Ölüm

66 13 4
                                    

Dolunay'la da konuştuktan sonra hepimiz okuldan sonra Ateş'in evindeki kulübede buluşma kararı aldık, şuanda ise geometri dersinin son saniyelerinin bitmesini bekliyordum,
"5,4,3,2 ve 1"bunu dediğim anda zil çaldı ve öğenciler çantalarını toplamaya başladı çantamı kaptıktan sonra hızlı bir şekilde Dolunay'ın sırasına gittim,Ali'nin bu ders kulüpte işleri olduğu için derse girmemişti.Dolunay'ın yanına geldiğimde,
"Ders bitti."
"Farkettim." Her zaman bu kadar sinir bozucu olmak zorunda mıydı?Sakinliğimi bozmadan,

"O zaman hadi,gidelim."Dolunay bütün ders boyunca okuduğu mangasından kafasını kaldırıp,
"Tamam."mangasını çantasına koyup ayaklandı.Biz Ali'yi almak için okulda yürürken bize bakan gözleri görmezden gelmeye çalışıyordum.Biz böyle yürürken sohbet açmak açısından,
"Mangamı okuyorsun?"
"Sence?"bu kız beni delirtecek,adam gibi cevap versene lan!Yine sakinliğimi koruyarak,
"En sevdiğin manga hangisi?" Ve evet mangalara bir yıl öncesine kadar japon çizgi romanı diyen bir insan bu kadar aptalca bir soru soramazdı, hadi ama mangalar hakkında "m" harfiyle başlaması dışında tek bir bilgim bile yok!

"Tokyo Ghoul."kaşlarımı kaldırıp,
"Haa, hani şu Tokyo'da geçen."umarım beni öldürmez.Dolunay bana "Ciddi misin?" Der gibi bakıp,
"Dur tahmin edeyim, sen şu Teen Wolf gibi ergen dizileri izleyenlerdensin?"Ergen dizisi?!Gebertirim seni kızım!Sinirli bir şekilde,

"Teen Wolf ergen dizisi değil!"ben bunu dedikten sonra fotoğraf kulübün kapısına geldik.Gözlerim hemen Ali'yi aradı, bilgisayarıyla uğraşıyordu,saate bakmak için kafasını kaldırdığında kapıda dikilen bizi gördü,
"Geliyorum,bekleyin."bunu dedikten sonra bilgisayarını çantasına koyup oturduğu masanın altına eğildi ve bir kutu aldı, elinde kutuyla yanımıza gelince,

"Hadi gidelim."dedi.Dolunay benden önce davranıp,
"Kutuda ne var?"
"Resimler."
"Anladım"
"Hadi gidelim Ateş bizi çıkışta bekliyor."dediğimde ikiside başını salladı.
_____
Çıkışa geldiğimizde Ateş'i havuç kafa avcısı Özge'yle konuşurken gördüm.Şu kıza bir türlü alışamamıştım,Ateş bizi farkedince "Yardım edin" dermiş gibi baktı.Ee tabi kim o tiple isteyerek konuşabilir ki,kesin o kız havuç kafayı rehin almıştı ama merak etme havuç kafa kahramanın seni kurtarmaya geldi.Ali arkadan "Nereye?"desede umursamadan Ateşlerin yanına koştum.Özge bir anda beni görünce şaşırdı, Ateş'se bana minnettar gözlerle bakıyordu.Elimi Ateş'in omzuna koyarak konuştum,
"Selam, ne yapıyorsunuz bakayım?"
"Seni ilgilendirmez(!)."sinirli bir şekilde cevap veren Özge'ye küçük bir çocuk gibi,

"Ama insan bir ipucu verir havuç kafa avcısı! O nasıl cevap öyle ya!"Özge'nin çatık olan kaşlarını tek kaş yapmıştım. Ateş'e baktığımda gülmemek için kendini zor tutuyordu.
"Havuç kafa avcısı derken ne demek istedin Arya(!)?"sinirli bir şekilde bunu soran Özge'ye sakin bir şekilde,

"Geçen gün düşünürken farkettim şu ana dek olan bütün sevgililerin kızıl.Aa, tabi Toprak dışında onun saçları toprak gibi kahverengi."Özge sinirli bir şekilde,
"Ben gidiyorum, sonra konuşalım Ateş."Ateş'in bir şey demesine izin vermeden,
"Görüşürüz şekerim!" deyip el salladım.Ateş,Özge uzaklaştıktan sonra,
"Allah senden razı olsun Arya, ayrıldığımızdan beri yakamdan düşmüyor delireceğim!"bunu dedikoducu yaşlı teyzeler gibi söylemişti.Bu dediğine güldükten sonra Dolunay ve Ali yanımıza geldi.
"Eski sevgiliyi kıskandırma aşamasınıda geçtiğimize göre, artık gidebilir miyiz?"Ali Dolunay bunu dedikten sonra gülmeye başlamıştı.Ateş ve ben ise donup kalmıştık.Hala gülmeye devam eden Ali'ye,
"Gülmeyi keser misin?"
"Hayır."bu dediğinden sonra Ali'ye pis pis baktım.
"Hadi artık gidelim,çok konuştunuz."Dolunay bunu dedikten sonra yola koyulduk.
____________
Hep birlikte Ateş'in bahçesindeki kulübeye gelmiştik.Kulübe en son geldiğimizden baya bir farklıydı bütün çocuksu şeyler gitmişti sadece tavandaki yıldızlar kalmıştı.Ben böyle düşünürken Ali elindeki kutuyu sehpaya bırakıp kapağını açmıştı.Kutunun içinde bir sürü resim vardı.
"Bunlar ne?"Ateş'in bu dediğine Ali cevap olarak,
"Resim."
"Ah! Hadi canım! Bende ceset sanmıştım!"biraz bekledikten sonra devam etti,
"O kadarını bende anladım zeki şey! Niye kasabadaki herkesin resmini sapık gibi çekip bize gösterdiğini soruyorum!"

"Tamam sakin ol şampuan!" Bunu ben demiştim Ateş bana 'Yidim sini yir cicisi!' der gibi baktı.
"Hala bir cevap bekliyorum."Ateş bunu dedikten sonra Ali Ateş'e ,

"Şimdi biz bu kasabadaki cinayetleri araştırmıyor muyuz?"
"Evet."
"O zaman bu demektir ki kasabadaki herkes şüpheli."
"Yani?"
"Yanisi üstün zeka şüphelendiklerimizin listesini yapmalıyız, bunun için resimlere ihtiyacımız var."bunu koltukta yayılmış bir şekilde manga okuyan Dolunay demişti.
"Mantıklı." dedi Ateş.
"Hadi o zaman başlayalım." dedikten sonra hepimiz birlikte koltuklara oturduk.
"Peki şüphelendiğimiz biri var mı?" dedi Dolunay.
"Yok."
"Harika yani, nereden başlayacağınızı bile bilmeden cinayetleri araştırmaya başladınız!"bunu dedikten sonra çantasından bir gazete çıkarıp,

"Bu bir ay öncesine ait bir gazete, bu haberde öldürülen kişiyse babamın bir tanıdığıydı. O öldükten bir kaç gün sonra yakın bir arkadaşı olan bir adam daha öldürüldü."
"O zaman bu demek oluyorki katilin onlarla bir bağlantısı var."Ateş bunu dedikten sonra Dolunay,

"Daha bitirmedim.O ikisinin ölümünden iki hafta geçtikten sonra babamın kız arkadaşı öldürüldü ve işin garip tarafıda öldürülen o adamlarla kız arkadaşı eskiden tanışıyorlardı.Bu demek olabilirki katilde onlarla yakındı."

"Peki bu üçüne yakın olan birini tanıyor musun?"dedi Ali.

"Yani, birkaç defa onların yanında bir adam görmüştüm ama yakınlar mı bilmiyorum."

"Tipi nasıldı?"dedim.
"Pek görmedim ama sarışın bir tipti, çok yapılı bir vücudu yoktu,bir deri bir kemikti."Ali mırıldanarak,

"Sarışın,zayıf."dedi ve resimlere bakmaya başladı.Sonunda eline bir resim alıp,

"Dediğin adam bu mu?"Dolunay resimdeki adama dikkatli bir şekilde bakıp,
"Evet bu o." Dedi.Ardından Ali resmi Ateş'e göstererek,
"Tanıyor musun?"
"Evet, bu adam Altuğ Demir, kasabadaki Demir Bar'ın sahibi.Oldukça sinirli ve belalı bir tiptir."
"O zaman," dedim gülümseyerek.
"İlk şüphelimizi bulduk."
"Aynen öyle."dedi Ateş.Biz konuyla ilgili daha ayrıntılı bir şekilde konuşurken bir anda Ateş'in annesi kulübeden içeri girip,
"Çocuklar, şuna baksanız iyi olur."Dedi ve kulübedeki televizyon kumandasını eline alıp televizyonu açtı bir kaç kanal gezdikten sonra bir haber kanalında durdu.
"Dolunay Kasabası'nda işlenen bir cinayet daha,bu akşam yeğeniyle evine dönen Dolunay Kasabası'nın lise öğretmeni Sevgi Yılmaz, arabası yolun ortasında arızalandığı için arabadan çıktığında uzaktan gelen bir kurşunla vuruldu ardından yere düşen Sevgi Yılmaz, uzaktan gelen iki kurşunla daha vuruldu.Yeğeni Duru Yılmaz halasına bakmak için arabadan indiğinde oda sırtından vuruldu.Sevgi Yılmaz orada can verdi, yeğeni Duru Yılmaz ise şuanda hastanede."Nasıl ya? Sevgi hocadamı kurbanlar listesindeydi? Peki, neden? Ya yeğeni o ne yapmıştı sırtından vurulacak? Aklım almıyordu.Diğerlerine baktığımda Ateş'in şaşkın ve üzgün bir şekilde televizyona baktığını, Ali'nin boş bir ifadeyle yere baktığını, Dolunay'ınsa genellikle çatık olan kaşları gitmiş, şaşkın bir şekilde ekrana bakıyordu.Derin bir nefes aldım ve,
"Çocuklar bu iş git gide ciddileşmeye başladı."dedim,ardından hepsi bana onaylarmışcasına baktı.

Dolunay Kasabası(Askıya alındı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin