Sonumuza geldik.

437 40 2
                                    

Planımızı bugün yapacağımızı sanıyordum. Aceleyle Eda'yı kaldırdım.

''Eda! Planımızı yapacağız kalksana ya!''

''Hıı.. Nee? Ne planı? Ha hatırladım. Hayır, Eflin. Hemen yapamayız.''

''Nedenmiş o ya?''

''Sence son buluşma bu kadar tazeyken onu çağırdığımızda şüphelenmez mi?''

''Peki ne zaman yapacağız?''

''Sen babanı öldürmeyi kabul etmiştin. Yani en azından ona öyle söylemiştin.''

''Evet?''

''İşte, şimdi o merak edicek ne yaptığını. Senle tekrar buluşmak isteyecek. İşte o zaman yapacağız. Yanında beni de ister. Çünkü yapmazsan beni öldürür. Yani başarısız olursak öldürür.''

''Haklısın, her şey normalmiş gibi davranmalıyız. O zaman haydi kalk da kahvaltı edelim ve çıkalım.''

''Off.. Tamam giyiniyorum bekle.''

Eda gerçekten de haklıydı. Ben asla bunu düşünemez ve küçük bir şeytan kız tarafından çarpılırdım herhalde. Zeki değildim, kabul ediyorum.

Eda hazırlandığında aşağı, mutfağa indik. Annem kahvaltıyı hazırlamıştı bile.

''Yazılınıza çalışabildiniz mi bari?''

''Ne yazılısı anne?'' dedim ağzım doluyken. Sonradan aklıma geldi ve hızla cevap verdim:

''Ha.. Yazılı.. Şey.. Evet, ben kendimi hazır hissediyorum.''

''Evet, evet. Ben de.''

Annem şüphelenmiş gibi görünmüyordu. Zaten artık yalan söylemekte profesyonelleşmiştik. Şüphelenmesi veya anlaması imkansız gibi bir şeydi.

Çantalarımızı alıp çıkmıştık. Bugün okula yürüyerek gidecektik. Hem hava çok güzeldi, hem saat çok erkendi, hem de arkadaşımı özlemiştim. Bence bu 3 neden yeterlidir.

Yolda ağır ağır yürüyorduk, arada da espriler yapıp gülüyorduk ve birilerini çekiştiriyorduk. Bu halimizden çok memnunken arkamızdan gelen araba neredeyse kaldırıma çıkacak ve bizi ezecekti. ben ''Oha!'' diye bağırdıktan sonra araba ileride durdu. İçeriden kimse inmedi, zaten içeride birinin olduğunu da göremiyorduk.

O korkuyla biraz kendimize gelmiştik ve hızlanmıştık. En sonunda okula ulaşmıştık. Eda'yla birlikte benim sınıfıma gittik. Zil çalana kadar konuştuk, konuştuk, konuştuk. Sonunda zil çaldı ve Eda sınıfın kapısına doğru yürürken alçak bir sesle fısıldadı:

''Kendine dikkat et.''

Bu da neyin nesiydi şimdi? Tamam biliyordum, başımda bir Hale vardı. Ama Hale'yle ilk kez baş etmiyordum. Yine gelse yine baş ederdim. Yani sanırım. Ders başladıktan on beş dakika sonra kafamı sıraya koydum ve öğretmenin ninni sesini dinleyerek uyumuşum.

Öğlen olduğunda Eda'yla yemeklerimizi yiyip bahçeye çıktık. Sormaya korktuğum halde sormadan edemedim:

''Eda, bunu hemen yapamaz mıyız?''

''Ya Eflin, şüphelenirse ikimizin de işi biter.''

''Anlamıyosun beni Eda, ben her sabah 'Bugün ölecek miyim acaba?' diyerek kalkmaktan bıktım. Eski hayatımı istiyorum, eski arkadaşlarımı. Hepiniz bu olaydan sonra bana deli damgası vurdunuz. Sakın bir şey söyleme biliyorum. Sonra sen tekrar konuştun çünkü ilgi çekici geldi.''

''Haklılık payın var ama şu zamana kadar dayandın, çok az daha dişini sıksan ne olur ki?''

''Başka seçeneğim var mı? Dur düşüneyim... Hmm.. Yokmuş. İyi bekleyeceğim, mecburen.''

Başımı Eda'nın başına yasladım. Bunu yapmayı ne kadar da özlemiştim anlatamam. Daha doğrusu eski arkadaşımı ne kadar özlemişim.

Okul çıkışı Eda'yı da alıp yola çıktık. Bana alınacak malzemelerden bahsetti:

''Halat...''

''Dur bir saniye. Halatın Hale'yi tutabileceğini mi düşünüyorsun? Eda bana delirmediğini söyle lütfen.''

''Tutacak mı bilmiyorum. Ama tutmak zorunda. Yoksa planımız işe yaramaz ki. Aynı şeyleri yapmalıyız, aynısını.''

''A.. Ama.. Ama ben öldüremem.''

''O zaman bizi öldürmesini keyifle izleriz.'' dedi ve haklı olduğunu anlatan bir gülümseme takındı.

Haklı olması beni öldürüyordu. Ama haklıydı işte. Hiç sesimi çıkarmadım ve markete girdik. Halatı aldık. Daha sonradan fiyatını ödeyip çıktık. Sormadan edemedim:

''Acaba iki tane mi alsaydık? Bir tanesi tutmayabilir.''

''Hayır, tutmak zorunda. Ben Havas kitaplarından bir şeyler bakıcam, merak etme. Bu planın gerçekleşmemesi için hiçbir neden yok.''

Hale, Hale var.

Ah bunu bir de ona söyleyebilseydim keşke. Daha fazla uzatmak istemedim ve tekrar evin yolunu tuttuk.

Sanırım bu plan son olacaktı. Ya onun sonu ya da benim sonum.

Mırıldanarak:

''Sonumuza geldik.''

dedim.

***********************************************************************************************************

Arkadaşlar çok özür dileyerek söylemeliyim ki, hikayenin sonlarına yaklaşıyoruz. Tahminen iki bölüm kaldı. Bunun nedeni hem daha fazla uzatacak olayın kalmaması hem de yeni hikayemin hazır olmasıdır. Bu hikayeyi okuyup oy veren, yorum atan, beni yalnız bırakmayan herkese teşekkür ederim. Gerçekten de yazmama siz sebep oldunuz.

         Bu arada merak edenler için, yeni hikayem aşk hikayesi olacaktır. Adı Bir Dilek Tut Sevdiğim olacaktır. O hikayemin Mezarlık Buluşmaları'ndan daha uzun olacağını tahmin ediyorum. Tekrar belirtmek isterim ki benim amacım çok oy ve yorum toplamak değildir. Ben sadece hayal ettiklerimi sizle paylaşmak için yazıyorum. Şimdiden teşekkür ederim. Herkese iyi okumalar.

************************************************************************************************************

Mezarlık BuluşmalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin