CHAPTER 26

3.4K 228 1.1K
                                    

Anne kapıyı açtığında karşısında kucağında kızını tutan ve ona telaşlı gözlerle bakan bir Louis görmeyi beklemiyordu,hemde hiç.Evet ona haber vermişti ama yaklaşık iki ay önceydi ve her ne kadar oğlunu bu kadar üzen birisini çağırmak istemese de Harry'nin her şeyden çok ona ihtiyacı olduğunu biliyordu.

"Ş-şey ben....mesajınızı görür görmez geldim"

Louis bariz bir şekilde söylediği yalan yüzünden gözlerini kaçırırken Anne'den histerik bir ses çıktı ve Louis'e içeri geçmesi için yol verdi.

"Sana o mesajı atalı iki ay geçti Louis"

Louis kızının montunu çıkarıp askılığa asarken içinde tuttuğu bütün nefesini bıraktı."B-benim kendimi toplamam gerekmişti,üzgünüm"Anne daha ne kadar kendini tutabilirdi bilmiyordu ama Louis'in bu tavırları açıkçası pek hoşuna gitmemişti,üstelik Harry'le iki buçuk yıl aradan sonra karşı karşıya geleceği zaman kızını da getirmiş olması onu nedensizce sinirlendirmişti.Louis'in merakla etrafı süzüp birisini ya da daha doğrusu Harry'i aradığını fark ettiğinde hemen lafa girdi.

"Harold odasında"

Louis sadece başını sallayıp kızını tutmaya devam ederken merdivenleri yavaşça çıkmaya ve biraz sonra gerçekleşecek olan karşılaşma için kendini hazırlamaya başladı.Korkuyordu çünkü bastırdığı ve engellemeye çalıştığı duyguların yeniden dirilme ihtimali vardı.Heyecanlıydı çünkü her ne kadar itiraf edemese de Harry'nin vereceği tepkiyi deli gibi merak ediyordu.Üşüyordu çünkü tam iki yıldır onu soğuk zincirlere mahkum eden kocaman bir boşluk vardı.

O boşluğun Harry'i gördüğü an kapanacağını biliyordu ve bu yüzden de tedirgindi.

Kapıyı açıp çocukluğundan aşina olduğu odadan içeriye girdiğinde Harry'nin alışık olduğu kokusunu içine çekmekten kendini alıkoyamadı.Harry uzun süredir kapalı tuttuğu gözlerini yorgunca açıp bir kaç saniye Louis'i boş bakışlarla süzdü ardından karşısındaki kişinin gerçekten de kim olduğunu idrak ettiğinde yatağından fırlayıp karşısına dikildi.

Buz tutmuş ince parmakları titrerken korkarak ve gerçekliğini sorgulayarak Louis'in alt dudağında parmaklarını dolaştırdı.Çatlamışlardı;çünkü hiç kimse o dudakları Harry gibi öpememişti.

Harry sonra bakışlarını onun gözlerine sabitleyip bir göz yaşı düşürdü mutluluğundan.Louis'in gözleri solgundu;çünkü o gözlere kimse Harry gibi bakamamıştı.Harry kısa bir süre bakışlarını Louis'e çok benzeyen bebeğin üstünde gezdirdikten sonra en çok yapmak istediği şeyi yapıp Louis'in boşta duran minik elini kendi büyük ellerinin arasına alıp okşadı.

Elleri artık eskisi kadar canlı değildi;çünkü hiç kimse Harry gibi tutamamıştı o elleri.

Harry sızlanarak ve hiç mi hiç istemeyerek onun elini bıraktı ve onun kalbinin üstüne koydu elini ama koyar koymaz hemen kaşlarını çattı.Neden Louis'in kalbi eskisi gibi atmıyordu,neden Harry bir yanlışlık olduğunu seziyordu.

Çünkü hiç kimse o kalbe Harry kadar güzel sahip çıkamamıştı.

Louis'in kollarının arasındaki kızın minik dudağından küçük sızlanmalar çıkmaya başladığı zaman Harry hemen kızı kendi kucağına aldı ve Louis'in şaşkın bakışları altında sırtını okşayıp rahatlatmaya çalıştı.Louis'in duymaması için fısıltı gibi söylese de Louis kalbinin her bir hücrelerine kadar hissettiği sesle ve cümleyle gözlerini huzurla kapamak zorundaymış gibi hissetmişti.

"Sen çok güzel bir kızsın,tıpkı baban gibi"

Harry henüz adını bilmediği kıza kendi kızıymış gibi sahip çıkarken onu kucağında daha rahat bir pozisyona getirmek için çabaladı.Harry kıza neredeyse aşık olduğunu düşünecekti çünkü saçları Louis'in saçlarının rengiyle aynı,gözleri babasının gözleri gibi masmavi,dudakları babasının dudakları gibi incecik ve elleri de tıpkı babasının gibi minicikti.

Years (Larry Stylinson)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin