dünya şerefsiz dolu

2.9K 312 195
                                    

Keyifli okumalar, iyi geceler.

                            ح ح ح ح ح

Çalan zille son bir umutla belki oğlu  gelmiştir diye uzandığı yatağından kalktı Kadın.

"Kim o?"

Kapıya yaklaştığında yorgun şekilde seslendi.

"Benim. "

Sensin. Biricik evladım, Taehyung'um.

Oğlunun sesini duymasıyla yorgun beden canlanıp kapıya koştu. Gördüğü sapasağlam yavrusuna  hasretle sarıldı.

"Öyle korktum ki." Kokusunu içine çekti. Ellerini saclarinda gezdirip sımsıkı sarılmaya devam etti.

"Kendine zarar vereceksin sana birşey olacak diye öyle korktum ki. Saçının teline bile dokunmaya kiyamazken..."

Taehyung anladı. O an anladı kadının bir şeyler bildiğini. Ama ne kadar bildiğini öğrenmek istemedi. Birbirilerinde yara açıp birbirlerini kanatmak istemedi.

"Anne nolur...konuşmayalım bunları lütfen. "

Kapıyı kapatıp, odasına geçen oğlunun peşinden gitti.

Yatağına oturmuştu genç olan. Annesi de hemen yanına oturdu. Ondan uzaklaşmadı Taehyung. Çünkü ona ihtiyacı vardı. Annesinin şefkatli kollarına ihtiyacı vardı. Kadın oğlunun gözlerine baktı. Birçok duygu barındıran gözlerine. Korku. Acı. Ihtiyaç. Özlem. Ölüm arzusu.

Kadının oğlunun gözlerinde gördüğü duygularla gözleri doldu. "Hayır... hayır Taehyung. Ölüm çözüm değildir. Ölüm kurtuluştur ama beklemeyi göze aldığın sürece. Tamam mı Taehyung? Bak ben senin için yaşıyorum, beni öldürme. "

Dudakları titredi genç kadının. Hayata tutunma sebebini kaybetme korkusu kalbini acıtıyordu.

Taehyung sonunda patladı. Dünden beri kimsenin yanında bağırıp ağlayamazken her şeyi bilen ve kendisini anlayan kişinin yanında bağırarak kustu acısını. Annesi yavrusuna sarılıp onunla ağladı. Hayatlarındaki tek adamın onları bu hale getirmesine ağladı. Yavrusunun masumluğuna kir bulaştırmaya çalışanlar yüzünden ağladı.

Birlikte bu kötü dünyanın leşlerinden nefret ettiler.

Taehyung o gün annesinin küçük olmasına rağmen kocaman dağ gibi güven veren omuzlarına sarılarak uyudu.

                           ح ح ح ح ح

Belindeki havlusuyla dolabinin önüne geçtiğinde yatağının kenarında dün Jiminin kendisine verdiği merhemleri gördü.

"Yaralarına iyi gelir." Diyip her zamanki gibi elleriyle uzun siyah saçlarını dağıttı. Sık sık yaralandığım için çoğunu denemişimdir. Içlerinden en iyisi bu." mahçup bir şekilde gülmüştü. Gözlerinde sık sık dayak yemenin ezikliği vardı.

Jimin'in aklına gelmesiyle burukça gülümsedi genç oğlan.

O iyi biriydi. Bir insanın olabileceğinden çok daha fazla iyi, çok daha fazla paylaşımcı, çok daha fazla cana yakın, çok daha fazla hesap peşinde koşmayan, çok daha fazla karşılıksız veren, insanüstü bir varlıktı.

Sanki uzun zamandır beraberlermiş gibi hissediyordu çocuğu düşününce. Çevresinde kimseye karşı böyle hissetmemişti, herkesle arasında belli bir sınır vardı. Ama jiminle arasındaki sınır çizgisi miniğin kendisine yardım ettiği gece kaderin silgisi tarafından silinmisti.

rain 雨 | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin