"Bir tek sen ölmüyorsun ki."

3K 370 174
                                    


(3)

Jimin balkon kapısını hızlıca kapatırken, yere çökmüş ve ellerini dizlerinin üzerinde birleştirmişti.
Yaşadığı olaylar yüzünden ağlamaktan başka bir şey yapmadığı odasında yine tek başınaydı işte. Lakin bu sefer onu teselli edebilecek bir Jungkook olmayacaktı balkonunun hemen karşısında.
Çünkü tombul yanaklı çocuğun, uzun boylu çocukla konuşmaya yüzü yoktu az önce yaşanan şeyleri göz önüne alırsa.

Hastalığı yüzünden Jungkook'un yanına gidemiyordu Jimin ama yine de bunu bilmesine rağmen arkadaşına yardımcı olamayacağı hatta saçlarını bile okşayamayacağı için kendini suçlu hissediyordu. Sonuçta onlar birbirinin kader ortağı, tek arkadaşıydı. Bunu yapmak Jimin'in görevi değil miydi ?

Jimin'e göre öyleydi.

Her şeyden çok ona yardım etmek istiyor, onun kulağına her şeyin geçeceğine dair minik ümitler hediye bırakmak istiyordu kısa boylu çocuk.

Çok...çok istiyordu.

"O-Oğlum..."

Bayan Park kapının ardında belirdiğinde Jimin yutkunup belirli bir mesafedeki annesine baktı.
Daha fazla yaklaşmamalıydı annesi...yaklaşmamalıydı

"Konuşulanları duydum iyi misin meleğim ?"

Tombul yanaklarından süzülen gözyaşını elinin tersiyle silmişti Jimin. Kafasını "hayır" anlamında sallayıp, içten içe canının acıdığını belirtmişti ama dışardan anlaşılan basit bir hayırdı... bu ufak çocuğun anlatmak istediği değildi ki.

"Jimin...belki de arkadaşının yanına gitmelisin. Sen ona destek verirken, onun da sana yardım etmesine izin vermelisin. Hastalığınızı birlikte yenebilirsiniz oğlum."

Minik iç çekişlerin duyulduğu odada Bayan Park oğluna farkettirmeden yanına adım adım yaklaşıyordu.
Yapmamalıydı ama çok özlemişti oğlunu.
Kokusuna hasret kalmıştı.

"Anne... yanıma geliyorsun git gelme korkuyorum."

"Oğlum lütfen izin ver sarılayım sana."

Ufak çocuk hızla geriye doğru adımlar atarken, nefes alış verişleri hızlanmış ve görüşü hafif bir karaltı altına girmişti.

"GİT GİT İSTEMİYORUM GİT KORKUYORUM GİT !"

Yere çöküp kulaklarını minik elleri ile kapatmıştı Jimin.
Titriyordu korkudan.

"Oğlum ne olur izin ver."

Ağlayışların birbirini takip ettiği, kalplerin birden fazla kez acıyla sarılma anına tanık edildiği andaydık şu an. Saf acının ve çaresizliğin karelerini yaşıyorduk.

"BABA YARDIM ET BABA !"

Korkuyla babasına seslenen gözleri yaşlı minik kapıdan içeri kır saçlı babasının girmesini bekliyordu.

"Jimin baban öldü oğlum. Aynı arabadaydınız, sadece sen kurtulmuştun."

Annesinin dedikleriyle daha fazla kulaklarına baskı uygulayıp duymamaya çalışıyordu Jimin ama biliyordu... zaten o kaza sayesinde böyle bir hastalığa mahkum edilmemiş miydi ?

"Git ne olur git."

Fısıltıdan farksız çıkan sesi annesinin adımlarını durdurmuş, Jimin'in titreyen ve gözlerinin beyaza kaymasına yakın olduğu anın farkına varmasını sağlamıştı.

Özlemden ne yaptığını biliyor muydu ki Bayan Park ?

"Gideceğim ama...arkadaşın hakkında dediklerimi düşün olur mu ?"

Jimin donuk bakışlarla onaylamıştı annesini. Bayan Park oğlunun tükenmiş haline gözyaşı dökerken zor da olsa çıkmıştı acının esiri olan odadan.
Doğru ya, ne acılara tanıklık etmişti bu oda.

"Herkes çok bencil."
Dedi yıkıntıdan farksız olan çocuk.

"Ama sen de bencilsin Jungkook."

"Bir tek kendinin öldüğünü düşünüyorsun."

"Bir tek sen ölmüyorsun ki..."

•••

Loving you is | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin