Final 0.0

60 5 20
                                    

"Ve bütün hikaye böyle çocuklar..." dedi Bailey ve fotoğraf albümünü kapatarak sehpanın üzerine koydu. Çocuklara bütün hikayeyi en başından anlatmak yaşlı boğazını yorsa da sonunda bitirebilmişti.

"Peki büyükanne, Byrdene bir yerlerde bizi izliyor mu?" diye sordu Luna meraklı gözlerle. Bailey gülümsedi ve başını salladı.

"Büyükbabanız ile bir yerlerde bizi izliyorlar." dedi Bailey. Bailey onların kavuşmasından dolayı da mutluydu çünkü Justin'e hayatı boyunca verebileceği en büyük aşkı vermişti. Ve bazı şeylerden emindi... Bieber orada Byrdene ile kırıştırmıyordu. Onu, çocuklarını ve torunlarını izliyordu.

"Büyükbabamı özlüyor musun?" diye bir soru daha geldi Paige'den Bailey'e. Bailey buğulanmış gözlerini pencereye yöneltti ve titrek bir nefes aldı. Nasıl özlemez idi ki? Hayatı boyunca her zaman yanında olmuş o kibar,düşünceli ve her şeyiyle mükemmel bir eş olmuş adam yıllardır yanında yoktu. Onu özlemek ve bu hissi hissetmek artık ona nefes almak ya da su içmek gibi alışagelmiş bir şey idi. Ve tek bir şansı olsa bu yaşlı kadının;o da o adamın tekrardan bu kapıdan içeriye girmesi olurdu.

"O mükemmel biriydi Paige. Sahip olduğum ve bana sahip olan en mükemmel şey... En iyi hatıralarım,üzüntülerim ve hatalarımın hepsini onunla yaşadım. Byrdene belki onun on yedi yaşı olabilir fakat ben onun gençliği,yetişkinliği ve yaşlılığı idim. Bütün hayatımı onunla geçirdim ve tabii ki onu özlüyorum. Sizleri ne kadar seviyorsam onu o kadar özlüyorum." dedi Bailey. Marissa içeriye girdi ve annesinin yanına oturdu.

"Bugün nasılsın anne?" diye sordu Marissa. Bailey torunlarını gösterdi.

"Kalabalık,mutlu ve sağlıklı. Sen?" diye cevap verdi Bailey.

"Bende çok iyiyim. Ama şimdi bu kalabalığı almam gerek." dedi ve dudaklarını büzdü. Bu demek oluyordu ki Bailey tekrardan yalnız kalacaktı.

"Siz nasıl isterseniz." dedi Bailey. "Hem ben bugün çok eğlendim. Onlarla resimlere bile baktık." dedi Bailey ve gülümsedi. Kızı da gülümsedi ve elini Bailey'nin elinin üzerine koydu.

"Bunlar seni üzmedi değil mi?" dedi Marissa resimleri kastederek. Bailey ise başını salladı.

"Tabii ki hayır. Hem ben biliyorum ki yakında babanın yanına ulaşacağım. Artık kimse beni bu yüzden üzemez." dedi Bailey ve kızının saçlarını okşadı.

"Böyle deme anne. Sen daha yaşayacaksın." dedi Marissa fakat Bailey kahkaha attı.

"Kaç yaşına geldim artık... Üstelik sen üzülme bir gün sende bizim yanımıza geleceksin." dedi Bailey ve güldü. Marissa'da alınmış bir ifade yaptı.

"Kalbimi kırıyorsun." dedi Marissa. Bailey ona sıkıca sarıldı ve o da ona karşılık verdi.

"Ne olursa olsun üzülme tamam mı? Ben öldüğümde mutlu olacağım,sizde benim için mutlu olun." dedi Bailey ve kızının sırtını sıvazladı. Birbirlerinden ayrıldıklarında Marissa bir şey demeden çocuklarına döndü.

"Hadi hazırlanın bakalım gidiyoruz." dedi Marissa ve hazırlanmaya başladılar. Gerekli rutinler bittiğinde ise Bailey kendi başına kalmıştı.

Yavaş adımlarla pencerenin başına doğru ilerledi ve koltuğa oturarak pencereye bakmaya başladı. Dışarısı ona artık ilgi çekici gelmiyordu. O,Justin gittiğinden beri yerin altıyla ilgileniyordu. Ve bugün de öyle yaptı. Toprağı izlemeye başladı.

Justin'in ölümünden sonra hayatında çok şey değişmişti...

Be AlrightHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin