My Love Is My War

187 9 0
                                    

Kum torbasına bir yumruk daha atarak kendimi küfretmemek için zor tuttum.Bana doğru gelen kum torbasına bir kez daha vurarak bende çıkan ter taneciklerinin yere düşmesine izin verdim. Yerimde zıplayarak vurunca kendimi gerçek dövüşçuler gibi hissettiğim için bu hareketi sık sık tekrarlardım. Her seferinde dayak yiyeceğini bildiği halde hiç vazgeçmeyen dostuma bir tekme savurdum. Tam bir yumruk daha atıcakken bir ses duydum. Galiba teyzem beni çağırıyor diye düşünerek kum torbamı yani namı değer 'sinir küpümü' astığım çengelden çıkartarak uzun zamandır kullanılmayan her yerde saman artıkları ve kullanılmaya kullanılmaya paslanmış olan malzemelerin olqduğu ahırdan elimde kum torbamla çıktığımda iki metre ötemde bit adamın durduğunu fark ettim. Elimdeki kum torbadını yere bıraktım. Önceden koyduğum havluyu yerden aldım ve omzuma koydum. Elimdeki eldivenleri çıkarttım ve yere attım . Eldivenlerin yere düştüğünde çıkarttığı sesi duyunca sesin geldiği yöne doğru yani bana baktı.~yani sonunda gözünü evden alabilmişti.~ İlk önce sadece kafasını çevirerek baktı sonra beni görünce şaşırarak bana doğru döndü. Aslında şaşırmış olması gereken birden fazla durum olduğu için ona acıyordum. Birinci olarak hayatında ilk kez gördüğü bir kızın ~eğer Jenifer'ı tanıyorsa~, arkadaşının ya da kız arkadaşının evinde ne işi olduğuydu. İkinci olaraksa bir kızın kum torbasıyla ne yaptığıydı. Eğer eldivene ve su kaybetme oranıma bakacak olursa ne yaptığımı anlayacak kadar zekiysa yani~ ki bana bakacak herkes ne yaptığımı anlar

~ dış görünüşüme bakıp üçüncü şoku yaşayabilirdi. Çünkü dışarıdan insanlara gerçekten kibar bir kişi izlenimi veriyordum. Aslında gerçekten kibar bir insandım ama nedense bazı insanlar~hemde beni tanımayan bazı insanlar~ bu kum olayını büyük bir kabalık olarak görüyorlardı ya da erkeksi özellik artık hangisiyse. O yüzden bu karşılama pek iyi olmamamıştı işin aslı.

Kafası karışmış gibi davrandığı için söze ben başlasam iyi olacaktı:

"-Merhaba kime bakmıştınız?" diyince çocuk beni baştan aşağı süzdü bundan rahatsız olmam gerekirken kendimi rahatsız bir şekilde gözlerimi kaçırıken buldum. Çocuk sonunda ağzını açtı ve sorumu cevaplamak yerine soru ile karşılık verdi:

"-Bu kasabaya yeni mi geldin çünkü seni daha önce hiç görmedim." Diyince tebessüm ederek yerden eldivenimi aldım ve cevabımı sonunda vermeye karar vererek:

"-Evet, yeni geldim Jenifer benim kuzenim. Galiba ona baktın. İçerde istersen çağırayım?" Diyerek çağırmak için adımı atmıştım ki beni durdurmak için:

"-Hayır teşekkür ederim o kadar önemli bir şey değil zaten." dedi ve bana bakmaya devam etti. Teyzemin sesini duydum:

"-Teyzecim bir gelebilir misin?" Ses kapının ordan geliyordu. Teyzemin ardından Frank'in bağırdığını duyabiliyordum. Sesleri duymaya devam edince Frank'in yine bir yaramazlık yaptığını anladım. Kapının olduğü tarafa bakarak istemsizce gülümsedim. Kafamı çevirdim ve gözü benim baktığım yerde olan futbolcu olduğunu daha yeni anladığım bu kaslı çocuğa tebessüm ederek:

"-Gitsem iyi olacak." Diyerek yürümeye başlamıştım ki yanımda yürüyerek:

"-Bizim okula geleceksin galiba." Kafamı evet der gibi sallayınca devam etti ve kendini tanıttı:

"-Ben Kevin Mayn" deyince ilk karşılaşmamız böyle olduğu için şansıma teşekkür ederek evin arkasında bulunan ahır sayılamayacak kadar küçük kulübeden uzaklaşmaya devam ettim. Benim sessiz kalmam üzerine:

"-ismini duyamadım" dediğinde gülümsüyordu. Gözleri daha çok belirginleşmişti 'ela'. Saçı açık kahverengi ve beyaz tenliydi. Birde vücut yapısı eklenince gerçekten yakışıklı bir çocuktu ama nedense ismi bana bir yerden tanıdık geliyordu. Neden bu kadar geç hatırladığımı anlayamayarak Jenifer'ın uzak durmamı istediği~yani benden sakladığı~insanların başından geldiğini fark ettim. Jenifer'la bu çocuğun yakışıklı konusuna karar verdiğimize emindim:

"-Bence boks eldivenlerimin ve dağınıklığımın yanımda olmadığı bir zaman tanışsak daha iyi olacak."

Gülümsemesi yüzüne daha çok yayılarak kafasını eğdi. Gerçekten yakışıklıydı. Okulun 'en havalı çocuk' olarak geçip geçmediğini merak ettim. Ben bu düşücelerle boğuşurken birden aklımı kurcalayabilecek bir şey söyledi:

"-Bence bu şekilde hoş." Tam kendime tanışma şeklinin uygun olduğunu belirtmek için söylediğini anlatmaya çalışirken Frank'in kollarını açmış hem bağırarak hem gülümseyerek bana doğru geldiğini gördüm. Bu haline gülümseyerek eğilmeden kucak açtım yakınıma gelince hızlıca kucağıma aldım, hafifçe havaya attım ve çocukca gülüşünü duydum. Onu kucağımdan indirmedim. Dört yaşındaydı ama normal bir çocuktan daha zayıftı. O yüzden pek problem çıkmıyordu, zaten o da kucağımı çok seviyordu. Yanağına bir öpücük kondurdum ve gülümsemeye devam ederken:

"-Bu sefer ne yaptın bakalım yaramaz." Demiştim ki dediğima pişman olacağımı bilmeden yaptığım bu hareket üzerine namı değer yaramaz Frank avazı çıktığı kadar bağırarak derdini anlatmaya başlayınca elimden geldiğince çabuk bi4r şekilde susturmaya çalıştım:

"-Frank bana bak."sesimi duyurabilmek için sesimi yükseltmem gerekmişti ama işe yaramıştı. Bana baktı:

"-Ama beni öpmedin sen."Diyince gülümsedi ve yanağıma bir öpücük kondurdu. Bağırmasına izin vermeden:

"-Şimdi bağırmak yok tamam mı? Bak burada kim var?" diyerek Kevin'ı işaret edince:

"-Kevin !" diye hafif bir çığlık attı.Kevin eline çakması için kaldırdı. Frank' de hem eğlenerek hem de doğal bir şey yapıyormuş edasıyla Kevin'ın kalkmış eline çaktı. Demek oluyordu ki o bu eve çok gelmişti. Zaten ne zannetmiştim ki o Jenifer ile çoktan tanışmıştı, o tren kaçmıştı. Tam bir salaktım. Hiç konuşmadan hatta ona hiç bakmadan küçük kuzenimle ilgilenerek evin önüne gelmiştik. Teyzem küçük teraslarında bizi bekliyordu~daha doğrusu ben ile Frank'i~.Kevin'ı görünce hem gülümsedi hem de şaşırdı. Evin önüne gelince biz terasa çıktık, o ise aşâğıda kaldı. İlgilenmemiz gereken bir mesafe olduğu için yere eğildim. Kucağımdan inmeden önce kulağına eğildim ve:

"-Birazdan seninle oyun oynayacağız.O yüzden şimdi sen odana çıkıyorsun ve oyuncaklarını hazırlıyorsun tamam mı?" dediğim gibi odasına yani yukarıya doğru koştu. Ama bir tarzanı andıracak bağarma gücüyle koşuyordu.

Gülümsememi eksik edemiyordum bu çocuğu izlerken. Çok yaramazdı Marry Teyzemi çok üzüyordu ama teyzem beni sevdiğini ve benim benim sözümü dinlediğini söylüyordu. Buna pek inanmıyordum çünkü otoriter bir yapım hiç olmamıtı. Arkamı döndüm ve Kevin'ın Marry'le konuşurken buldum:

"-Kevın Jenifer içerde hem kurabiye yapmıştım içeri geçsene." Diyince kibarca teşekkür etti bana baktı ve yürümeye devam etti. Marry'le arkasından çok az bir süre baktıktan sonra içeri girdik.

Bu bir romandır hikaye değil yaklaşık 1 yıl önce yazdım umarım okurken eğlenirsiniz teşekkürler şimdiden:):)

My Love Is My WarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin