Jack elinden geldiğince kendisini Felix'ten uzaklaştırmaya çalışıyordu ve Felix bunun farkındaydı. Ama onu suçlamıyordu. Jack sonuna kadar haklıydı.
Ayrıca Jack son zamanlarda giderek içine kapanmış ve derslerinden kafasını kaldıramaz duruma gelmişti. Felix ile aralarındaki dialog oldukça azalmıştı.
Ayrıca o günden sonra bir kere bile buz patenine gitmemişti. Felix bunun nedenini sorduğunda artık buz pateninden zevk almadığını söylemişti. Felix, Jack için endişeleniyordu. Ve nedem tüm bunları kendisine yaptığına da anlam verememişti. Jack'in ondan uzak kalmasını anlıyordu ama neden bütün dünyaya sırtını dönmüştü ki?
Sessizliği bozup aralarını düzeltmek için Jack'in yanına oturdu Felix. "Dostum eğer bana anlatmak istersen..."
Jack birden sinirlenerek kitabını fırlattı. "Dostum ha? Cidden mi? Sanki birlikte hiç bir şey yaşamamız gibi..."
"Jack özür dilerim ben sanıyordum ki-"
"Özür dilemene ihtiyacım yok! Dostum?!"
"Ne yapabilirim ki kendini benden uzaklaştırıyorsun! Benden ne yapmamı bekliyorsun tanrı aşkına Jack?!"
"Ben gidiyorum. Ve eğer biraz şanslıysan beni bir daha görmek zorunda kalmazsın!"
Jack ağlayarak odadan çıktı. Felix söylediklerinden dolayı pişmandı. Jack'in üzerine fazla gitmişti.
Odanın penceresinden kampüsten çıkan Jack'i izledi. Yanına hiçbir eşya almamıştı, dersine de gitmediği açıktı. Peşinden gitmeyi düşündü ama sanırım böyle bir durumda biraz yalnız kalması iyi olacaktı.