OYUNUMUZ

17 4 0
                                    

Shannon Saunders_ Atlas. Resimdeki Ad

Ne yapmalıydım. Gidip yanına selam versem... o kadar yakın mıydık? Hayır koridorda arada sırada selamlaşan iki insandık. Görmezden gelsem -ki hiç istemiyordum. Ayıp olurdu bende daha fazla düşünmeyerek tebessüm ederek elimi belli belirsiz havaya kaldırdım. Bu hareketimden sonra elinde ki anahtarı tam tekrar masaya vurucakken havada kaldı. Gözlerinden belli belirsiz bir duygu geçtiğini gördüm ben daha ne olduğunu anlamadan Jar bana bakarak:

"-Güzellik hadi gidebiliriz." deyince gülümseyerek bakan çocuğun ne demek istediğini yaklaşık 5 saniye sonra anlamıştım. Hemen başımı anladığımı belirtircesine sallayarak gülümsemesine karşılık tebessüm ettim. Kafam o kadar dağılmıştıkı duvarlarıma vurulan balyozlardan dolayı her yer tozdu. Düşüncelerimi bile göremiyordum. Elindeki ağırlıkları alarak yardımcı olmak istedim ama izin bermedi. Bu centilmenliğe gülümseyerek cevap verdim. Arkamızda oturan selamıma bile karşılık vermeyen şu çocuğa göre gayet nazikti.

Neden selamıma cevap vermediğine kafayı takmışken kafam yerde yürüyor gibiydim. Beyaz mermerler düzenli bir sıraya göre ilerliyordu ve ben bir kare atlayarak bir örüntü kuruyordum. Biz sinema kapısından girecekken birden kapının yanında elinde el feneriyle duran Kevin'ı görünce küçük dilin yanında büyük dilimide yutacaktım. Biz sinemaya girerken bize yolu gösteren kişi Kevin mıydı? Bu kalbimin teklemesine neden oldu.

Biz yanından geçerken gözlerin Jar'in üstünde ve sanki yaptığı her hareketi gözlemleyecekmiş gibi kilitliydi. Gözleriyle iletişim kuruyordu resmen.

Bence dedikleri hiç hoş şeyler değildi ama tabi yine de Jar daha iyi bilirdi. Yanından geçerken en azından bana bir kez bakmasını istemişim ama sadece yarım metre yakınından geçerken gözlerini kapatmıştı. Bunu neden yaptığını anlamaya çalışırken birden güzel bir koku burnuma dolunca bende gözlerimi kapatma isteğiyle dolmuştum ama bu kadar karanlıkta bir de gözümü kapatırsam yere kapaklanacağım kesindi. O yüzden insani tepkiler vermeye karar verdim.

Yerimize geçmiştik. Kolaları dağıtan Jar biraz gergin gözüküyordu. Kafası dalgındı ve gözlerininde boş boş baktığı kesindi. Ona ne olduğunu sormak isterdim ama beynim o kadar çok doluyken kelimelrin yerini karıştırmaktan korktum. Kafam o kadar bulanıktı ki kaç gündür yaşadığım her şey beynimde dönüp dolaşıp duruyordu. Kalbime ümitsizlik çökmüştü. Yüzüme bile bakmaması gerçekten soğuk duş etkisi yaratmıştı. Buna neden bu kadar üzüldüğümü ya da her ne duygu ise onu beslediğimi bilmiyordum. Yani bende böyle olsun istemiyor muydum zaten? Neden böyle bir hüsran içerisindeydim beynim pek anlamıyordu. Ama diye geçirdim içimden. Beni sevmiyorsa keşke başta ümit vermeseydi diye düşündüm. En azından kalbim bu kadar acımazdı. Görmezden gelinmektense görünmez olmayı tercih ederdim. En azından kendi isteğimle olmuş olurdu. Onu seviyor muydum? Bu sorunun cevabını bile bilmezken sadece kendime eziyet etmekle kalıyordum. O orda oturmuş sinemasını izlerken ben neden onu düşünüyordum ki. Elimdeki pipeti kolanın içinde gezdiriyor cam ağzında oval hareketlerle döndürüyordum.

Filmin geri kalanını izlememiştim. Daha doğrusu konsantre olamıyordum. Sadece görüntüler geçiyor arada insanların kahkahalarıyla komik bir şeylerin döndüğünü anlıyordum ama gerisi yoktu. Kolama ışıklar yansıyor yeşil beyaz ve mavi renkleri görebiliyordum. Sıvı sallanıyor bir deniz gibi olmasa da dalgalanıyordu. Gözlerim bir anda arkalara gitti ve beni izleyen gözlerle buluştu. Yani belki de buluştuğunu sandı çünkü karanlıkta sadece oturmuş silüeti gözüküyordu ama sanki gözleri gözlerine değiyormuş gibi irkilmiştim. Nerde oturduğunu resmen hissetmiştim. Olay giddikçe zıvanadan çıkıyordu. Kafamı saçmaladığımı ve kendime gelmem gerktiğini anlatan bir sarsılmayla iki yana savurdum. Kolama geri dönmüş ve küçük dalgaları izliyor ara da bir uzattıkları mısırı reddediyordum. Mideme öküz oturmuştu daha fazlasını kaldırabileceğini zannetmiyordum. Eve gidince yatağa yatıp sadece uyumak istediğimi kendime not ettim. Yemeği burda yediğimi söylesem acaba Teyzem inanır mıydı? Birden odaya karanlık çöktü ve ani bir ışıklandırmayla her yer aydınlandı. Gözlerim kamaşırken önümdeki insanlar kalktığından perdede geçen yazıları az buçuk görebiliyordum. Kafam karışmıştı. İkinci bölüm ne kadar da hızlı geçmişti öyle. Sanki beş dakikadır oturuyor gibi hissediyordum. Kafamı sola çevirince Jar ve Adaline kalkmıştı bende hemen ayağa kalktım. İyiki bana bakmıyorlardı. İkinci yarıyı izlememenin verdiği bir suçlukla sağ tarafımda salonu boşaltmaya çalışan insanları beklemeye başladım. Onlar ilerledikçe bende iki koltuğun arasında ilerliyor ve bu yavaşlıktan dolayı içim daralıyordu. Birden Angel ile Jar'in koltukların üstüne çıktıklarını gördüm. Birlikte gülümserlerken bana bir gülme geldi galiba suça tepkim buydu. Jar yanıma kadar koltuklardan ilerledi ve Ad önünde ilerlerken durdu ve yüzüme baktı. Sonra sırıtması garip bir hal aldı ama karnımı tutmakla meşguldüm pek bir şey anlayamamıştım. Elini uzatıp gel dercesine bir hareket yapınca tek kaşımı kaldırarak 'ciddisin?' bakışı atıyor bir yandan da gülümsüyordum. Gözlerini devirerek elimden tutarak beni çekti ve insanların bize bakışmaları arasından koltukların üzerinde kapının oraya kadar gelmiştik. Biz gülüşürken insanların bazıları gülüyor bazılarıda garip homurtular çıkartıyordu. Galiba bu çılgınlığı pek iyi karşılamamışlardı.Ama onları pek taktığım söylenemzdi. Ben uyuşturucudan yakalanmış kızdım bu saçma sapan suçu mu işlemeyecektim. Kırmızı koltukların üştünden dikkatle atlarken en son yere inebilmiştim. Hâlâ gülüyorken Jar ve Ad'in durduğunu fark ettim. Gözlerimi yerden alarak karşıya bakınca bir güvenlik görevlisini gördüm.

My Love Is My WarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin