8.Bölüm

148 3 0
                                    

Bol bol gezdik. Tarihi mekanları, doğal güzellikleri. Gece eve dönerken yorgunluktan uyuyakaldı yan koltukta. Bende aşırı yorulmuştum, uykumda vardı. Ama ona bir şey olur diye gözümü bile kırpmadım. Eve varınca hemen yatağı hazırlayıp uyandırmadan yatağa kadar getirdim, yatırdım, sonra uzandım yanına. Uykulu bir sesle " öpmeden uyuyamazsın" dedi. "Bak sen ! Uyumuyordun da bilerek mi taşıttırdın kendini" dedim. " Ne sandın şapşal şımartman hoşuma gidiyor" dedi. Şakağından öptüm. Gitmesinden korkar gibi sarıldım. Uyuduk beraber bir gece daha.

Sabah ben erken kalkmıştım. Bu sefer kahvaltıyı ben hazırlayacaktım. Zeytin, peynir, yumurta, domates, salatalık vs. ne varsa artık koydum tepsiye. Bu sefer ben onun burnunu kaşıyarak uyandırdım.

" Hainsin oğlum sen " dedi. Kahvaltıyı görünce " hainsin aşkım sen "e döndü o cümle. Pek lüks değildi ama yatakta kahvaltı yaptık. O gün pek bir şey yapmadık. Ertesi günün planını yaptık. Denize gidecektik sabah altıda kalkıp. Dediğimiz gibi yapıp ertesi gün erkenden kalkıp gittik sahile. Sakin bir yer bulup girdik denize. Birkaç gün daha gezmeye devam ettik. Artık tatilin sonuna geliyorduk. Otobüs bileti aldık. Sevgiliyle yolculuk, bir hayal daha gerçekleşiyordu.

6 saatlik bir yolculuk. Sonrası yine ayrılık vakti... yine buluşacaktık ama yarın olmayacaktı. Onu görmeye doyamıyordum ama başka yolu da yoktu. Artık her gün görüşemeyecektik, arada sırada buluşacaktık. Onun dışında sürekli iletişim halindeydik, duraktan servise bindikten sonra bile hemen mesaj atıyordu. O kadar saat konuşacak ne buluyordunuz diyecekseniz, bilmiyorum. Fark etmiyordu zaten. Her konuyu konuşuyorduk. Siyasetten bile konuştuğumuz oluyordu. Zaten sohbeti çok güzeldi, çok seviyordum bu huyunu. Hayatımda hiç boşluk bırakmayacak bir şekilde tamamlıyordu beni. Müzik, film, kitap zevkimiz uyuşuyordu. Bazı konularda tam zıt görüşe sahipti ama tartışmak bile güzeldi.

Bir gece mutsuzluktan konuştuk uzun süre. Sonra uyuyalım dedikten 15 ya da 20 dakika sonra "beni arayabilir misin" diye mesaj attı. Bir şey oldu sandım aradım hemen " bana şiir okur musun sesinle uyunmak istiyorum bu gece" dedi. Bir şey söylemeden masamdaki kitaplardan birini aldım, masa lambasını yakıp bana doğru çevirdim. " bir sayı söyle birtanem" dedim. Söyledi. Sayfa numarasını açtım, hangi sayıydı hatırlamıyorum ama şiiri hatırlıyorum. "Geçelim bunu başka sayı söyle" dedim. "Neden geçiyoruz? Oku hadi" dedi. Yok dedim ama ısrar etti. Turgut uyar'dan "SEVGiM ACIYOR" şiiri. O an fark ettim. Onu sevdiğimi anladıktan, daha doğrusu kendime itiraf ettikten sonra korkmaya başladım. Hemen değil tabi zamanla fark ettim bu durumu, neyden korkuyordum bilmiyordum aslında. Galiba gitmesinden ya da onu kaybetmekten korkuyordum. Anladım ki aslında sevgim acıyor, sevdikçe kalbim acıyordu. Çünkü sevdikçe kaybetmekten korkuyor insan. Ve kaybederse gerçekten bitiyor o an mutluluk, umut, huzur, hüzün, acı, her şey. O an biten bir şey yoktu ama sevgim acıyordu işte. Mutluluğa o kadar kaptırmıştım ki kendimi, o gece kötü bir şey mi oluyor diye düşünmekten uyuyamamıştım.

Size de olmuştur. Yatakta dönüp durursunuz, uyuyamazsınız. Kafanızda o kadar düşünce vardır ki neyi düşündüğünüzü bile bilemezsiniz. Her şey birbirine girmiş, her şey karmakarışıktır. Yaşanılan hemen hemen her şeyi gözden geçirir, düşünürsünüz. Utandığınız, korktuğunuz anılar hücum eder zihninize. Kalkıp, odandan çıkıp karanlıkta biraz dolanır, mutfağa gidip su içip geri yatarsınız. Terlersiniz, sıkılırsınız ama nafile, uyuyamazsınız. Telefona bakar, pencereden dışarı bakar, yatağa girip yastığın diğer tarafını çevirirsiniz, ama uyuyamazsınız. Ölüyor muyum diye düşünürsünüz. Aslında ölmüyorsunuzdur, sadece perde kalkmıştır. Her şey daha nettir. Her mutluluk sebepsiz ya da sonuçsuz değildir. Aynı şekilde yalnızlıkta öyle...bunlar kafanıza hücum etmeye devam ederken farkında olmadan uykuya dalarsınız yavaş yavaş. Ve uyurken yarın tekrar uyanabileyim diye dua edersiniz. En azından ben ettim. Çünkü onu bırakamazdım.

Sonraki günler biraz zordu benim için. Arada sırada görüşebiliyorduk. Genellikle telefonla ya da internetle iletişim kuruyorduk. 4 gün sonra görüşme imkânımız oldu. Sanki yıllardır görmemiş gibi heyecanlıydım. Durağa gidip beklemeye başladım. Sonunda geldi, indi servisten sarıldım. Ama hemen bırakmadım. Aylardır görmediğiniz biriyle hasret giderirsiniz ya, öyle sarıldım işte. " Ooo çok özlenmişim galiba " dedi gülerek. "Hiçbir fikrin yok" dedim bende. "Eh işte biraz tahmin edebiliyorum." dedi. Cevaben öptüm yanağından. Beraber pastaneye gittik, konuştuk, dolaştık tekrar kendime geldim diyebilirdim. Akşamında ayrılmak zor oldu. Birkaç gün sonra yine görüşecektik ama zor geliyordu yine ayrı kalmak. Servise bindi, döndü tekrar evine. Biraz durakta oturdum tek başıma. Sonra gerisin geri döndüm eve, o gece çok şiir yazdım.

Ertesi gün telefonun sesine uyandım. Arayan oydu. Açtım telefonu. "Günaydın uykucu, sevgili uyandırma servisinden arıyorum." dedi. Gel de âşık olma. " Sana da günaydın sevgilim" dedim. Biraz konuştuktan sonra çıkardı ağzında ki baklayı. "Dayımlar geliyor hayatım, ailecek geliyorlar ve bizde kalacaklarmış." dedi. Anlamıştım da anlamazlıktan gelip "e yani?" diyebildim. "

Yanisi, onlar gidene kadar gelebileceğimi pek sanmıyorum. Bir de dayım biraz geri kafalıdır telefonla falan fazla uğraştığımı görürse kurcalamadan durmaz. Çok fazla görüşemeyeceğiz, onlar gidene kadar." dedi. Sesinden isteksiz olduğu belliydi yani o da hoşnut değildi bu durumdan. Benim durum tahmin edileceği gibi sinirli. Ama yine de ona belli etmemeye çalışarak "olsun hayatım sorun değil." dedim. "seviyorum seniiii" dedi. Sonra biraz daha konuşup kapattık telefonu. Akşama doğru mesaj atıp misafirlerinin geldiğini söyledi. Gece yatarken mesaj atacak, o zaman biraz konuşacaktık.

