Eflin ve Hale -FİNAL-

583 54 22
                                    

Hatırlatma:

Arkadaşlar bu bölümü yazarken İlahi Bakış Açısı'nı kullanacağım. Bilginize olsun. İyi okumalar.

Eflin bu sabah kalktığında içinde korkunç bir his vardı. Eda'nın yine öğüt vereceğini biliyordu. Bu yüzden Eda'ya hiçbir şeyden bahsetmedi.

Kalktılar ve hazırlandılar. Bugün okul vardı. Giyindikten sonra hiç kahvaltıya oturmadılar. Zaten yiyecek halleri yoktu ya, o da ayrı bir konu. Kendilerini sokağa attılar. Ve serin havayı içlerini çeke çeke yürümeye başladılar. Yol boyunca neredeyse hiç konuşmadılar. Ne konuşabilirlerdi ki zaten? İkisinin de tek isteği Hale'yi yeniden öldürmek.

Okula vardıklarında herkese iyi davrandılar. Hatta Eflin bir ara çaktırmadan kendi hakkında ne düşündüklerini bile sordu, ölürse helallik verecekler mi diye. Her şeyi düşünüyordu işte. Belki de abartıyordu. Belki de haklıydı.

Zamanını ders dinleyerek harcamak istemiyordu Eflin. Hele hele geometriyle harcamak hiç istemiyordu. Eflin o gün hiçbir derse girmemişti. Yetmiyormuş gibi bir de Eda'yı da almıştı:

Tık, tık, tık...

''Gir.''

''Dersinizi böldüğüm için özür dilerim hocam. Eda'yı alabilir miyim? Çok rahatsızım. Müdür eve gitmemi söyledi ama yanımda birinin olmasını istedi. Ben de Eda'dan başkasını alamam.''

Öğretmen biraz düşünmüştü.

''Peki, Eflin. Alabilirsin. Geçmiş olsun. Dikkat edin kendinize.''

Eflin'in bu söylediği belki de en büyük yalanıydı. Eda'yı da korkutmuştu:

''Eflin! Neyin var, ne oldu?''

''Ya sakin olsana. Yok bir şeyim. Bugün derse girmek istemiyorum. Sen de girme istedim. Bugün de derse girmeyelim. Ne olacak sanki?''

''Annelerimiz öğrenirse ne olur biliyorsun dimi?''

''Ya bana bir tane Hale yetiyor, sen de canımı yeme Allah aşkına.''

Eda sesini çıkarmadı. Çünkü Eflin haklıydı. Ayrıca Hale'yi duyunca içinden bir şey söylemek gelmiyordu zaten.

Eve gitmekten başka çareleri yoktu. Eflin'in annesine ne diyeceklerini düşünmeye başladılar. Eflin yine profesyonel bir yalan uydurma yolundaydı:

''Ona da hasta olduğumu söyleriz.''

''Ateşini ölçmeyi deneyecek. Ama ateşin yok.''

''Ya Eda, sen hiç yalan söyleyemez misin? Başım ağrıyor, midem bulanıyor. Bu kadar basit.''

Eda bunu nasıl düşünemediğini kendine sorup durdu.

Eve geldiklerinde aynen dedikleri gibi yaptılar. Eflin'in annesi de buna inandı tabii. Kadın, kızı ne derse inanıyordu. Eflin bu iyi niyetini suistimal etmemeliydi.

O gece akşam yemeğinde kimse ağzını bıçak açmıyordu. Annesiyle babası neden konuşmuyordu, onu da bilmiyordu gerçi. Ama bu onun işine geliyordu. Konuşsalar daha kötü olacaktı. Eflin ve Eda yemeklerini yedikten sonra sofradan kalkmak için izin istediler. Eda merdivenlerden çıkarken Eflin hala masadaydı ve annesiyle babasını öptü:

''Her şey için çok teşekkür ederim.''

Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Bir şey daha söylemeye kalksa, yaşları yolunu bulup süzülecekti yanaklarından.

Mezarlık BuluşmalarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin