8.Bölüm 'Nefret ve Özlem'

20 1 0
                                    

Özlem? Ne içindi?

Nefret? Peki bu ne içindi? Gittiği içinmi?

Neydi tüm bunlar? Gittiği için nefret nedendi?

Çok karmakarışık duygular içerisindeydim. Sesini az da olsa özlediğimi hissettim. Neden? Bilmiyorum.

"P-poyraz?"

"Evet benim." Gözlerimi sıktım. Bir damla yaş düştü. Nedendi bunlar. Elimi ağzıma koymuştum ki o konuştu.

"Ağlama"

"A-ağlamıyorum"

"Yalancı panda" dedi gülerek. Alaycı değil tam aksine sıcak bir gülmeydi.

"Neden ağlayayım ki" dedim bende gülerek.

"Haklısın. Neden ağlayasın"

"Bu numara kimin?" Dedim konuyu değiştirerek.

"Yeni hattım. Çok kimsede yok. Bir bizimkilerde birde sende var"

"Anladım. Ee sen ne yapıyorsun?"

"Hiç. Hergün geziniyorum" dedi gülerek.

"Poyraz hadii" diye bir kız sesi gelmişti. Tam kim o diyecektim ki

"Ayça kapatmam lazım görüşürüz" dedi ve yüzüme kapattı. Kimdi o kız? Bana ne oluyordu? Kimse kimdi. Telefonu tuş kilidine alıp aşağıya indim. Kızlar kaseler cips falan doldurmuş izliyorlardı.

"Aşkolsun bana neden haber vermiyorsunuz?" Dedim goncanın yanına oturup ağzıma cips atarak.

"Kuzum biraz kafanı topla diye şeyettik" dedi gonca.

"Aa niye kafamı toplayacakmışım" dedim.

"Yapma ayça. Poyraz gittiğinden beri bok gibisin" dedi azra.

"Alakası bile yok. Dersler ve sınavlar yoruyor. Ondandır"

"Ya bari bizi yeme kızım" dedi sıla.

"Sizi yediğim yok. Doğru olan bunlar. Hem çocuk benden nefret ediyor."

"Nefret değil o. Bence o da senden hoşlanıyor" dedi gonca.

Alayla güldüm. "Öyle olsa amerikaya gitmezdi" dedim aniden. Sonra ne dediğimi farkettim ama çok geçti.

"Bakıyorumda birileri poyrazın gidişine bozulmuş" dedi azra gülerek.

"Yok öyle birşey. Öf kapatın bu konuyu. Hadi film izleyelim" dedim zaten kızlarda susmuştu.

Poyraz'dan

O gün ona o lafları söylediğimde içime öküz oturmuştu. Mekandayken karar vermiştim. Gidecektim. Babamın dediği gibi ravzayla amerikada konuşup anlaşacaktım. İstediğimden değildi. Babamın zoruylaydı. Yerimden kalkıp ayçanın evine geldim mesaj attım.

Cama çık'

mesaj gecikmemişti.

'Ya sen ne çeşit bir hastasın ya.' Hasta diyip duruyordu bana. Sinir ediyordum onu. Hoşuma gidiyordu.

'Yada vazgeçtim. Aşağıya gel'

'Gelmezsem'

'Ben geleyim? Pekala. Kapının zilini çalıyorum'

'Tamam dur Allahın belası. Geliyorum.' Sırıttım.

'Çabuk ol' deyip başladım. 10 dakika sonra kapıyı açıp bana doğru gelmeye başladı. Yine pandalı pijamaları vardı. Önümde dikilip "Ne var?"

KALBE KİLİTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin