#3

99 12 3
                                    

     "Aman tanrım Jack! Kendini bu kadar geliştirmiş olman harika!" Dedi Felix Jack'in kayışını izlerken.

     "Teşekkürler! Hadi sende gel."

     Felix buzun üzerinde kayan ve oldukça mutlu gözüken Jack'e bakarken gülümsedi. Jack'in soğuktan kızarmış yanaklarına ve burnuna baktı patenlerini ayağına geçirirken.

     "Eh şey Jack... pekala... ama ben yıllardır hiç kaymadım."

     "Sorun olmaz sen doğuştan yeteneklisin Felix!" Dedi Jack gülümseyerek.

     Felix buza çıktığında bir an düşecek gibi olmuştu ama Jack onu ellerinden yakadı. Felix o an buzu veya düşmeyi umursamıyordu. Sanki algıladığı tek şey ellerini tutmuş Jack'in küçük ve soğuk elleriydi.

     Bir süre el ele kaydıktan sonra Jack ellerini Felix'ten ayırdı ve pistin köşesine doğru kaydı. "Hey Felix birşeyler yemek ister misin?"

     "Tabi." Dedi Felix çıkışa doğru kayarken.

     "Eee ne yemek istersin?" Dedi Jack gülümseyerek.

     "Uhmm fark etmez sanırım yakında ucuz bir kafe vardı oraya gidebiliriz."

     "Tabi bana uyar."

     Kısa bir yürüşün ardından John's adlı küçük kafeye vardılar. "Hey Jack" diye söze başladı Felix, Jack sandviçini ısırırken. "Bir soru sormamda sıkıntı var mı?"

     "Tabi ki yok." Dedi Jack ağzındakini yutmaya çalışarak.

     "Yalnız mısın? Y-yani beni yanlış anlama sevgilin var mı demek istemiştim. Gerçi biliyorum sevgilinin olup olmaması beni ilgilendirmiyor ama yani şey bilirsin ben sadece merak-"

     "Sevgilim yok." Dedi Jack. Felix utançtan Jack'in suratına bakamıyordu. Ama gülümsediğini fark etti. Demek bunu sorarak garip biri gibi görünmemişti.

     "Senin?"

     "Ah hayır kesinlikle hayır."

     Jack, Felix'e gülümseyerek sandviçinden bir ısırık daha aldı. Onun elleri titrerken Jack nasıl bu kadar rahat olabiliyordu ki diye düşündü Felix.

     Dakikalar sonra Jack "Amerika'ya neden geldin?" Diye sorana kadar kimse sessizliği bozmadı.

     "Bilirsin... Okul için."

     "Bende öyle. Aslında Los Angeles oldukça güzelmiş. En azından fazla yağmur yağmıyor."

     "Gezecek fırsatım olmadı pek. Ama eminim güzeldir." Diye cevap verdi Felix. Sonunda kulağa garip gelmeyen bir şey söyleyebildiği için mutluydu.

     "Soru sırası bende." dedi Felix kahvesinden bir yudum alarak.

     "Buz patenine gerçekten benim sayemde mi devam ettin?"

     Jack'in yüzü kızarmıştı. "Şey...  evet. O gün kayarken senin gibi olmak istedim. Çok güzel kayıyordun ve... bilirsin bana yardım ettin."

     Felix gülümsedi. Gülümserken gözlerinin kenarında bir çizgi beliriyordu ve Jack bunu çok sevmişti.

     Yaklaşık yarım saat boyunca dersler, okul gibi sıradan şeylerden bahsettikten sonra yurda geri döndüler.

     "Aslında bilirsin difarensiyel denklemler geçmesi oldukça zor bir ders." Dedi Jack kapıyı açarken.

     "Ah inan bana tahmin edebiliyorum lisede de bu knoulardan nefret etmişimdir."

     Felix yorgun bedenini yatağa bıraktı. Daha bavulunu bile boşaltmamıştı ama bu işleri yarın halledebilirdi. Oldukça yorucu bir gün olmuştu.

     Jack üzerindekileri değiştirirken Felix'in gözleri istemeden ona kaymıştı ama Jack giyinip Felix'in yanına gittiğinde onu izlemiyormuş gibi davrandı.

     "Uyuyacak mısın?" Dedi Jack Felix'e yaklaşarak. Felix "Evet." Diye mıruldandı gözleri kapalı bir şekilde. Yakalanmamış olmayı umuyordu.

     "Tamam öyleyse. Ben biraz çalışacağım. Bilirsin difarensiyel denklemler..."

     "Pekala." Dedi Felix. Ve dakikalar sonra uykuya daldı.

    

Jack!!! On IceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin