Bu akşam büyük mezarlığa gel.

590 46 13
                                    

Üç gündür Hale hiç gelmiyordu. Sabahlara kadar beklemiştim, ama yoktu işte. Şimdi yeni bir dert daha çıkmıştı başıma tabii.

Arkadaşlarım, özellikle Eda, Hale'yle ilgili anlattıklarımı duyunca kendilerini geri çektiler. Bu da ne demekti şimdi? Biz Hale'yi çağırırken oyunbozanlık yok demedik mi? Bazen en çok sevdiklerimiz yaralar, yüreğimizin en dibine işler bu yaralar. Ama artık fazla umursamıyordum. Çünkü tek merağım Hale'ydi.

Neden gelmiyordu ki artık? Yanlış bir şey mi yaptım diye düşündüm. Hayır, hatta hiçbir şey yapmamıştım. Acaba Araf'tan mı gelemiyordu? Off, neler saçmalamaya başlamıştım yine. Öyle şeyler filmlerde olurdu. Yani en azından ben o kadarını biliyorum.

O sabah yine erken kalkmıştım. Asla pes etmeyecektim. Hale'yi gelene kadar bekleyecektim. Çünkü mutlaka öğrenmem lazımdı neler olup bittiğini. Aklıma bu sabah ailecek kahvaltı yapacağımız geldi. Hepimiz erkenden kalkmıştık. Tabii ben daha erken kalkmıştım. Kalktığımda saat 5.30 civarındaydı. Alarmı kapatıp doğruldum. Oturdum ve bekledim. Gözlerimi sandalyeye dikmiştim ama gelen giden yoktu. Odayı dikkatlice inceledim belki gelmiştir diye. Ama yine yoktu. Ben de derin bir of çekip kalktım. Ayaklarımı süre süre banyoya doğru yürümeye başladım. Banyonun kapısını açtığımda beyaz elbiseli kız arkası dönük duruyordu. Gerçekten de çok korkmuştum. Bir yandan da sevinmiştim, Hale gelmişti çünkü, öğrenecektim ne demek istediğini. Çığlık atmamak için ellerimle ağzımı tuttum. İçeri adım attım. Kapıyı kapadım ve kilitledim. Elimi Hale'nin omzuna uzattım ve değemedim. Ama içinden falan da geçmedi. Tamam, bu gerçekten de garipti.

''Hale?'' diyebildim en sonunda.

Kafasını çevirip ''Gelemedim, çünkü baban bazı sabahlar saat 3-4 civarı gelip başında oturuyor. Ayrıca sanırım ağlıyor.'' dedi.

Afallamıştım. Babam neden ağlasın ki? Hem neden benim başımda ağlıyordu? Ben öz kızı bile değildim sonuçta. Aslında merak ettiğim babamın neden başımda ağladığı değildi. Hemen konuya girdim.

''Bana bir şey söyleyecektin, neden beni seçtiğini söyleyecektin.''

Hale cevap vermek için hazırlanır gibiydi. Bu arada yüzünü inceledim. Saçları dağınıktı. Yani korku filmlerindeki gibi değildi belki ama dağınıktı. Gözleri.. Gözleri çok farklıydı. Sanki her geldiğinde farklı bir renk oluyordu. Daha önce geldiğinde yeşil olduğuna yemin edebilirim. Ama şimdi siyahtı. Hem de sipsiyah. Yüzü kirli gibiydi ama bembeyazdı. Evet, bembeyaz yüzünde hafif kirlilikler vardı. Böyle bir şeyle konuşmak için kesinlikle cesur biri olduğumu düşündüm.

''Odana gel, annen burada.'' dedi ve ben ne olduğunu anlayamadan annem kapıya vurdu.

''Kızım kimle konuşuyorsun?''

Yine mi ya yine mi! Kafamı çevirdiğimde Hale gitmişti. Bu kadarı fazlaydı artık. Meraktan ölecektim.

''Hi.. hiç.. Sadece şarkı söylüyorum anne.'' yalan söylemeyi de hiç beceremezdim ki..

''Saat daha 6.15, lütfen biraz daha sessiz ol Eflin. Baban daha uyanmadı.''

Ne saat 6.15 mi? Hayır, hayır! Hemen odama gitmeliydim!

Aceleyle ''Tamam anne özür dilerim.'' dedikten sonra annemin ayak seslerini duydum sanırım gidiyordu.

Koşarak banyodan çıktım ve odama koştum. Hale buradaydı. Artık alışmıştım ona ama hala her gördüğümde bir titreme geliyordu. Buna engel olamıyordum.

''Hale, çabuk zamanımız azalıyor. Anlat!'' bunu çok büyük bir heyecanla ve nefes nefese söylemiştim. Hale ise hiç yüz ifadesini bozmadan gayet sakin bir ses tonuyla ''Babanla konuş, çok soğuk davranıyorsun, ona yakınlaş, konuş, anlatacak.'' dedi ve birden ezan sesi duyuldu.

Ama bu kadarı da olamazdı ya..! Daha ne olduğunu bile bilmediğim acaip bir kız bele oyun oynuyordu. Bilmece gibiydi. Ne demek şimdi bu? Acaba bana sevgi gösteren bir babam yoktu senin varken değerini bil gibi bir nutuk falan mı çekmeye çalışmıştı? Saçmalıyordum, ölmüş, öldürülmüş, bir kızın işi gücü yok bana öğüt verecek.. Gerçekten de saçmalamışım yani.

 Aşağı indim. Annemle babam sofraya oturmuştu bile. Aklıma Hale'nin dedikleri geldi:

'''Babanla konuş, ona yakınlaş, konuş, anlatacak.''

Hemen annemin yanına gittim ve yanağından öptüm. Sonra da babamın yanına gidip öptüm. Bunlar benim hiç huyum olan şeyler değildi. Ee, doğal olarak da annemle babam birbirine bakıp ''Neler oluyor?'' anlamında işaretleştiler. Hemen araya girip ''Bir şeyim yok, merak etmeyin. Sadece değerinizi bilmem gerektiğini düşündüm. Yanlış mı düşünüyorum?'' diye salağa yatıp hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi davrandım. Onlar da onayladılar tabii.

Bugün cumartesiydi. Babamla konuşacaktım. Ama ne konuşacaktım ki? Dişlerimi fırçalamak için banyoya çıktım ve fırçalarken düşündüm. Ne demek istiyordu acaba? Neden babamla? Annemle veya amcamla konuşsam olmaz mı? Ayrıca konuşmamı istediği şey neydi acaba?

Dişlerimi fırçaladıktan sonra odama gittim ve bilgisayarı açmak için masaya oturdum. Önümde yine bir not kağıdı buldum:

''Ona sor, ilk aklına geleni. Merak ettiğin her şeyi sor.''

Aklımda o kadar çok merak ettiğim şey vardı ki... Ama sanırım Hale, babam bana müneccimlik yapsın diye sor dememiştir. Bu konuyla alakalı mı acaba ? Tabii ki de öyledir. Her şeyi bırakıp hemen aşağı indim. Babam her zamanki gibi oturmuş gazete okuyordu. Hemen yanına oturup sarıldım. İlk başlarda havadan sudan bahsettik. En sonunda ''Baba, sen sabahları benim yanıma mı geliyorsun?'' dedim. Birden değişti yüzü ve ''Evet.'' diyebilidi. Neden diye sorduğumda ise ''Bana çok sevdiğim birini hatırlatıyorsun.'' dedi. Şaşırmıştım. Aslında ne demek istediğini az çok anlamıştım. Kime diye sordum ve en baştan anlatacağını söyledi:

''Ben.. Eflin beni sevmeyeceksin diye çok korkuyorum. Ben her şeyi silip yeni bir hayata başladım kızım. Birinin senden korkması ne demek bilir misin hiç? Ya insan hiç böyle birine dönüşebilir mi? Bak kızım, belki biliyorsundur, belki de hiç haberin bile olmamıştır. Ben.. hapise girmeden önce bir evlilik yapmıştım. Ve pek de güzel bir evlilik olduğunu söyleyemem...''

Allah kahretsin! Anlamıştım işte! Neden babama sormam gerektiğini şimdi anlamıştım! Hayır, olamaz. Benim babam...

''...İşimi kaybetmiştim. Ve.. çocuğumun olmasını çok istiyordum ama benim kanımdan bir çocuğun. Ama olmuyordu işte. Gözüm gerçekten de o gece çok dönmüştü ve hiç istemediğim bir şey yapmıştım. Ama pskolojik yardım aldım. Hem de 3 sene boyunca. Şimdi gerçekten de değiştim kızım.''

''Tamam baba, anlatmana gerek yok sonuçta pişmansın ve yani, şey iyisin.'' bunu o kadar korkarak ve şaşırarak söylemiştim ki... Bu nasıl olabilirdi? Ama artık her şeyi anlıyordum. Hale'nin beni neden seçtiğini anlıyordum. Odama çıktım. Oturdum ve ağladım. Neden ağladığımı bilmiyorum. Babam bana kötü bir şey yapmamıştı ki.. Ama engel olamıyordum işte. Yerde yine bir not kağıdı buldum ve okumaya başladım:

''Bu akşam büyük mezarlığa gel.''

Mezarlık BuluşmalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin