8. Bölüm: Çok Canım Yanıyor

431 40 3
                                    

Yavuz'dan:

O herifin Bahar'a sevgilim demesiyle benim bi anlık şok geçirmem bir oldu. Bu kadar kısa sürede birbirimize o kadar yaklaşmış birbirimizin yaralarını o kadar güzel sarmaya çalışmıştık ki belki benim onu sevdiğim gibi onun da beni sevebileceğini düşünmüştüm. Neden bunca zaman bana bi sevgilisi olduğunu söylememişti ki? Neden bana o kadar yaklaşıp benim yaralarımı sarmaya çalışmıştı ki? Her şey yalan mıydı yani ? Her şey bu kadar basit olabilir miydi ki? Aklımdaki bunca sorunun cevap bulmasını istiyordum ama ona nasıl hesap sorabilirdim ki hangi yüzle ben onun neyiyim ki? Bu düşünceler aklımda dolaşmaya devam ederken bi anda orda durmak istemediğimi fark ettim.

Yavuz: E madem sevgililer uzun bi aradan sonra tekrar buluştular bana da sizi yalnız bırakmak düşer demi? Neyse ben daha fazla konuşmadan gideyim ki rahat rahat konuşun.

Bahar: Yavuz....... (der elini alnına koyarak ve derin bir offf çekerek)

Bahar: Yıllardır peşimdesin bir gün bile sana umut vericek en ufak bi davranışta bile bulunmadım. Bırak artık peşimi yalvarırım sana. Sen beni gerçekten sevmiyosun bile. Lütfen bak yeter gerçekten yeter. Yıllardır herkese beni sevgilin olarak tanıtıyosun ama artık yeter. Sen psikopatın tekinden başka bi şey değilsin. Anladın mı beni? Seni son kez uyarıyorum benden uzak dur.

Selim: Ama Bahar-

Bahar: Aması falan yok. Bu gün bizim son kez birbirimizi görüp konuştuğumuz gün olucak ve sonsuza kadar da görüşmeyelim. Tamam mı?  Anla artık beni, ben senin hiçbir şeyin değilim. Senin yüzünden Yavuz bizi sevgili zannediyo. Mutlu musun şimdi?

Selim: O adam seni neden bu kadar ilgilendiriyo ki? Aranızda ne var sizin onunla?

Bahar: Yaaa sanane bundan sanane. Uzak dur benden (der var gücüyle bağırarak ve koşarak Yavuz'un yanına gider)

Bahar: Yavuz bak her şeyi anlatabilirim hiçbir şey bildiğin gibi değil.

Yavuz: Bana açıklama yapmak zorunda değilsin hem ben kimim ki zaten demi ama?

Bahar: Yavuz bana kırıldığının farkındayım.

Yavuz: Bunda kırılıcak bi durum yok aksine sevinilecek bi durum bu. Ne güzel işte sevgilin varmış.

Bahar: Ne yani sevgilim olmasına sevindin mi sen?

Yavuz: Evet hem de çok.

Bahar: Demek öyle. Tamam Yavuz artık sana ihtiyacım yok ilk uçağa binip Karabayır'a gidebilirsin.

Yavuz'dan:

Sözlerimle gerçekten çok ileri gitmiştim. Ne demek sevgilin olduğuna çok sevindim. Neden kalbimin hissettiklerinin tam tersini söylemiştim ki şimdi? O kadar haklıydı ki ne yapsa yeridir. Pişman olmuş bir şekilde:

Yavuz: Bahar ben öyle demek istemedim. (dedim kolunu tutarak)

Bahar: Yavuz mümkünse birkaç gün konuşmayalım (dedi tuttuğum kolunu bıraktırmak istercesine çekerken ve sonra arkasını dönüp giderken)

Ben ileri gitmiş olabilirim belki ama o da benden bi sevgilisi olduğunu saklamasaymış o zaman. Haklıydı aslında birkaç gün görüşmesek daha iyi olucaktı sanki. Bu düşünceleri silmek istercesine hızlıca uçağa bindim ve yola çıktık.

Bahar'dan:

Yavuz benim ondan nasıl bir şey saklayabiliceğimi düşünürdü. Hadi onu geçtim nasıl karşıma geçip de sevgilinin olmasına sevindim diyebilirdi. Her şey üst üste gelmişti hem o baba demeye utandığım adamı ölümü hem de Yavuz'un bu davranışları. Yavuz'u o sözlerinden sonra tanıyamamıştım adeta bana nasıl onca şeyi söyleyebilmişti. Ben onu o kadar çok severken onun bana bunları söylemesi canımı çok yakmıştı. Biraz nefes almaya ihtiyacım varmış gibi hissediyordum. O yüzden de İstanbul'un o dalgalı sahillerimi izlemeye gittim. İlk karşıma çıkan banka oturdum ve bu gün olanları düşündüm. Dün birbirimize sırtımızı dayayıp birimizin be gözünden bir damls yaş akmasın diye uğraşan biz şimdiyse darmadağın olmuş ve parçalanmıştık. Aklımda dolaşan bu düşüncelerle gözlerimden akan yaşların akması bir oldu. Aklıma bir anda o gün geldi. Hangi gün diye sorucak olursanız eğer benim Karabayır"ın o meşhur denizinde gözyaşları dökerken yanımda olan kişi yine Yavuz'du. Bu düşüncelerden sonra gözyaşlarım daha da hızlı ve fazla akmaya başlamıştı. Acaba şu an ne yapıyor diye düşünürken bi anda aklımdan geçen bu soruyu çabucak zihnimin içinden çıkarmaya çalıştım. Çünkü onca sözleri bana söyleyen adamı düşünmenin çok saçma bir şey olduğunu düşündüm ve ona olan öfkem 2 katına çıkmıştı.

Yavuz'dan:

Sonunda artık Karabayır'daydım. Uçak sonunda havaalanına indi ve yürüyerek eve doğru yola koyuldum. Eve giderken bu gün yaşadığım şeyleri düşündüm. Her şey o kadar saçma geliyordu ki bana bizim bu hale gelebildiğimize inanmıyordum. Bi anda sağ tarafımda oteli gördüm ve Bahar'la geçirdiğim onca güzel zaman geldi aklıma. Düşündüm de ne çok ve ne güzel anılar biriktirmiştik kısacık sürede. Gözlerim yavaş yavaş dolmaya başladı derken kendimi bir anda evde buluvermiştim. Otel ve evim birbirine çok yakın olduğu için kısacık sürede varmıştım eve. İçeriye girip kapıyı kapatmamla başımı dizlerimin arasına alarak ağlamaya başlamıştım. Yaklaşık 1 saat boyunca onu düşündüm ve ağladım. Ağladıkça daha çok ağlamak geliyordu içimden ve sanki acım her geçen saniye daha da fazla artıyordu.

Bahar'dan:

Onu düşünürken hava çoktan kararmıştı bile. Artık Karabayır'a gitmem gerektiğini fark ettim ve havaalanına doğru yola koyuldum. Uçağa bindiğimde gözlerimle savaş vermeye çalıştım ama o savaşı yenemedim. Her ağladığımda böyle oluyordu zaten. Çok geçmeden uykuya dalmıştım bile.
.
.
.
Sabah
.
.
.
Yavuz'dan:

Bahar'la konuşmuyo olabiliriz belki ama bu durum onun hala koruması olduğum gerçeğini değişrtirmiyor tabi. Hastaneye gittiğimde Bahar'ı görememiştim. Sanırım hala İstanbul'daydı. Benim de canım sıkıldı ve kantine gidip ilk gördüğüm masaya oturdum. Aklıma yine Bahar'la  dün yaşadıklarımız gelmişti gerçi zaten hiç çıkmıyordu ki aklımdan. Bi anda kantinin kapısından içeri giren Keşanlıya takıldı gözüm. O da beni görmüş olacak ki oturduğum masaya doğru geldi.

Yavuz: Keşanlı Murat nerde?

Mücahit: Tuvalete gitti komutanım.

Yavuz: Tamam geç otur şöyle.

Mücahit: Oturayım komutanım oturmasına da haddim değil belki bunu sormak ama bu haliniz ne?

Yavuz: Ne varmış halimde?

Mücahit: Komutanım yüzünüz asık. Hem komutanım Bahar hanım nerde?

Yavuz: Bahar mı? Bahar şey ya....

Mücahit: Komutanım anlatmak isterseniz dinlerim.

Yavuz: Bahar'ın bir sevgilisi varmış.

Mücahit: Ne? (der gözlerini fal taşı gibi açarak) ama komutanım Bahar hanım öyle bir şeyi yapmaz bence.

Yavuz: Ben de öyle sanıyordum keşanlı ama değilmiş işte. Bahar'a güvenmemem gerekiyormuş.

Mücahit: Komutanım böyle pat diye karar vermeseydiniz. Belki bi açıklaması vardır.

Yavuz: Böyle bi durumun ne açıklaması olabilir ki keşanlı?

Mücahit: Komutanım Bahar hanım size açıklama yapmaya kalkıştı mı peki?

Yavuz: Evet ama ben dinlemek istemedim.

Mücahit: Komutanım o zaman suç sizde. Açıklamasını dinlemeliydiniz.

Yazar'dan:

Yavuz ve Mücahit sohbete dalmış bir şekilde Yavuz'un Bahar'la yaşadığı şeyleri konuşurlarken bir anda Murat kantin kapısının önünde belirir. Murat onların masasına yaklaşır ve:

Murat: Yavuz Bahar nerde?

Yavuz: Murat neden bana Bahar'ın bir sevgilisi olduğunu söylemedin?

Bölüm Sonu

Az önce baktım da 7 bölümde bin okura duyurabilmişim sesimi. O kadar mutlu oldum ki o bin rakamını görünce. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ederim. Oy veren ve yorum yapan herkese çok teşekkür ederim. Hepinizi çokkkk seviyorum. Biz bir aileyiz artık. Ayy neysee çok duygusallaştım bi anda. Ben daha fazla konuşmadan en iyisi bölümü bitireyim artık..

Hoşçakalın, Takipte kalın ve Yavbah"la kalın.....

UMUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin