Bahar'dan:
Yavuz bana beni bırakma dediği anda sanki kalbime kor bir bıçak saplanmış gibi hissettim. O dışardan göründüğünün aksine o kadar kırılgan o kadar sevgiye muhtaç biriydi ki. Onun bu yönünü de bu gün öğrendim. Hergün ona ait olan bi özelliği illaki öğreniyordum. Bana beni bırakma demişti ama ben zaten onu bu saatten sonra istesem de bırakamazdım ki. Bana sıkıca sarılmasından sonra ayrıldık ve aramızda şu konuşmalar geçti:
Bahar: Senin annen ve baban şu an yanında değil ama bak ben yanındayım asla da bırakmicam seni. Her zaman yanında olucam. Merak etme.
Yavuz: Sen benim karşıma nasıl çıktın? Ben seni hak edicek kadar iyi birisi değilim.
Bahar: Sen beni hak edicek kadar iyi biri değilsin evet sen benden daha da iyilerini hak edicek kadar iyisin çünkü.
Bi anda ellerimdeki sıcaklığı hissederek ellerime baktım ve Yavuz'un ellerinin ellerimin üzerinde olduğunu fark ettim. Ellerimi kalbinin üzerine koyarak:
Yavuz: Teşekkür ederim. Yanımda olduğun için beni dinlediğin için bana destek olduğun için çok teşekkür ederim Bahar.
Bahar: Hadi ben sulu gözümde sana noluyo Yavuz bu kadar mız mız olduğunu bilmiyodum ben senin.
İkimiz de bi anda gülmaye başladık.
Bahar: Ha şöyle. Biraz gülelim ya o ne öyle sıkıcı sıkıcı bebek gibi ağlıyoruz sabahtan beri.
Yavuz: Evet ya demi.
Tekrardan gülmeye başladık ama bu sefer kahkaha atmaya başlamıştık. Sonra tekrardan yola koyulduk ve en sonunda hastaneye varabildik. Ben önlüğümü giyebilmek için giyinme odasına girdim Yavuz da beni kapının önünde beklemeye başladı. Uzun sürmeden çıktım ve Yavuz'un yanına gittim. Yavuz'a:
Bahar: Hadi bakalım koruma bey ben hastalarımın yanına gideyim sen de peşimden gel bakalım.
Yavuz: Emredersiniz Bahar hanım.
Bir anda ikimiz de kahkahalara boğulduk ve sonra önümüze çıkan ilk hasta odasına girdik. Hastanın bakımını güzelce yerine getirdim o sırada bana öylece bakan Yavuz'a kaydı gözlerim. Bana o kadar güzel bakıyordu ki ben de onun büyüsüne bir iki dakika da olsa kapılmıştım sonra hastanede olduğumuzu fark ederek kendi kendime kızarak içimden:
Bahar: Bahar napıyosun kızım sen saçmalama hem burası hastane.
Diyerek kendime çok kızdım. Sonra 2 hastaya daha baktım. Son olarak geriye bir hasta kaldı. O hastanın yanına gittik birlikte. Hastanın tüm kontrollerini yaptım hiçbir sıkıntı yoktu. Bi anda hasta şok geçirmeye başladı. Hasta Yavuz'un üzerine atladı Yavuz'u hırpalamaya başlayınca ben de dayanamadım ve adamın kafasına vazoyla vurdum. Adam şokta olduğu için cam vazo bile onu bayıltmayı başaramamıştı. Adam benim üzerime doğru gelmeye başlayınca Yavuz adamı tuttuğu gibi yatağa yatırdı ve adamın üzerine çıkıp adamın kollarını ve bacaklarını tutup:
Yavuz: Bahar çabuk bağla çabuk.
Hemen adamı bağlamak için ip aramaya başladım. Bi anda ipin alt katta olduğu aklıma geldi ve Yavuz'a:
Bahar: Yavuz alt kata inmem gerekiyo ip bulabilmek için adamı biraz daha tutabilir misin?
Yavuz: Tamam ama çabuk ol.
Kafamı tamam anlamında sallayıp odadan koşarak çıktım. İpi bulup hemen odaya koştum. Odaya girdiğimde direk adamı bağlamaya koyuldum. Adamı her yerinden bağladım ve hareket etmesini engelledim. Sonra sakinleştirici iğne yaptım ve adam yavaş yavaş sakinleşmeye başladı. Bi anda Yavuz'un kollarını boynuma doladığını fark ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT
Jugendliteratur+Biz diye bi şeyin olması imkansız. -İmkansız diye bir şey yok. Biz istersek her şeyi oldururuz. Biz istersek her şeyin üstesinden geliriz. +Yapamayız, gücümüz yetmez. Hiç umudumuz yok. -Benim umudum sensin. +Seni seviyorum. -Seni seviyorum. . . . ...