9. Bölüm: Çıkmaz Sokak

355 25 2
                                    

Murat'dan:

Yavuz'un söylediği şeyden sonra resmen şoka girmiştim. Bahar'ın bi sevgilisi yoktu ki nasıl böyle bir şey söylerdi bana. Kim kandırmıştı ki onu böyle. Kim ne istemiş olabilirdiki ondan. Kafamda bunca soru dönerken ve kafam çok karışıkken ona cevap verdim.

Murat: Bahar'ın sevgilisi yok ki Yavuz sen neyden bahsediyorsun?

Yavuz: O herif söyledi bana da. Hadi Bahar söylemedi sen neden söylemedin bana. Cevap ver bana Murat.

Murat: Yavuz iyi de Bahar'ın sevgilisi yok ki. Benim olayı anlayabilmem için en baştan anlatır mısın bi olayı?

Murat'dan: Yavuz bana her şeyi anlatmıştı her şeyi. Anlattığına göre o herif dediği kişi Selim'di. Selim yıllardır Bahar'ı sevgilisi zanneden herkese kendini öyleymiş gibi tanıtan psikopatın tekiydi sadece. Yavuz'un anlattığına göre Bahar Yavuz'a açıklama yapmak istemiş ama Yavuz dinlemeyip Bahar'a sevgilin olduğuna çok sevindim demiş. Kim bilir şu an Bahar ne haldedir. Ben de her şeyi anlatmaya başladım Yavuz'a:

Murat: Yavuz sen ne yaptın? Bahsettiğin kişi Selim. Selim yıllardır Bahar'ı sevgilisi zabneden manyağın biri herkese Bahar'ı sevgilisi olarak tanıtıyo. Karabayır' a geldiğimizden beri Selim'den kurtulmayı başarmıştı Bahar. İzimizi Selim'e kaybettirmiştik. Bahar da biraz rahat nefes almaya başlamıştı ama demek yine Bahar'ı buldu. Yavuz şu an Bahar kim bilir ne halde sen biliyo musun? Senin hiç sevdiğin biri sana sevgilin olduğuna sevindim dedi mi?

Yavuz: Sevdiğim biri mi? Ne demek bu?

Murat: Bahar seni çok seviyo demek. Bravo Yavuz Karasu bravo. Potların en büyüğünü kırmayı başardın.

Yavuz: Benim İstanbul'a sevdiğim kadının yanına onun gönlünü almaya gitmem lazım.

Murat: Hadi acele et.

Mücahit: Yürüyün be komutanım.

Yavuz'dan:

Murat'ın sözlerinden sonra dünyanın belkide en mutlu adamı ben oldum diyebilirim. Sevdiğim kadının beni sevdiğini bilmek o kadar güzel bir hismiş ki. İlk uçağa binip İstanbul'a doğru yola koyuldum.

Bahar'dan:

Kalbim o kadar acıyor canım o kadar yanıyordu ki uçağın Karabayır'a indiğini bile üzüntüden fark edememişim. Ta ki uçak görevlisi beni uyarana dek:

Görevli: Hanımefendi uçak indi.

Bahar:P-p-pardon dalmışım da kusura bakmayın.

Görevli: Ne demek buyrun.

Bahar'dan:

Karabayır'a adım atar atmaz o gelmişti aklıma, zaten hiç çıkmıyordu ki aklımdan. Umarım onu görmem diye geçirdim içimden. Aslında şu an ona karşı ne hissettiğimi tam olarak bilmiyordum. Bu düşünceler aklımın içinde çok dolanmış olucak ki hastanedeydim bile. Hastanenin ortasında hayattan bezmiş bir şekilde ilerlerken bir anda güçlü bir el beni omzumdan tuttu ve boş bir odaya sürükledi. O kadar çok korkuyordum ki. O yüze merakla baktım ve gözlerime inanamadım karşımda duran kişi Selim'di:

Bahar: Ne yapmaya çalışıyosun sen ya?

Selim: Şimdi susup sessizce beni dinliceksin anlaştık mı?

Bahar: Ya manyak mısın be bırak. (der Selim'in elini kendi omzunun üzerinden çekerken)

Selim: Ssshhh yerinde olsam Yavuz'un iyiliği için bu odada kalırdım ve benim söyliceklerimi dinlerdim.

Bahar: Ne Yavuz'u sen neden bahsediyosun?

Selim: Sana kibar bi dille anlatmaya çalıştım ama sen anlamak istemedin.

UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin