(6)Dünyada adalet kavramı neredeydi bilmiyordu, ufak çift.
Doğrusunu söylemek gerekirse bunları düşünmek için epeyce küçüklerdi. Lakin elbette onlar da yaşadıkları olayların acımasızca olduğunun farkındaydı... ancak birbirlerine sahip oldukları için Tanrı'ya şükretmeyi unutmuyorlardı.Birçok insanın aksine onlar şükranlarını sunmayı biliyor ve onca acı durumlara karşın vazgeçmeden, sorumluluklarına iki elle tutunuyorlardı.
Sahi sağlıklı bir vücuda sahip olupta "ölmek istiyorum" diyenler nasıl bir zihniyete sahipti ki zaten ?
Her neyse bizim konumuz bu tatlı iki afacan.
Jimin ve Jungkook.
Jimin, annesinin tezgaha bıraktığı kurabiyelerden bir tanesini ısırıp damla çikolatasının dili altında erimesinin hazzına varırken, elinde olmayan bir şekilde uzun boylu çocuğu düşünüyordu.
Acaba o da kurabiye sever miydi ?
Bunu sorarak öğrenmek istediğinden annesine seslendi ince sesiyle.
"Anne, Jungkook'a kurabiye götürelim mi ?"
Bayan Park oğlunun tatlı sesini duyduğunda yüzüne yerleşen tebessümle oğlunu onayladığını gösteren işareti yapmıştı.
Mutluydu Bayan Park.
Belki hala tam olarak oğluna yaklaşamasa da, belli bir yakınlık kurabiliyordu. Bu bile yeterdi ki ona. Kokusunu içine çekebiliyordu en azından. Nasıl mutlu olmasındı kadıncağız.
Sonunda...sonunda oğluyla iletişim kurabiliyordu.
Ne isteyebilirdi bir anne başka ?Oğlu iyileşiyordu işte.
Canından çok sevdiği adamın hatırası olan oğlu iyileşiyordu işte.
"Sıkı giyin Jimin !"
"Tamam anne."
Bordo rengindeki kazağı üzerine geçirirken, kendine özenle bakan Jimin annesini güldürüyordu.
Jungkook için yapıyordu bu hazırlığı.
Annesi anlamıştı elbet, bu yüzdendi kıkırdayışları."Jiminim, bebeğim benim, Jungkook seni her halinle beğenir hadi gidelim şimdi."
Kısa boylu yakalanmanın verdiği utançla yüzünü saklamış, küçük söylenişlerle dışarıya adımlamıştı.
"Ben...Onun için yapmıyordum ki...hiçte bile..."
Hızla karşı binadaki arkadaştan öte gördüğü çocuğun evinin önünde durduğunda derin bir nefes alıp elindeki kurabiye kasesiyle bakışmıştı Jimin. Ardından kapı açılmış, Jungkook Jimin'i görmenin mutluluğuyla atılmıştı, evden yeni çıkmış olmasına rağmen soğuktan büzüşen bedenin üzerine.
"İçeri gir Jiminie, yanakların soğuktan kıpkırmızı olmuş."
Hm...pek soğuktan değildi o kızarıklıklar lakin her neyse.
"Ah gelmeniz şahane oldu biz de Jungkook'la önemli bir meseleyi konuşacaktık."
Bayan Jeon'un tedirgin sesi, Jimin'i ürküttüğünde bilinmez bir şekilde kendini uzun boylunun koruması altında bulmuştu.
Jungkook'un kolları Jimin'i sararken koruyucu pozisyonu iki kadını da kahkahalara boğmuş vaziyetteydi artık."Hadi hadi donacaksınız bakın."
Sıcak evin soğuk tenlere değişiyle mayışmaya hazır bedenler salondaki yerlerini almıştı.
"Ben...Jungkook'u hastaneye yatırmak istiyorum."
Bayan Park'ın ela gözleri irice açılırken şaşkınlıkla konuşmuştu.
"Ne?"
"Tedavisi için gerekli parayı tamamladım. Artık iyileşebilir."
Bu sırada Jungkook konuşmada her hastane lafının geçmesiyle tuttuğu küçük elleri daha da sıkıyordu.
"Hayır hayır anne istemiyorum ne olur yapma."
"Oğlum ben senin kötülüğünü ister miyim hiç ? Annenim ben senin. Senin canın yansa benim canımdan can kopar."
Jungkook gerginlikle tuttuğu eli daha sıkmaya başlamıştı.
"Jungkook ben seni hep ziyarete gelirim. Yalnız kalmazsın, bak böylece sağlıklı olacaksın işte hep hayalini kurduğun gibi."
"Ama sen gelir misin gerçekten ?"
"Gelirim tabi, bundan sonra yalnızlık nedir bilmeyeceğiz biz."
"Jiminie beni hep ziyaret ederse olur..."
Bu ikili birbirinin ilacı
Bu ikili birbirinin panzehiri.Onlar birlikte olduğu sürece hastalıklar onlardan korksun, onlar hastalıktan değil.
•••
MochisFlower yenge beni korkuttuğun için bir yb atıyorum.
:"( olmadı ama ilham yok diyorum ya
![](https://img.wattpad.com/cover/117646915-288-k334354.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loving you is | Jikook
Short StoryHasta iki çocuk düşünün İkisi de birbirine bel bağlamış. Birisi ölümün kucağında, Bir diğeri yaşarken ölmüş. ••• Jikook Boyxboy Kids au