Gecelere korkularımı anlattım. Kaydırdı gökyüzünden yıldızlarını...
Natasha blume- Black Sea
BÖLÜM 3: KELİME CAMBAZLIĞI ADLI OYUN \\
Kâbuslar karanlık bir girdap gibi. Saniyelik yattığımız bir cehennem gibi adeta. Kâbuslar zincirliyor bizi cehennemin en kuytu zindanlarına. Uyanana kadar kaçamıyorsunuz onlardan. Kaçmak ve kurtulmak size cennetten daha uzak. Korkular ve hatalar size bir nefesten daha yakın. Nefes alamıyoruz. Nefes aldırmıyorlar. Olduğunuz yere sığamıyorsunuz. Bulunduğunuz bedenin size fazla dar geldiğini düşünmeye başlıyorsunuz. Etrafınızdaki her şey üstünüze gelmeye başlıyor. Daha sık nefes almaya başlıyorsunuz o an çünkü korkuyorsunuz. O kâbusların gerçek olmasından ve sizi bulup boğmasından çok korkuyorsunuz. Uyanana kadar her taraf ateşli bir cehennem. Uyanmak sizi koydukları mezardan çıkmak gibi. Her şeyin kâbus olduğunu anlamak cennete girmek gibi. Uyandığınızda yanınızda kimseyi bulamamak ölüm gibi.
Kâbuslar peşimden geliyor sanki. Biri beni gizliden gizliye izliyor gibi hissediyorum. Her kâbusumun sonunda odanın köşesinde sanki o. O köşede duran korkularım mı yoksa pişmanlıklarım mı? Hangisi daha ağır basıyordu, beni eziyordu? Nefes almam zorlaşıyordu bitmek bilmeyen cehennemimden uyandığımda. Şimdi ise üzerimde bir ağırlık var. Hatta bir bin ton gibi. Nefes almamı zorlaştıracak kadar ağır bir şey. Kendime geldiğimi hissettiğimde iki adamın konuştuğunu duydum.
"Abi, ya kıza benim yüzümden bir şey geldiyse?" Bu Ege'nin sesiydi sanki. Pek seçemiyordum çünkü sesleri çok net duyamıyordum.
"Kesinlikle bu senin suçundur. Kafeyi zaten sen ateşe verdin. Kızı tuvalete kilitledin sonra orasını da sen ateşe verdin değil mi kardeşim?" Bu adamın sesi ciddiydi. Cümlesi ne kadar alaycıl gibi dursa da sertti. Gerçekten o yapmış olamazdı değil mi? Çok kısa bir süredir tanıyordum onu ama böyle bir şey yapacağını sanmıyordum. Beni ölüme terk edip gitmezdi değil mi? Vicdanı olan hiçbir insan bunu başka bir insana yapmazdı.
"Abi sakin ol şaka yapıyorum. Nereden bilecektin sen dışarı çıkınca kafenin yanacağını. Hem sen kurtarmadın mı kızı? Ne bu içindeki sıkıntı?" Yine aynı adam konuşmuştu. Demek beni o alevli cehennemden o kurtarmıştı. Vicdanlı biriymiş en azından.
"Bilmiyorsun sanki beni. Lanetli gibi bir şeyim kardeşim. Kime dokunsam lanetim bulaşıyor. Al kanlı canlı örneği yanında yatıyor işte." Arkadaşının göz devirdiğini tahmin edebiliyordum. Eğer gözlerimi açacak kuvveti o an bulabilseydim yapacağım ilk şey bu dediğine göz devirmek olurdu. Söyledikleri ne kadar saçmaydı. Sadece bir şanssızlıktı bu lanet gibi saçma şeyleri bu olaya dâhil etmeye gerek yoktu. Ortalık sessizleşti. Bir süre konuşmadılar. Benimde gücüm yerine gelince gözlerimi yavaşça açtım. O sırada bana bakan bir suratla karşılaşmayı beklemiyordum.
"Selam doktor hanım. Ölmediğinize sevindim." Bu az önce Ege ile konuşan adamdı. Sesinden tanımıştım. Yüzünde gerçekten samimi sayılacak bir tebessüm ile bana bakıyordu. Bende ona karşılık tebessüm etmeye çalıştım. Benim tebessüm çok tatsız ve ruhsuz olmuştu. O sırada karşımdaki yabancı omuzlarından tutularak geri çekildi. Bu sefer karşımda daha tanıdık bir sima vardı.
"İyi misin?" Ege bana meraklı gözlerle bakarken benim elim yüzümdeki maskeye gitti. O sırada o da kolumdan tutarak kolumu yatağa koydu.
"Biraz daha oksijen alman lazım ciğerlerin için bunu yapmak zorundasın." O böyle konuşunca kaşlarımı çattım. Belki dışarıdan biraz kötü gözüküyor olabilirdim ama içeriden o kadar da kötü değildim. Tekrar elim yüzümdeki oksijen maskesine gitti. Bunu beklemediği için engelleyememişti. Çıkardıktan sonra derin bir nefes aldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Gidenler
Fiksi RemajaDüşünceler, Sıradan insanların cehennemi olabilir. Sıradan dediğimiz insanlar, Sıradışı bir hayat yaşıyor olabilir. Görünenler her zaman Gerçek olmayabilir de. Belki de her insan bir parça delidir. Ondandır belki bu gerçekleri görememe... Deniz h...