Gece mesaj attı. Yatağın içine girip mesajlaştık. Kuzenleri varmış, bir kız bir erkek. Erkek bizle yaşıt, kız birkaç yaş küçük. Ona çaktırmadım ama kıskandım biraz. Ne yapayım, paylaşımcı değildim, bencildim konu o olunca. E bu durumda plan yapmaya başladım. Sonra aklıma Selçuk geldi. Gidip Selçuklarda kalabilirdim eğer kabul ederlerse. Ertesi sabah Selçuk'u arayıp anlattım durumu. Selçuk anlayışla karşıladi beni " Tabi kardeş gel kal, sıkıntı yapma, zaten bugün oradayım beraber döneriz akşam" dedi. Anlaştık. Kıskanmak ayrı, güvensizlik ayrı... Ben güveniyordum sevgilime ama kıskanıyordum. Hem görüşmeme sorunu da ortadan kalkardı, arada sırada görüşebilirdik, tabi kızmazsa bana. Kızacağını biliyordum aslında ama yine de gidecektim. Akşam Selçuk ile buluşup çıktık yola. Haberi yoktu tabi sevgilimin. Evleri birbirine uzak değildi. O gece eğer dışarı çıkarlarsa - site içinde dolaşmaya falan - görme ihtimali olurdu beni. O yüzden siteye ulaştığımızda direkt eve gittik.

Ertesi gün sabahtan denize gittik Selçukla beraber. Sonra sahilde otururken, sevgilim " denize gidiyoruz :/" diye mesaj attı. Eh işte, tam sırasıydı. Cevap vermedim. Bekledim. Biraz sonra ileride gördüm onu. Yanında kuzenleri. Geldiler, kuzenleri daldı anında denize. Sevgilim oturdu kıyı da eline telefonu aldı birine mesaj attı. O biri de bendim. Bana geldi mesaj " özledim ben seni" yazıyordu. "Emin misin?" diye mesaj attım. "Eminim tabi salak" diye cevap geldi. Ardından da "keşke görüşebilsek" yazdı. Cevap vermedim. Kalktım ona doğru yürümeye başladım. Beni görünce ağzı açık kaldı tabi. Kalkmadı oturduğu yerden. Yanına gidip "saatiniz kaç acaba?" dedim yılışık bir ifadeyle. " Sen çok pisliksin" dedi gülerek. "Sana layık olmaya çalışıyorum sevgilim" dedim. Tam ayağa kalkıyordu, arkamdan bir ses

" Sorun mu var ? " dedi. Döndüm, kuzeni kasıla kasıla gelmiş duruyor. Yakışıklıydı şimdi yalan yok. Ama bu samimiyet nerden geliyordu ? 5 yıldır tanıyorum Özge' yi ama ilk defa görüyorum bunu.

Özge "sorun yok Ozan" dedi. " Tanışıyor musunuz?" dedi kuzeni. Sana ne diyecektim demedim tabi. Bilmiyorum ama ayar oldum çocuğa. Tam okuldan arkadaşıyım diyecektim ki Özge "sevgilim olur kendisi" dedi. Ozan'ın yüz ifadesi müthişti ama eminim benimki de müthiştir. Bende şaşırdım çünkü. Dayısı öğrenmesin diye telefonla konuşmuyorduk ama dayısının oğluna söylüyordu. İlk şaşkınlığı ben attım üstümden "memnun oldum Ozan, ben de Umut" dedim. "Bende memnun oldum" deyip elimi sıktı, yüzü düşmüştü şerefsizin, çaktım o an bir şey olduğunu. Sonra o gidip denize girdi. Özge'ye döndüm. " Ne oldu şimdi buna" dedim." Hiç sorma galiba benden hoşlanıyor. Zaten sevmezdim iyice gıcık aldım. Ama sen burada olduğuna göre sorun yok. " deyip öptü beni yanağımdan. Beraber oturduk. Sonra kuzenleri de geldi, Selçuk da geldi beraber oturduk sohbet falan ettik. Sonra akşam buluşmak için sözleşip evlere dağıldık.

Seni Çok SevdimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin