My Love Is My War

DANS

Sabah uyandığımda saat 07:40'dı o yüzden hemen üstümü değiştirdim ve çantamı kaptığım gibi aşağıya indim. İnmiştim inmesine ama gördüğüm şey beni şaşkına çevirdi. Yavaşça Marry'nin hazır bir şekilde beni beklediği yere doğru gittim. Teyzem gülümseyerek bana bakıyordu. Gülümsemesine karşiılık verdim ama soran gözlerle ona baktığımı görünce hızlıca gözlerime cevap verdi:

"- Teyzeniz okula alışana ya da daha doğrusu işi olmadığı zaman süresi boyunca hizmetiniz de hanımefendi." Dedi ve küçük oyununu bozarak devam etti:

"-Hadi hadi ilk günden geç kalmak istemezsin öyle değil mi?" Hemen kapıdan çıktık. Araba yolun karşısındaydı pek işlek bir cadde olmadığı için karşıya hızımızı kesmeden geçtik. Teyzem hemen arabaya bindi ben de arabanın arkasından jet hızıyla dolanarak ön kapıyı açtım ve başımı eğerek içeriye girdim. Orta halliler için güzel bir arabaydı. Bunun yanında Marry'de gerçekten çok temiz kullanıyordu. Sonuçta o bir kadındı kadınlar her zaman titiz kullanırdı-erkekler alınma yok-. Okula en geç 08:30'da varmalıydım. İyiki okul evden arabayla on dakika sürebilecek bir seviyedeydi çünkü bu yürümekle on beş dakika ederdi. Ailemin bana araba alma konusunda en ufak bir fikrinin dahi olmadığını bildiğim için bu yol benim işimi kolaylaştıracaktı. Teyzemin hız seviyesi sorunu yüzünden okula giriş saatinden on dakika önce varmıştık. Arabadan inmek üzereyken arabada bir kişinin olmadığını fark ettim ve teyzeme dönerek:

"- Jenifer nerede?" Teyzem hızlıca cevap verdi ve yanağımdan öptü:

"- Onu her zaman arkadaşları bırakır. Hadi tatlım okula geç kalacaksın iyi şanslar tatalı çocuk var mı bak bakalım." Bunu annem olması gereken kişi gibi söylediği için hem şaşırarak hem gülerek kapıyı açtım ve dışarıya çıktım. İhştişamlı okuluma bakarken arabanın kapısını kapatmayı unuttuğumu fark ettim. Kapıyı hafifçe kapatarak Marry'le vedalaştım. Yavaş adımlarla koyu kırmızı renkte ki okulumun beyaz kocaman kapısından girdim. Danışman yazan kapıdan içeri girdim ve zenci, balık etli masasında oturan ve duvarında  kocaman danışman yazan gözlüklü yaşlı sayılamayacak kadına doğru gittim. Kadının suratında sıcak bir gülümseme belirince kadının bu dişler için para aldığına emin oldum. Kadının gülümsemesine karşılık vererek:

"- Merhaba ben Emilly okula yeni geldimde sizden belge almam gerektiği söylenmişti." Bu saçma sapan konuşmamdan sonra kadın gülümsemeye zorla devam ederek kafasını 'evet' der gibi salladı ve elime bir harita, hocalara imzalatmam gereken belgeler uzatarak beni postaladı. Pekala güne mükemmel başlamıştım kendimi tebrik ederek ilk dersim olan geometri dersine gitmeden önce numarası, anahtarı elime tutuşturulan dolabıma gitmeye karar verdim 25, 26 ve evet 27. Gıri renkteki dolabıma baktım , kısaca selamlaşarak içine ceketimi koydum. Galiba beyaz gömleğimle kalmak istemiştim ya da içimi heyecandan ters basmıştı. Altımda kahverengi kemerli lacivert renkre kot pantolon vardı. Beyaz gömleğimi içine katmıştım, açık kahverengi, düz, omuzlarımı çok az geçen saçlarımı salmıştım. Saçma sapan görünüşümü incelemiyi bırakıp gidiceğim yerler sarıyla işaretlenmiş haritama göz attım. Geometri sınıfı tam karşımdaydı daha doğrusu koridorun sonunda on metre ötemdeydi. Koridorda bir sürü öğrenci sınıflarına doğru ilerliyordu. Bende onların arasına karışmayı deneyer ilerledim. Geometri sınıfının önüne gelince içeriyi konturol ettim. Hoca içerdeydi ve zilin çalmasına az kalmıştı.

      İçeriye giren öğrenciler ders hazırlığını yaz tatilinin vermiş olduğu uyuşuklukla yapıyorlardı. İçerde az kişinin olmasının verdiği cesaretle içeriye, hocanın yanına geçtim. Hoca kağıtlarala verdiği uğraşa kendini o kadar çok kaptırmıştı ki yanında olduğumu fark etmedi bile. Ben ise hocanın yanında hiç bir tepki vermeden mal gibi dikildim. Hoca bir kaç saniye sonra iyi ki beni fark etti yoksa bu sallak dikilişimi herkes görecek ne kadar mal olduğumu onaylayacaklardı. Yirmi beş otuzlu yaşlarda ki bu adam iki büklüm halinden kurtularak doğruldu. Benim neden burda olduğumu soran gözlerle bana bakıyordu: