Polis

106 13 2
                                    

Dün Ateş'in evinden ayrıldıktan sonra Ali'yle birlikte evlerimize gitmiştik.Şuan da ise evimin önünde servisimi bekliyordum.Servis ben çok beklemeden gelince Engin abiyle selamlaşıp her zamankinin aksine Ateş'in yanına oturdum.
"Günaydın yer cücesi."
"Günaydın havuç kafa.Bugünkü planımız hakkında ne yapmayı planlıyorsun?"
"Öğlen yemeğinde Dolunay'ın yanına oturup ağzını arayacağız."Bu çocuk benimle kafamı buluyordu? Okulda herkesin bir bakışından bile korktuğu kıza gidip babasının katil olup olmadığını mı soracaktık?

Alaycı bir tavırla,
"Ay sen çok zekisin(!)"Ateş onunla alay ettiğimi anlamamış olacak ki "Herhalde yani yer cücesi."dedi ve havalı olduğunu düşündüğü bir şekilde gülümsedi,
Kafasını şaplakladım.
"Avv! Bu acıdı, neden yaptın?"
"Göt kafalı, bakışlarıyla bile bizi delip geçebilecek bir kızdan bahsediyoruz,elimizi kolumuzu sallayıp onun masasına gidemeyiz ya!"Ateş bir anlığına düşündü,

"Haklısın ama başka seçeneğimiz yok! Seninde dediğin gibi bütün okulun korktuğu kıza başka nasıl yaklaşacağız?"

"Üff! Tamam be haklısın."Sinirli bir şekilde koltuğumda doğrulup bütün yol boyunca bir daha konuşmadım.
__________
Servisten inince gözüm Dolunay'ı aradı,okula istemediği zamanlar gelmediği için içimde bir korku vardı, umarım bugün gelmiştir.
"Dolunay'ı arıyorsan,bugün gelmiş."Nereden çıktığını anlamadığım Ali demişti bunu.
"Nereden biliyorsun?" Bunu diyen Ateş'ti.
"Sabah Fotoğraf Klubü'ne gelip bir çocuktan kamerasını istemiş, çocuk vermeyince çocuğu pataklamış."Dolunay Cesur, gerçektende sorunlu biriydi.Ateş'te belli ki bu konuda bana katılıyordu,
"Bu kız gerçektende sorunlu,peki çocuk  nasılmış?"
"Dolunay çocuğun kaşını yarmış ve tek gözünü morartmış,şuanda da revirde." Ali bunu o kadar doğal bir şeymiş gibi söylemiştiki onunda sorunlu olduğunun kanısına vardım.Ben Ali'ye 'Sorunlu musun?' dermiş gibi bakarken o bana,
"Bana şöyle bakmayı keser misin? Sende benim gibi bir hayat yaşaydın sanada bu tarz şeyler bu kadar normal gelir."
'Benimki gibi bir hayat'Nasıl bir hayat yaşadı acaba?
"Ders başlayacak gidelim isterseniz?" Ateş bunu dedikten sonra ikimizde aynı anda Ateş'e
"Tamam."dedik.
______
Ders coğrafyaydı,henüz daha dersin başlamasından 20 dakika bile geçmemişken ders hemen kaynamıştı.Herkes farklı şeyler yapıyordu, kimisi kağıttan uçak yapıp uçuruyor, kimisi kitap okuyor,kimisiyse arkadaşlarıyla konuşuyordu ama tuhaf olan şey şu ki her zaman ders kaynadığında dergisini alıp bacak bacak üstüne atan Sevgi Hoca bu sefer tedirgin bir şekilde bir kaç kağıt karıştırıyordu, kağıtlarda ne olduğunu merak etmiştim tam kalkıp kağıtlarda ne olduğuna bakacakken sınıfın kapısı tıklatıldı.Sevgi Hoca hızlı bir şekilde "Gir" diyip işine devam etti.Kapı yavaşça açıldıktan sonra içeri Dolunay suratında her zamanki gibi asık bir suratla girdi.
"Üzgünüm, geç kaldım müdür beni çağırmıştı."Dolunay hızlı bir şekilde geç kağıdını verdikten sonra yerine oturdu,normalde olsa Dolunay'ı sabah yaptığı yüzünden azarlayacak olan Sevgi Hoca bu sefer hiçbir şey yapmamıştı,bu kadında bu gün bir tuhaflık vardı ya da ben kafamdan uyduruyordum.Sevgi Hoca'ya ne olduğunu sonra araştıracağımı düşünerek Dolunay konusuna odaklanmak için iki sıra arkamda oturan Ali'nin yanına gidip önündeki sıraya oturdum.

"Dolunay geldi.Ne yapacağız?"

"Bilmem, sen benden sadece şüphelendiğin kişileri araştırmamı istedin, olayın Dolunay Cesur'la yakınlaşmaya geleceğini düşünmemiştim."Ona 'Ciddi olamazsın.' dermiş gibi baktım.
"Ne yani kişiliksiz göz, bize yardım etmeyecek misin?"

"Dolunay, benim bu okulda konuşmak istediğim en son kişilerden biri.Bu yüzden ben sadece bana düşen kısmı halletmekten yanayım."Dolunay tahminen bu okulun büyük bir kısmının en son konuşmak isteyeceği kişiydi ama banane bu çocuk bir kere 'Bu işte varım." dediyse vardı.Yardım etmek istemese bile zor kullanmaktan çekinmezdim.

"Bana yardım etmezsen herkese 'Biliyor musunuz Ali Özkan küçükken ahtapottan korktuğu için denizi bırak küvete bile giremezdi.'Bunu alaycı bir şekilde söylemiştim,Ali'yse kişiliksiz gözlerini şaşkın bir şekilde açtı.
"Hatırlıyor musun!?" Aynı şaşkın ses tonuyla cevap verdim,

"Hiç unutur muyum.Ee,fikrin hala aynı mı?" Ali'ye muzur bir şekilde gülümsüyordum,Ali ellerini kaldırıp 'Teslim oluyorum.' dermiş gibi baktı.

"Güzel." Ben hala muzur bir şekilde gülümserken zil çaldı,herkes sınıftan hızlı bir şekilde ayrılırken biz Ali'yle birbirimize kısa bir bakış atıp en arkada oturan Dolunay'ın sırasına doğru yürümeye başladık.
"Selam Dolunay nasılsın?"Dolunay kafasını karaladığı defterinden kaldırıp ikimize de göz gezdirdi,
"Ne istiyorsunuz?"Ali hemen ardından çok rahat bir halde,
"Hiç, öylesine konuşmaya gelmiştik."

"Kimse benimle durduk yere konuşmaya gelmez,şimdi ne istediğinizi söyleyin yoksa sizi hiçte hoş olmayan bir şekilde kovmaktan çekinmem." Dolunay'ın karaladığı resim defterine kaydı gözüm,

"Resim çizmeyimi seviyorsun,bende severim ama resmim o kadar iyi olmadığı için pek çizmem ama seninkiler iyiye benziyor."Dolunay kafasını defterinden çekip bana kaşları çatık bir şekilde bakmaya başladı.

"Ne gibi şeyler çiziyorsun? Mesela tatlı bir çift gibi mi? Yoksa ceset,mezar tarzı şeyler mi? Aa,ceset demişken kasabadaki cinayetler hakkında ne düşünüyorsun? Yani şüphelendiğin biri varmı? Mesela bir yakının? Bir akra-"Dolunay sözümü bitirmeme izin vermeden üniformamın yakasından tutup kendine doğru çekip sinirli bir şekilde,

"Ne ima etmeye çalışıyorsun Dinçay?" Dolunay hala benim yakamı tutarken Ali Dolunay'ın yakamı tutan kolunu tutup yakamı bırakmasını sağladı.
"Sakin ol Dolunay, kız birşey ima etmeye çalışmıyor sadece bir kaç soru soracak."Ali bunu dedikten sonra Dolunay Ali'nin karnına sert bir yumruk indirdi.
"Ahh! Sakinle-" Ali iki büklüm olmuş haliyle sözünü tamamlayamadan arkadan olgun bir sesin,

"Dolunay Cesur, müdürün odasına bekleniyorsunuz."Arkamı olgun sesin kime ait olduğuna bakmak için döndüğümde Ateş'in ne olduğunu anlamamış bir şekilde,polis kıyafetleri içinde bir adama baktığını, tahminen polis olan adamın yanında Müdür Yardımcısı Sezin Hanım'ın da kapıda dikildiğini gördüm.

"Dolunay ve Ateş polisler sizinle Müdür Bey'in odasında seri cinayetler hakkında konuşmak istiyor." Dolunay'ın sinirli yüzü bir anda şaşkın bir şekilde bakmaya başladı, Ateş'e baktığımda oda Dolunay'dan farksızdı.Tamam hadi Dolunay neysede Ateş'i niye çağırıyorlardı?

Dolunay Kasabası(Askıya alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin