ZAMANCILAR BİR YAŞINDA

8.6K 431 120
                                    


Tam bir yıl önce şu sıralarda tanıtım bölümünü yazıp yayımla tuşuna basmıştım. Her zaman hayatımdaydı Zamancılar. O kadar uzun bir süre oldu ki, kurgunun nasıl aklıma geldiğini bile hatırlayamıyorum. Yeni bir şehire gelmiştim, kimseyi tanımıyordum. Sadece iki arkadaşım vardı liseden tanıdığım. Tabii o zamanlar bu kadar sosyal değilim, içime kapanığım. Yurt arkadaşımı da zerre sevmezdim, ruh hastasının tekiydi. Hayatımda gördüğüm en temizlik hastası olan kişi bile olabilir. Abartmıyorum kız Şirine gibiydi. Aynı bluzdan üç tane vardı, hangisini giysem diye ondan da berbat giyinen arkadaşına sorardı. Haftasonunu uyuyarak geçiren bir kızdan bahsediyorum. Vampir olduğundan bile şüpheleniyordum. 😂
Neyse, işte o zamanlar kafamı dağıtacak bir şeye ihtiyacım vardı. Bu hikaye de bana ilaç oldu. Yıllarca kimseye söylemeden yazdım. Yazdıkça hem rahatladım, hem de mutlu hissettim. Sonra hayatın akışına kapılıp yazma sıklıklarım azalsa da hiç bırakmadım yazmayı. Tabii o zamanlar daha basitti yazdıklarım. Okuduklarınız beş yıl önceki kurgu değil yani güncelleme gelmiş hali.

İlkokul beşten beri hep bir şeyler yazardım. On sekiz yıllık dostum iyi bilir. Hep öğle teneffüslerinde oynayalım diye kurgu yazardım, onu canlandırırdık. (Genelde prenses falan olurduk. Öyle bakmayın, o zamanlar Ruhsar vardı. 😂)

Sonra kendi evrenimizi yaratırdık. Bir çocuk vardı, kankam. O yaşta efsane güzel çizerdi. Beraber kendi dünyamızı oluşturur, ne istersek onu olurduk. RPG misali yani. Sonra liseye geçtim, yazmayı bırakmadım ama. Twilight ile ilgili bir site vardı. Orada fanfiction yazıyordum, bayağı da popülerdi. (Twilight'in ilk çıktığı yıllar bu dediklerim. Hemen dalga geçmeyin. 🙈)

Üniversiteye geçtiğimde ise Zamancılar tüm hayatım oldu. İyi ki burada yayımlamaya karar vermişim diyorum. İyi ki sizlerle tanışma fırsatım oldu. Yorumlarınızla beraber çok şey değişti hikayede; Gelişti, sağlamlaştı.

113 bin okunma alabileceğimi hiç hayal etmemiştim. Bunun için çok teşekkür ederim. Annem de okunmayı duyduğunda benim adıma çok sevindi, gururlandı. "Bu yaşta ne hikayesi?" diyeceğini bile düşünmemiş değildim. (Tabii ki ona okutmadım. Cringe gibi cringe olurdu. 😂)

Buraya da birkaç 'bilinmeyen gerçekler' serpiştireyim;

* İlk halinde September'ın iç sesinin iç sesi yoktu. Yeni halinde ekledim onu. Ve oldukça mutluyum. Kendiyle tartışmasını yazmak oldukça eğlenceli oluyor.

* Tüm karakterleri oluştururken gerçek hayatta ilham aldığım birileri bulunmakta. Klişelik akan Sonja bile, hatta gudubet üvey anne Dorethea bile gerçekten olan biri.

* İlk yazdığımda September'ın davranışları bazen tutarsızmış sonradan fark ettim. Bir okurum yorum olarak yazıp eleştirmişti. Onun da sayesinde yeniden düzenledim.

* Yıllardır yazmama rağmen hâlen finale gelemedim. Ama aklımda kurgusu belli gibi.

* Aklıma başka bir şey gelmedi. Bunun daha geniş kapsamlısını hikaye bittiğinde yayımlayacağım.

Hepinizi çok seviyorum. İyi ki varsınız. Hep beraber bir milyonu da görürüz inşallah. 😍 💕

Not: Biraz saçmaladıysam kusura bakmayın. Böyle şeyleri pek yazamıyorum.

Not 2: Soranlar olmuştu, buradan söyleyeyim. Yeni bölüm en kısa zamanda gelecek. 💕 Tatilden yeni döndüm, halletmem gereken işler var. 

Yeni bölümde görüşmek üzere...


21 Ağustos edit: Bazı deyimler ve cümlelerdeki kavramları bir Amerikalının söyleyemeyeceğini yorum olarak aldığım için açıklama gereğini duydum. 

Mesela "Ay götüm" deyimi ingilizcede de vardır. (My ass) 

Aynı şekilde "zıkkımın kökü" ise "eat shit and die" olarak geçer. Çeviri kitapları mutlaka okumuşsunuzdur. Çevirmenin görevi, kitabı birebir çevirmek değildir. Çevirdiği dile göre insiyatif kullanabilir yani tüm terimlerin türkçesinin olmasına gerek yok. Umarım anlatabilmişimdir^^


ZAMANCILAR ( THE TIMERS) I.KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin