2.Bölüm

372 8 0
                                    

Geri döndüğümde sınıfa girer girmez onu aradı gözlerim. İlk başta göremedim. Yine bir değişikliğe gitmişti. Saçlarını küt kestirmişti. Yanına gittim. "Aa hoş geldin" dedi. Bende "saçların güzel olmuş" dedim. Teşekkür etti. Neler yaptığımız konuştuk vs. Okul çıkışı beraber bir kafeye gidip oturduk. Uzun uzun konuştuk. Aşık olduğuma emindim. O kadar konuştuk ama ben pek dinlemedim. Onu izledim o kadar saat. Gülüşünü, yüz ifadelerini oturup karşısında saatlerce izledim. Ne ara bu kadar aşık oldum anlamadım zaten. Büyük ihtimal ben onun için en yakın arkadaşıydım. Mevzu döndü dolaştı aşk konusuna geldi. Direkt sordum hiç teklif eden oldu mu diye. "Oldu ama ben kabul etmedim" dedi. Sinir dalgası yükseldi içimden. Kim olduğunu sordum ama söylemedi. Çıktık eve gittik. Artık bahar gelmişti. Bahar aylarında insanlar da aşık olma duygusu olur, sersemler ya bende öyleydim işte.

Lise boyunca hiçbir kızla konuşmadım neredeyse aklımda sadece Özge oldu. O da kimseyle sevgili olmadı. Şimdi düşününce büyük salaklık yaptığım ortada, açık bir şekilde benden hoşlandığı ortadaydı kızın ama mal gibi adım atmadım hiç. Aklıma son sene geldi nedense. Senenin hemen başında konuşmaya karar verdim. Antalya' dan dönmesini bekledim. Döndükten iki gün sonra dışarı çıktık beraber, sinemaya gittik yemek yedik vs. Okulun yakınındaki o parka gittik. Güneş batmış son ışıkları da çekiliyordu. Daha önce oturduğumuz o bankta oturduk yine, aynı ağaç aynı bank. Aslında söze nasıl başlayacağımı önceden kararlaştırmıştım ama o an her şey allak bullak oldu zaten. Her şeyi unuttum deli gibi heyecanlandım. Sonra konuşmayı başardım.

+ Ben senden hoşlanıyorum.

- Ne!?

+ Senden hoşlanıyorum.

- Ne zamandan beri?

+ Bilmiyorum.

- Nasıl yani?

+ Çok uzun zamandır.

Bir süre ikimizde konuşmadık. Diyecek bir şeyler aradım ama bulamadım. Sonra o ayağa kalktı. "gidelim mi " dedi. "Cevap vermeyecek misin?" dedim. "Düşünmek için biraz zaman ver " dedi. Kalktım. Yürümeye başladık. Her zaman geçtiğimiz sokaklardı ama ben kaybolmuş gibi hissediyordum. Sanki o ana sıkışmışız gibi yol bitmek bilmedi bir türlü. Sonunda evlerinin önüne geldik. Hava kararmıştı sokak lambaları yanıyordu. O an filmlerdeki gibiydi işte. Karşımda durdu gözlerimin içine baktı. Elimden tuttu. Kalbim o an durabilirdi, nefes almayı unutabilirdim, konuşmayı unutabilirdim. Hiçbiri olmadı; sustum ve o konuştu.

"Bak sen benim en iyi arkadaşımsın yani hep öyle oldun ve..."dedi, orada kestim sözünü; "eğer ben seni arkadaş olarak görüyorum öyle kalalım sohbetine başlayacaksan hiçbir şey söyleme" dedim. İşte o an kalbim kafamın içinde atmaya başladı diyebilirim. Bana sarıldı. Tepki veremedim ilk başta ama sonra "bu ne demek oluyor" dedim. " Bu, şimdiye kadar neden söylemedin demek oluyor " dedi. Sonra bıraktı, sabah görüşürüz deyip gitti. Orada dikildim, anlam veremdim. Belki çok şaşırmam gereken bir şey değildi hatta başkası olsa anlardı belki hislerin karşılıklı olduğunu. Ama ben ihtimali hep düşük görüyordum, karamsar bakıyordum. Evim yakındı ama uzun sürdü gidişim. Eğer gerçekten aşık olmuşsanız size de olmuştur. Mal mal gülümsemek, hayallere dalmak falan. Mutlu olduğum zamanlar olmuştu ama bu başkaydı.

Ertesi sabah uyanmadım. Uyumamıştım çünkü, hemen çıktım evden. Kapılarının önüne gidip beklemeye başladım. Kapıdan çıksa ne yapacağımı bilmiyordum. Sevgili olduk ama ne yapacağımı bilmiyordum. Yaklaşık yarım saat bekledim. Çok erken gelmiştim ama sorun değildi. Sonra kapı açıldı ve çıktı. Birinden hoşlanıyorsanız onu hep farklı görürsünüz. Ben onu her gördüğümde büyüleniyordum. Hislerimi hep içime attığım için fark etmiyordum. Ama şimdi açıkça söyleyebilirdim. Ama sadece ağzımdan "günaydın" çıktı. Gülümsedi "günaydınnn" dedi, ben bittim tükendim. Yürümeye başladık. Koluma girdi. Elini tuttum. Kalp atışlarım diğer bütün sesleri bastırdı. Kokusu ciğerlerimi doldursun diye neredeyse tüm havayı içime çekebilirdim. Sessizce yürümeye devam ettik. İkimizde salakça sırıtıyorduk.

Okulda daha doğrusu sınıfta herkes normal karşıladı. Biliyorlardı, geç bile kalmıştık onlara göre. Okulda klasik ergen liseliler ne yaparsa onu yaptık. Okuldan sonra sokaklarda dolandık boş boş. Bana deseler ki seni cennette göndereceğiz ama onunla hiç tanışmamış olacaksın. Kabul etmem. Eğer gerçekten seven varsa, aşık olan, kendinden geçen varsa anlar beni, benim anlatabileceğim pek bir şey yok aşk hakkında. Neyse, dönüp dolaşıp sokağımıza girdik ama öbür tarafından ilk benim evimin önünden geçecektik, yürümeye devam ettik. Rüzgarın hızlanması ya da hafiften başlayan yağmur umurumuzda değildi. Hala koluma girmişti, hala elini tutuyordum. Sonra durduk. Sokak lambası yanıp sönerken yüzüme bakıp gülümsedi. Onların evinin önüne gelmiştik. Bir şeyler söylemem için bana bakıyordu hissediyordum bunu. Ama odundum işte diyemedim bir şey. Anladı, güldü yanağımdan öptü " iyi akşamlar sevgilim" dedi. Çözüldüm; " bu ana sıkışıp kalsak olmaz mı? Zaman dursa.. beni öptüğün anda takılsak, dudaklarını hep yanağımda hissetsem, kalbim hep deli gibi atsa, hep kokunu içime çeksem, hep saçların tenime değse, hep böyle kalsak olmaz mı?" dedim. Sadece sarıldı. " beni hep sev" dedi ve gitti. Yine kaldım olduğum yerde. Aşk bambaşka bir şeydi. Bütün duyguların birleşimi bir şey. Kalbim sıkışmış vaziyette eve gittim. O akşam şiir yazmaya karar verdim.

Eğer değişmek istiyorsanız yoğun duygu içine girmelisiniz. Nefrette insanı değiştirebilir, hüzün de, aşkta. Beni aşk değiştirdi. Hayatımda şiirle uğraşmadım ya da edebiyata ilgi duymamıştım. Ama değiştirdi beni o ya da ona karşı hissettiklerim. Ve değişimin etkisi hala devam ediyor. Ve hayatımda bir tek Özge'ye aşık oldum. Başkası olmadı hiç , olduysa da o saflığı, o duyguları hissedemedim hiç. Her duygu aynı değildi. Kitap okumayan ben, şiir yazmaya yelteniyordum. Çok uğraştım, bir kaç satır bir şeyler karaladım. Sabah ona okutacaktım. Artık onun için bir şeyler yapmak istiyorum. Bu da çok değişik bir duygu, sahiplenme duygusu.. Bir anda her şeyim oldu. Ya da daha önceden de öyleydi de hislerimi bastırdığım için fark edemiyordum. Sabahı beklemek için daldım uykuya..

Sabah kalkıp çıktım dışarı. Hava soğuktu biraz. İlk defa okula giderken hayat doluydum. Nedeni de karşı kaldırımda siyah beresinin altından çıkan, altın saçlarıyla uyumlu, ela gözleriyle bana bakan kız. Olduğum yerde gülümsedim. Sonra yavaş yavaş gittim yanına. "günaydın" dedim. "Bırak şimdi günaydını üşüdüm çabuk gidelim" dedi. Yürümeye başladık. İç güdüsel bir hareketle sarıldım ona. Yanakları kızarınca "hiç üşüyor gibi görünmüyorsun" dedim gülerek. "Ya sus yürü" dedi. Çok mutluydum işte o sabah. Lise 80 yıl sürse de o varken umurumda olmazdı. Okula girdik ben kantine gidip çay aldım. Bir insanı gerçekten sevince hiçbir hareketini kaçırmak istemiyorsunuz. Çay içmesini bile saatlerce izleyebilirdim. Bardağı tutuşu, çayı içerken dudaklarının aldığı şekil, parmakları, bana bakışı. Çok şikayet etti bu durumdan ama vazgeçmediğimi görünce kendi halime bıraktı. Arada dil falan çıkarıyordu gıcık olmam için ama ben gıcık değil aşık oluyordum.

Seni Çok SevdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin