Herkese yeniden merhaba arkadaşlar. Hikayemi bu kadar çok sevip yeni bölüm için sabırsızlanan herkese, hikayemi okuyup beğenen herkese, okuyup yorum yapan herkese ve beğenmeyip yorum yapmasada hikayemi okuyan herkese çok çok teşekkür ederim. Neyse lafı fazla uzatmadan hikayeme geçiyim artık. Umarım bu bölümü de beğenirsiniz ...
Bahar'dan:
Burda işe başlayalı bir hafta olmuştu bile. Murat'ın bu meseleyi nasıl hallettiğini hiç bilmesem de işime başlamıştım. Hem ne demişler "üzümünü ye bağını sorma". Bir haftadır içimde burdaki hastalarla dertleşmenin ve onlarla ilgilenmenin verdiği huzur var. Ama bi o kadar da o gün o adamın söylediklerinin verdiği vicdan azabı var. Söyledikleri can yaktığı kadar doğruydu da. Ben hastanede bunları düşünürken aniden arkamda beliren sesle hızla arkama döndüm.
Zeynep hemşire: Hocam 9 numaralı odadaki hasta sizi yarasına pansuman yapmanız için bekliyor.
Oda numarasını duyduktan sonra ne yapacağımı bilemez bi şekilde telaşla
Bahar: Murat yapsın pansumanı.
Zeynep hemşire: Hocam Murat hoca ve diğer doktorların hepsi civardaki köylere gitmek zorunda kaldılar.
Bahar: Peki Murat bana neden söylemedi köye gideceğini?
Zeynep hemşire: Hocam söyleyemezdi çünkü acilen gitmeleri gerekiyordu.
Bahar: Zeynep sen yapsan olmaz mı o hastanın pansumanını.
Zeynep hemşire: Hocam hasta ısrarla beni ilk pansuman eden doktor gelsin dedi . Ben de sorunca sizi tarif etti.
Bahar: Tamam Zeynep'cim teşekkür ederim. Sen işinin başına geri dönebilirsin.
Anlam veremiyordum bana onca sözleri söyledikten sonra neden onu pansuman etmemi istedi ki. Yoksa bana edicek daha çok mu hakareti vardı? Hakaretlerini bitirip rahatça hayatına devam mı etmek istiyordu?. Bu düşünceler aklımda dolaşırken bir de baktım ki kapının önüne gelmişim.
Yavuz'dan:
1 haftadır aynı odada aynı şeyleri düşünüp duruyorum. O doktor kadından nasıl özür dileyeceğimi. Kızgınlık anımda üzerine o kadar çok gitmiştim ki oysa o böyle olsun istemezdi kendisinin de söylediği gibi. Zaten sırf ondan özür dileyebilmek için yaram derin olmamasına rağmen 1 haftadır hastanedeydim. Bu gün odama bi tane hemşire geldi. Pansumanımı onun yapmasına izin vermedim. O doktoru çağırmasını istedim ondan ama galiba kabul etmedi çünkü ne gelen var ne de giden.
Bahar'dan:
Odanın önünde durdum. İlk önce derin bir nefes aldım. Kapının koluna elimi koydum ama açamadım. Bir iki dakika hareketsiz gözlerim kapalı kapıya başımı yaslamış bir şekilde öylece bekledim. Ama sonradan dayanamayıp son kez nefe alıp içeriye zor da olsa girdim. Başımı hiç kaldırmadan yatağın yanındaki sehpaya pansuman malzemelerimi koydum ve pansumana başladım. Uzunca bi süre sessiz kaldık ikimizde sessizliği ilk bozan o oldu.
Yavuz: Başını kaldırmicak mısın?
O benden çekinmiyosa ben de ondan çekinmicem o zaman düşüncesiyle.
Bahar: Neden söyliyceklerin daha bitmedi mi ? Tam olarak içini döküp rahatlayamadın mı? O yüzden özel olarak beni çağırdın zaten demi?
Yavuz: Adını bile bilmediğin biriyle mi tartışcaksın. Ben Yavuz
Bahar: Bırak sen adımı falan şimdi söylesene hadi biraz daha eğlenmek için çağırdığını beni.
Yavuz: Adını bilmediğim biriyle tartışamam ben
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT
Jugendliteratur+Biz diye bi şeyin olması imkansız. -İmkansız diye bir şey yok. Biz istersek her şeyi oldururuz. Biz istersek her şeyin üstesinden geliriz. +Yapamayız, gücümüz yetmez. Hiç umudumuz yok. -Benim umudum sensin. +Seni seviyorum. -Seni seviyorum. . . . ...