6.Bölüm~Koku

63 24 2
                                    

   
Multimedya; Emerald.

  

                              
                           

Tartarus'un en şansızı ben olmalıyım. İçine battığım hiçbir şeyi düzeltemiyorum ve dibi görmek üzereyim.

  Rüyamdan fırlayıp gelmiş bir adamla aklımda kalbimde boğuşuyorum günlerdir. İkisi de birbirini dinlememekte ısrarcı. 'O bir kurt.' diyor aklım. 'Salak mısın Lurid? Tek derdin bu adam mı? Bir Vahşi, iki üç kere karşılaştın diye ne zamandır aklında yer eder oldu? Sen o rüyada gördüğün tapınağı düşün. Daha dün, neredeyse bütün gün uğraştığınız mavi kulelerin ne iş olduğunu düşün. Baban bunca zaman sonra neden biriyle, düşmanları karşısında, iş birliği yapmaya başladı, bunu düşün. Şu ileride gözünü kırpmadan kaydıraktan kayan çocuğa bakan adamı düşün. Neden simsiyah giyinip belinde kabzası belli olan silahı taşıdığını düşün. Lan! Koş! Eli beline gitti adamın!'

Beynimden aldığım komutla oturduğum banktan hızla kalkıp koşmaya başladım. İleride ağacın kenarına yaşlanmış hâlâ çocuğa bakmakta olan adamın eli beline değemeden üzerine atladım. İkimiz de yere düşünce adamın belindeki silahı alıp ayağa kalktım ve ucunu kafasına doğrulttum. Adam şaşkınca yüzüme bakıyordu. Tahminimce 40'lı yaşlarda olan adamın şaşkınlığı beni memnun etti. Kelebek gibi uçar, arı gibi sokarım. Haberin olmaz.

"Ne yaptığınızı sanıyorsunuz siz!? Ne diye üzerime atlıyorsunuz? Manyak mısınız? Çekin şu silahı gözümün dibinden!"
Ne diye çıkışıyor bu manyak?. Bağırışlara ve bu acayip sahneye kayıtsız kalamayan birkaç kişi başımızda toplanmıştı bile.

"Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun lan?! Küçücük çocuğa silah doğrultmak ne demek?! Cani köpek. Ne derdin var söyle? Yoksa hesabını burda kesmem için yalvaracağın bir yere götüreceğim seni. Şimdiden söyleyeyim." Pençe'de demir çubuklarla adam ederim ben bunu.

"Baba! Babacığım! N'oldu sana? Neden yerde yatıyorsun? Silahın neden bu ablada?" Az evvel adamın izlediği küçük çocuk adamın yanına gelince öne atılıp yanıma çektim onu.

"Tamam küçüğüm. Birşeyi yok 'baba'nın. O iyi. Söyle bakalım, annen nerede?"

"Annem çalışıyor. Biz babamla birlikte geldik. Neden babamın silahını tutuyorsun? Ne yapacaksın ona?" Sesi titreyerek sorduğu soruya cevap veremedim. Anlayamıyorum. Bir insan neden çocuğunu öldürmek ister ki?

"Tamam oğlum. Birşey yok. Ben ablanın derdini anladım. Polisim ben. Sakin ol. Silahı o yüzden taşıyorum. " Aman ne rahatladım sorma.

"Ne diye çocuğa bakarken elini beline attın o zaman? Şeker mi çıkaracaktın?"

"Elimi belime yaslayacaktım Bayan Holmes. Ve o benim oğlum. Başına birşey gelmesin diye gözümü kırpmadan ona bakıyordum. Oldu mu? Bitti mi sorgu?" Ukala ukala konuşan adam beni yerin dibine girmeye ikna edecek gibiydi.

Herşeye şüpheyle yaklaşıyordu artık beynim. Gelecek büyük tehlikeyi sezinlenmiş  gibiydi. Sorunlu bir hafta yaşıyordum. Bu son değil gibiydi. Sonunu merak ediyordum.

"Ben.. Yani.. Şüphe duydum. Arkamı dönüp gidemezdim. Özür dilerim beyefendi. İyi eğlenceler size." Küçüğe dönüp devam ettim."Sana da ufaklık. Tekrar özür dilerim." Elimdeki  silahı ayağa kalkmaya çalışan polis adama nazikçe fırlattım ve rezilliğimle birlikte arkamı dönüp uzaklaşmaya başladım.

Birkaç adım sonra arkamdan biri "Hey!" diye seslendi. Döndüğümde bir metre kadar önümde o adam ve oğlu duruyordu. 
 
"Sen? Kuzgun musun? Seni tanıyorum galiba. Disasterlar. Sen de onlardan mısın? "

EBRAKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin