Bölüm 1-Doğumum ve İlk Altı Yıl

411 10 0
                                    

1977 yılının sonbaharında( babamın dediğine göre pamuklar toplanırken) Kadirli'nin küçük bir köyünde doğmuşum.Aynur halam doğumumu şöyle anlatır.'Annenin sancıları artınca doktora götürmek istedik. Komşumuz İrbam(İbrahim) Ağabeyin traktörünü çağırdık.Anneni traktörün naylonuna(römorkuna) bindirdik.Annen ha bire çığlık atıyordu. Traktör köyün taşlı yolunda giderken römork çok sallanıyor buna bağlı olarak da çığlıkların sayısı git gide artıyordu. Muhtemelen bu yüzdenden kısa süre sonra daha doktora varmadan yarı yolda doğdun.Doğdun doğmasına ama göbek bağını kesmek için hiçbir şey bulmadık.Ben ne yapacağız şimdi diye düşünürken Eben(babaannen)'taş getirin taş getirin' diye bağırdı.Ben karanlıkta bulduğum iki taşı ebene(babaanne) verdim .Getirdiğim taşlarla eben göbek bağının vura vura, eze eze kesti.Bu arada bu çocuk deli mi ne?Kafası yamuk yumuk dediler.Baban bunu duyunca çok korktu.Ancak eben kısa bir süre sonra hayır hayır deli değil bıngıldağı var dedi.Baban da biz de çok rahatladık.Oradan dönerek eve geldik.' Halam bu olayı komik bir hikaye anlatır gibi hep anlatırdı.Şimdi düşünüyorum da ya yolun kenarından bulunan bu iki taş yüzünden enfeksiyon kapmış olsaydım.Bu satırları yazabilecek miydim acaba?

Bebekliğimde annemden çok bana halalarım bakmışlar.Halalarım beni çok sevmişler birde babamın babaannesi beni çok sevmiş benimle ilgileniş beşiğimi sallamış.Biraz büyüdüğümde kadıncağız beni öpmek istediğinde 'hayır öpme, sen pissin' dermişim.Muhtemelen böyle söyle diye birileri tarafından yönlendirilmişim. Ya da evdeki büyükler ara ara onun pis olduğu ile ilgili kendi aralarında konuşuyordu.Benim beynimde onunla ilgili bu olumsuz kaydı yapmıştı. Bende bundan dolayı onun pis olduğuna inanarak ondan kaçıyordum.Halbuki o pis değildi sadece yaşlıydı.Çevremdeki büyükler hep böyle söylediği için ben de ona inanmıştım, inandığım şeyi de yapıyordum.Acaba o zaman çevremdekiler halalarım, amcalarım tam tersini söyleselerdi.Onunla ilgili güzel ifadeler kullansalardı.Ben yinede de ona pis deyip kaçacak mıydım? Hayır dediğinizi duyar gibiyim.O zaman beynim o yaşlı kadınla ilgili olumlu kayıtlar yapacaktı. Bende ona inanıp ona göre davranacaktım.Belki de beni öpmek isteyen o yaşlı kadından daha çok ben ona sarılmak, öpmek isteyecektim.

O zamanlar köyde çok konu komşu kavgası olurdu.Hem de o kadar basit şeylerden insanlar birbirine girerlerdi. Hayatımın hatırladığım ilk olayı da, babam ve dedemlerin yakın bir komşuları ile yapmış oldukları taşlı ,sopalı kavgaydı.Bu kavga bizim ineklerden birinin komşumuzun ineğini süsmesiyle başlamıştı.İneğinin süsüldüğünü gören komşumuzun kızı Makbule, annemle kavgaya tutuşmuştu.Kısa bir süre sonra kavgaya tüm aile bireyleri katılmıştı.Kavga çok şiddetliydi.İki aileden de kafası yarılanlar olmuştu.Kavganın sonunda iki ailede mahkemelik olmuşlardı. Bu kavga esnasında halalarımın bana kavga ettikleri komşumuza küfür ettiriyorlardı. Benim küfür etmem onları çok mutlu ediyordu. Bende bol bol bana öğretilen küfürleri sıralıyordum arka arkasına... Güzel bir şey yaptığımı düşünüyordum herhalde.Evet güzel bir şey yapıyordum.Çünkü ben bu davranışı sergiledikçe onlar gülüyordu.Bir daha söv diyorlardı. Ben bir daha sövüyordum.

Yukarıda anlattığım her iki olayda da ben, o zaman doğru olduğuna inandığım davranışları yapıyordum.Çünkü ben iki davranışı da nasıl davranmam gerektiği ile ilgili büyüklerimden aldığım mesajlar sonucu yapmıştım.Annem ve Aynur halam(Bende annem kadar olamasa da çok büyük emeği olan insan canım halam.) Hiç çocuğu olmamıştı ,belki de bizi bu yüzden çok sevmişti. Sonradan da bu iki olayı da komik bir olay anlatır gibi gülerek anlatırlardı.Annem de hala ara ara anlatır.

Beynimiz hiç durmadan kayıt yapan büyük bir kayıt makinesi gibidir.Çocuklarımızın beyni, daha doğmadan anne karnındayken kayıt yapmaya başlıyor, sonradan da hep kayıt yapmaya devam ediyor.Çocuklarımız da olaylar ve durumlar karşısındaki tepkisini(davranış) de bu yapmış olduğu kayıtlara göre sergiliyor. Bilinç altında kayıtlı olan, doğru olduğunu düşündüğü kayda göre davranıyor.İnandığı şeyi yaşıyor ve yaşatıyor.O yüzden çocukların yanında doğru davranışlar sergileyerek örnek olmak çok önemlidir.Doğru davranışlar olarak annenden, babandan ,dedenden ve halandan öğrenilen davranışları kastetmiyorum.

Eskiden televizyonda dönen bir reklam vardı.Reklamda şöyle diyordu.' Sen hala annenin margarinini mi kullanıyorsun?' diyordu.Reklam doğruydu annenin gününden bu güne çok zaman geçmişti.Dolayısıyla o günden bu güne margarinlerde değişmiş.Yeni ve daha güzel margarinler çıkmıştı belki de.Annenin kullandığı margarinin en güzel margarin olduğuna inanıp takılı kalmanın ne anlamı vardı.Hem ayrıca annenin zamanında da annenin kullandığı margarinin en güzel margarin olduğu ne belli.O annenin en sevdiği en güzel olduğunu düşündüğü margarindi ve onu kullanıyordu.Başka bir annede belki başka bir margarini.Burada söylemeye çalıştığım şu, başkalarının doğrularıyla yaşamayı bırak, oku araştır kendi doğrularını bul.Daha doğrusu kendini bul.
Annenin babanın halanın amcanın,öğretmenlerinin doğrularıyla yaşamayı bırak ,kendi doğrularını bul.Aksi taktirde bu dünyadan doğru diye bildiğin başkalarının yanlışlarını yaşayarak ve de çocuklarına ve öğrencilerine yaşatarak bu dünyadan göçüp gidersin.Benim yukarıda doğru olduğuna inandığım davranışlar benimle birlikte 20 yıl var oldu.Ben yirmi yıl boyunca küfrettim(sövdüm).Ben yirmi yıl boyunca yaşlı insanların pis olduğunu düşündüm ve onlardan uzak durdum.Suçlu kim?

Altı yaşına gelmiştim artık okula başlayacaktım.Okula 3. Sınıfa geçen ablamla beraber gittim.Okula yeni başlayan her çocuk gibi çok heyecanlıydım.Köy okulu olduğu için 1. Ve 2. sınıflar birleştirilmişti.Ablam beni arkadaşı olan bir kız öğrencinin yanına oturttu.Sonradan ikici sınıfa giden erkek öğrenciler benimle kızla oturuyor diye dalga geçtiler ve ben de ağlayınca, öğretmenim yerimi değiştirmişti.Burada benim asıl takıldığım nokta şurası neden ilkokulda erkek öğrenciler kız öğrencilerle oturmak istemezler.Kızla oturmanın utanılacak bir şey olduğunu düşünüp oturan arkadaşıyla da dalga geçerler. Çünkü toplumumuz ,büyüklerimiz kızlarımızı, kadınlarımızı hep değersiz görmüş,bu ayrımı evde anneler babalar daha çocuk doğmadan yapmaya başlamış.Bura da önemli olan bir nokta da şurası galiba, kendisi kadın olduğu halde erkek çocuğuna hamile olduğunu öğrenince gururlanan ve bunu gururla söyleyen annenin, kız çocuğuna hamile olduğunu öğrenince aynı gururla söylememesi.Tabi babaları söylememe bile gerek yok.Ara ara benim hanım da ben iki erkek çocuk doğurdum diye gururlanarak anlatır.Hatta işi biraz daha ileriye götürür, ben hamile kalsam yine erkek çocuk doğururum diye bir de hava atar.Bazı anne babalar da yine mi kız diye üzülür.Ben yine mi oğlan diye üzülen hiçbir anne- baba görmedim.Belki de vardır kesin hüküm vermeyim.Sadece ben görmedim duymadım diyorum.Bu bakış açısı davranışlarımıza yansımış.Çocuklar da böyle davranarak bizden öğrenmiş olduğu ve doğru kabul ettiği bakış açımızı ve davranışlarımızı yaşatmıştır.Yoksa o yaştaki çocuklar neden kızla oturmak utanılacak bir şey diye düşünsün ki değil mi? Bir çok psikolog çocukları boş bir deftere benzetmektedir. Onlara göre büyükler bu defterin sayfalarına yazmaya başladılar ve bu gün onlardan okunanların çoğu, bu defterde yazılı olanlar.Daha dün büyük bir futbol takımımızın başkanı, 'kadın gibi yaşamaktansa erkek gibi ölmek daha iyidir,' deyip de kadınları aşağılamaktan yargılanmadı mı? Şimdi yine soruyorum.Kızlarla oturmayı utanılacak bir şey olduğunu düşünen, bu yüzden de beni ağlatan bu çocuklar mı suçlu? Yoksa beni kız öğrencinin yanına oturtan ablam mı ? Ya da ablama itiraz etmeyerek kız öğrencinin yanına oturduğum için ben miyim suçlu? Suçlu kim?

İNSAN UNUTMUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin