"Bizim son sahnemiz..."

2.2K 241 177
                                    

Jungkook'un Ending Scene cover'ının buna denk gelmesi harika bir tesadüf gibi değil mi ?

(s10)

Bembeyaz ve pamuksu tenine değen rüzgarla birlikte gözyaşları soğurken ağlamaya devam etti.

"Lütfen, hayır ölmedi o !"

Herkes küçük çocuğun görüntüsüne rağmen çıkan gür sesine şaşkın bakışlarıyla eşlik ediyordu.

"İnanmalısınız bana; söz verdi o...o ölemez."

"Ölemez değil mi anne ?"

Annesi gözlerini yumup ellerini şimdi yaşları misafir eden gözlerini saklamak için kullandı. Küçük çocuk annesinin bile bir çift söz edememesine korku dolu bir ifadeyle baktı. İçinde yaşama tutunan minik kuşlarının kanat seslerini duyamıyordu.
Sağır olmalıyım diye düşündü.

O kuşları bana o emanet etmişti,

O gitmeden onlar uçmayı bırakmaz;

Bunu o tatlı gülümseyen çocuğa yapmazlar.

Lakin niye uçmuyorlar öyleyse ?

"HAYIR HAYIR İNANMAYI REDDEDİYORUM, O BENİ BU ZAVALLI DÜNYADA BİR BAŞIMA BIRAKMAZ !"

Ses tellerinin yırtılması sebep olmak istercesine isyan etti çocuk. Arkadaşının...hayır ilk aşkının bu dünyadan göç ettiğine inanmıyordu.

"KESTİK !"

Jungkook sahneye bütün iştihamıyla çıktığında herkes gözünü ona çevirmişti.

"Jeon Jungkook-sshi sizinle nihayet tanışma şerefine ulaştığıma inanmıyorum. Aman Tanrım şu an çılgın bir fan gibi davranıyorum, amatörlüğümü mazur görün. Sadece bu senaryo gibi birçok başarılı senaryoya imza atan sizle tanıştığıma heyecanlıyım."

Jungkook profesyonel gülümseyişini yüzüne yerleştirip kendine uzatılan eli sıktı.

"Ah, sorun değil Bayan Choi."

Bayan aktrisin gözü bayanlara taş çıkartacak derecedeki güzellikte olan Jeon Jimin'e takıldığında nefesi kesildi. Tanrı bütün güzel olan şeyleri bu adamda toplamış olmalıydı. Onun gibi bir mucizeye sahip olan
Jeon Jungkook gerçekten şanslı bir adamdı.

"Jeon Jimin-sshi her zaman ki gibi parıldıyorsunuz. Buradaki set ışıklarına ihtiyacımız yok gibi neredeyse."

Jimin hilal gibi gülümseyip eşinin koluna girdi.
Artık sosyofobisinden kurtulmasıyla insanlarla daha da iletişim halinde olmuştu, artık kendisinden utanmıyordu. Öyleydi ki kendisi model bile olmuştu. Model kariyeriyle kendini Dünya'ya tanıtıp ardından kendi model ajansını açmıştı melek yüzlü genç adam.
Model ajansındaki ilk işi: ön yargılara dikkat çekip herkesin güzel olabileceğini kanıtlamak amacıyla bir defile düzenlemek olmuştu

Ve başarmıştı da...

İnsanlar bu defileyle Jimin'e "Melek ikonu" lakabını vermişti ayrıca...

Gerçi Jimin'in bunu önemsediği yoktu.

Jimin bu önemli defilede her türden vücut tiplerine yer vermiş, eşinin yanağındaki yara izinden ilhamla modellere yara makyajı yaptırtmıştı.
Gerçekten yara izi olan kişileri de defilede ağırlamak isterdi genç adam fakat kimsenin özgüveni olmadığını anladığında önce bu yoldan ilerlemeye karar vermişti. Onlara bu özgüveni bu defileyle verecekti.

Ve evet söylediğimiz gibi vermişti de...

"Jimin bebeğim, bugün geleceğini söylemedin ?"

Jimin gülümseyişini yüzünden bozmayıp genç senariste derin ve anlamlı bir öpücük verdi.

"Bu...senaryo ikimiz için de önemli, bunu kaçırmak istemedim."

Jungkook öpücüğün verdiği mutlulukla sersemce gülümsemeye başladığında Bayan Choi sırıttı.

"Bu benim gitme zamanımın geldiğini belirten gülümseme o halde size iyi günler dilerim beyler."

Sahnede birbirine geniş bir mutlulukla bakan Jimin ve Jungkook'tan başka kimse kalmamıştı.
İkisi de bunu farketmeyecek kadar kaybolmuşlardı.

Her gün birbirini gören iki çift göz...
Göz bebeklerine dair her şeyi ezberlemiş olsalar dahi kayboluyorlardı. Anlamsızdı ve belki biraz da utanç vericiydi.
Fazla romantik olduklarını kendileri de biliyorlardı.
Lakin aşk öyleydi ki; insanı konuştuğu dili unutturup sadece meşrulaşmış sevgi sözcüklerini hatırlatırdı.

Tıpkı Jungkook'un Jimin'e baktığında aklına gelen tek kelime gibi:

"Aşkım"

"Az önce senaryoyu okudum biliyor musun?"

Jimin sahneyi dolaşmak için bir adım attı.

"Ne düşündün ?"

"Sadece...ya bu okuduğum bizim son sahnemiz olsaydı...diye düşündüm."

Uzun boylu genç adam aşkının sahneyi dolaşıp mezar taşı olarak kullanılan malzemenin önünde durmasını izledi.

Aşkı, mezar taşına elini koyup eğildi.

"Ya..orda ses teli yırtılmışçasına bağıran kişi ben olsaydım diye düşündüm Jungkook."

Jimin dolu gözleriyle eşine döndü.

"Ne yapardım ben ?"

Jungkook mezar taşının önünde eğilen güzel adamı kaldırıp elini beline yerleştirdi.

"Ama değilsin mon amour. Ben burdayım ve sen burdasın, önemli olan da bu anlaşıldı mı ?"

Jimin gülümseyip nihayetinde aşık olduğu adamın gözlerine baktı.

"Fransa'ya gitmenin iyi bir fikir olmadığını biliyordum. Şimdi de farklı dillerde aşkım demeye başladın. Ben geride kalmam ona göre !"

Jungkook sırıtıp dolgun dudaklara tutkuyla dolu bir öpücük sundu.

"Bizim son sahnemiz bu Jimin. Bizim son sahnemiz öpüşmemiz ile kapanıyor."

Jungkook yumuşak tene dokunup elinin tersiyle okşadığında Jimin'in ona odaklanan bakışlarını farketti.

"Ama seni o kadar çok öpüyor olacağım ki Jeon Jimin-sshi...perdemiz kapanmayacak, öyle ki hangi öpücüğün son sahnemiz olduğunu kimse bilemeyecek."

"Tanrım yine yanaklarımı kızartıyorsun..."

Seni sevmek

"Ama çok tatlı gözüküyorsun ne yapacağım ben seninle beyefendi ?"

Sevmediğim bir kitabın en beğendiğim sahnesini okumak gibiydi.

Kitabı sevmesem bile o sahne için kitabın tamamını okumayı göze alırdım.

Ve aldım da...

•••
Bu kitabı asla unutmayacağım.
Benim için gerçekten çok değerli bir kitap
Umarım siz de beğenerek okumuşsunuzdur.
Elimden geleni yaptım.
Ne ben bir yazarım ne de cümlelerim bir yazar yazmışcasına güzel.
Lakin benim cümlelerim de bu nedenle bana özel ❤️

Loving you is | JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin