunca yıl bana bakarlarmıydı ?
Ben bu düşüncelere dalmışken nereye gittiğimi unutmuştum. Etrafıma şöyle bir göz gezdirdim ama az önceki yerden bir kaç metre ileriye gelebilmiştim. Oldukça yavaş yürümüştüm sanırım. Yada çok hızlı düşünmüştüm. Adımlarımı hızladırıp bian önce pansiyona gitmek için yürüyordum. Evimizin yakınlarındaki bir pansiyonda kalacaktım ve büyük ihtimalle annem ve babam burda olabileceğimi biliyorlardı, ama beni bir süreliğine rahat bırakıyorlardı. Yada arkama adam takıp beni gözetliyorlardı. Herşeyi yapabilecek potansiyel vardı onlarda.
Sonunda pansiyona gelmiştim ve hızlıca resepsiyondaki çalışana bir gecelik tek yataklı küçük en ucuzundan bir oda istediğimi söyledim ve şanslıydım ki 60 tlye bir oda varmış orada kalacaktım. En azından paramın hepsini bu pansiyona vermediğim için mutluydum. Resepsiyondaki çalışandan anahtarı hızlıca alıp odama doğru çıktım. Kapıdan içeriye girdiğimde tek kişilişik bir yatak, minik bir mutfak, minik bir koltuk, minik bir giysi dolabı ve minik bir televizyon vardı. Televizyonun hemen yanında bir kapı daha vardı ve büyük ihtimalle lavoboydu.
Kendimi direkt yatağın üstüne attım ve sırt üstü yatıp yüzümü odadın tavanına çevirdim.
Yarın ingiltereye gidiyordum. Annem sandığım kişi annem değildi, babam sandığım kişi babam değildi. Gerçek annem ve babam kimdi ve beni neden bıraktılar yada öldülermi. Bu işin peşini bırakmıyacağım kesindi. Ben öyle duygusal bir kız değildim. Dayanıklı bir kızdım her türlü acıya dayanabilirdim bunuda atlatabilirdim.
Sürekli ağlayan sulu göz kızlardan hep nefret etmiştim. Sürekli ağlıyorsa yalandan ağlıyordur diye düşünürdüm. Heleki insanların içinde ağlıyorsa kesin yalandır diye düşünürdüm. Hala da öyle düşünüyorum. Ben insanların içinde ağlayamayan bir kızdım. Annemle dizi izlerken bile kendimi tutuyordum ağlarken görürse kendimi güçsüz hissederim diye. Güçlü bir kızdım. Her kızın aksine farklıydım. Giyim tarzımla, yaşam tarzımla, kişiliğimle,ruhumla, farklıydım.
Etrafımda en yakın arkadaşım diyebiliceğim kimse yoktu olmasınıda istemezdim. Gerekte yoktu zaten. Ben yalnız bendim. Yanımda birileri varken ben, tam anlamıyla ben olamıyordum. Şimdi gerçekten kimsesizdim. Kimsesiz. Nasıl acı verici bir kelime değilmi. Kimsesiz. Ne bir ailem nede bir arkadaşım vardı bundan sonra tamamen yalnız yoluma devam edecektim. Bi an önce ingiltereye gitmek istiyordum hayatımı düzene sokmak istiyordum.