Bahar'dan:
Murat'ın ağzından dökülen sözlerden sonra kalbime bıçak saplanmış gibi hissettim. Tamam bu güne kadarki hayatımı bana zehir etmişlerdi belki ama yine de babamdı işte. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi davranamazdım ki. Ama yine de Yavuz,Murat ve Mücahit'in karşısında dimdik durmalıydım çünkü insanların bana acıması en nefret ettiğim şeylerden birisiydi. Aralarında bi tek Mücahit benim aile sorunlarımı bilmiyordu ki o da zaten halinden belliydi. O kadar garip bakıyordu ki bana gözleri resmen insan babasının ölmesine sevinir mi ya? gibi bakıyordu bana. Bu düşüncelerden sonra Mücahit'in sözüyle irkildim ve ona cevap vermede gecikmedim:
Mücahit: Bahar hanım babanız ölmüş. Yanlış anladınız galiba. Bakın tekrar söylüyorum babanız ölmüş. İnsan babasının ölmesine sevinir mi?
Yavuz: Keşanlı!!!!
Mücahit: Ama komutanım.
Bahar: Bırak Yavuz konuşsun. He unutmadan soruna cevap veriyim. Hani dedin ya bi insan annesinin ya da babasının ölmesine sevinir mi diye. Benim gibi annesi ve babası varsa sevinir Mücahit. Aman neyse bakın beyler şöyle yapalım ben bi lavaboya kadar gidiyim siz o sırada beni bekleyin sonra kutlamaya başlarız.
Herkes şaşkınlıkla bana bakıyordu. Sonra ben hızlı adımlarla lavaboya doğru koştum.
Yavuz'dan:
Bahar lavaboya giderken onu takip ettim ve düşündüğüm şeyin olup olmadığını anlamaya çalıştım. Lavabonun önüne geldiğimde hıçkırık sesleriyle irkildim . Kapıya baktığımda kafasını dizlerinin arasına alıp yere çökük bir şekilde ağlayan Bahar'ı gördü gözlerim. Tam da düşündüğüm şey olmuştu işte. Bahar kendini güçlü göstermeye çalışıyordu bize. Hadi Murat ve Mücahit'i anladım da benden de mi saklıyordu sahiden üzüldüğünü. Çok geçmeden ben de yanına diz çöktüm ve söze başladım:
Yavuz: Bahar herkese kendini güçlü göstermeye çalış ama benden bari saklama gerçek Bahar'ı. Şu an içinden geçen her şeyi biliyorum. Ben seni çok iyi anlıyorum. Lütfen benden saklamaya çalışma gerçek Bahar'ı güçlü olmaya çalışma.
Bahar: Güçlü olmaya çalışmıyorum. Ben zaten güçlüyüm. (dedi gözlerinden akan yaşları silerek)
Yavuz: Güçlü falan değilsin sadece kendini güçlüymüşsün gibi göstermeye çalışıyosun. Beni kandırmayı başarsan bile kendini kandıramazsın Bahar nolur yapma bunu kendine nolur.
Bahar: Yavuz beni senden başka kimse anlamıyo. Yani sen sanki her yapacağım hareketi önceden biliyomuşsun ve aklımı okuyabiliyomuşsun hissi veriyosun çoğu zaman bana.
Yavuz: Bahar sen de bana sürekli sanki sen benim canımdan bir parçammışsın gibi hissettiriyosun nedense.
Bahar: Üzüntümü senden sakladığım için özür dilerim Yavuz beni affedebilicek misin?
Yavuz:Affettim bile. Eee o zaman bu gün gidiyoruz cenazeye.
Bahar: Yavuz onları görmek istemiyorum.
Yavuz: Bahar benim için.
.
.
.
.
.
Bahar: Peki.Yavuz: Hadi o zaman hazırlanıp çıkalım yola.
Bahar: Tamam . (dedi gözlerindeki yaşları silmeye devam ederken)
Sonunda hazırlanıp yola çıkabildik. Murat da Bahar'ın kötü şeyler yapmaması için cenazeye gelmek istedi ama ben Murat'a ben sahip çıkarım ona merak etme deyince bana güvendi ve Mücahit'le ikisi havaalanında bizi yolcu edip hastaneye geri döndüler. Biz de uçakta uçağın kalkmasını bekliyorduk. Sonunda uçak kalktı ve ben Bahar'a işte şu soruyu yönelttim:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT
Teen Fiction+Biz diye bi şeyin olması imkansız. -İmkansız diye bir şey yok. Biz istersek her şeyi oldururuz. Biz istersek her şeyin üstesinden geliriz. +Yapamayız, gücümüz yetmez. Hiç umudumuz yok. -Benim umudum sensin. +Seni seviyorum. -Seni seviyorum. . . . ...