(1)
"Jungkook !"
Ufak çocuk, annesinin verdiği işlerden zar zor kaçmış ve nihayetinde karşı balkondaki arkadaşının yanına ulaşmıştı. Şimdi ikili, kendi balkonlarından birbirlerine bakar haldeydi.
"Üzgünüm annem beni bırakmadı."
"Sorun değil."
Aslına bakarsanız sorundu. Çünkü kısa boylu ve yanakları ısırılası çocuk yaklaşık bir saate yakın bir süredir şu an karşısında olan uzun boyluyu bekliyordu.
Bir saat uzun bir süreydi onun için, lakin Jimin uzun boyluyu üzmek istemiyordu. Sonuçta Jungkook onun çok değerli bir arkadaşıydı. Onun bir parmağına zarar gelse Jimin aklını yitirircesine ağlardı sırf sevgili dostu zarar gördüğü için."Seni çok özledim Jimin. Keşke dışarı çıkabilsek."
Hüznü sesine vurmuştu uzun boylu olanın. Gerçekten Jiminle dışarı çıkıp, doyasıya koşmak ve gülmek istiyordu lakin bu her ikisi içinde imkansız gibi bir şeydi.
Jimin'in sosyofobisi varken Jungkook kanserdi.
Jungkook dışarı çıkabilirdi tabiki ama saçları dökülmeye başladığından kendinden utanıyordu. Kötü olan neydi biliyor musunuz ? Bu yönde hissetmesine bir avuç serseri sebep olmuştu.
"Saçlarını evde mi unuttun yarım akıllı ?"
" Hava soğuk kafana da kıyafet giydirmeye ne dersin süt çocuğu ?"
"Kabuslarımdan fırlamış gibisin."
"Yakında seni keloğlan sanıp resim çektirirlerse şaşırma."
İki çocukta insanlardan hoşlanmıyordu. Her ne kadar kendileri de insan olsalar bile diğerlerinin bu kaba davranışları soğutuyordu minik kalplerini insan ırkından.
Minik Jimin onlardan hastalığı sebebiyle korkarken, Jungkook hastalığının verdiği bir nedene ihtiyaç dahi duymadan nefret ediyordu.İkili kendi balkonlarında ağlarken tanışmıştı. Elbette Jimin'in insanlardan korktuğunu sayarsak önceleri arkadaş olma süreçleri bayağı yavaş geçmişti. Jimin, Jungkook balkonda kaldığı sürece ondan korkmuyordu, lakin uzun boylu çocuk yanına gelirse olacakları tahmin edebiliyordu. Tıpkı annesi ve babası ona yaklaşmaya çalıştığında olduğu gibi kriz geçirip bağırmaya başlayacaktı, belki anlık bir bayılma bile geçirebilirdi, kısa boylu.
Lakin ne de çok isterdi Jungkook'u kollarına alıp, herşeyin geçeceğini söylemeyi.
Ama yapamazdı. Hastalığı koskocaman bir engeldi iki çocuğun arasına konulan.
"Jimin izin ver yanına geleyim. Bak ailelerimiz zaten tanıştığımızı biliyor bir şey demeyeceklerdir."
"Olmaz seni incitmek istemiyorum Jungkook. Yanıma gelirsen korkarım ki ben. Seni çok seviyorum seni kocaman seviyorum ama hastayım ben. "
Jungkook, burnunun sızladığını hissettiği sırada ağlayacağını anlamıştı. Jimin'in yanağına masum öpücükler vermek istiyordu o. Belki daha 10 yaşındaydı ama anlayabiliyordu Jimin'in durumunu. Babasına sosyofobi'nin anlamını sormuştu küçük çocuk. Biliyordu ki Jimin elinde olmadan korkuyordu insanlardan.
O an Jungkook bir sokak kedisi olmayı dilemişti. Böylece Jimin ondan korkmazdı.
Onları buluşturup, Jimin'in hastalığını ortadan kaldıracağı sürece bütün oyuncaklarını alabilirdi Tanrı.
Jungkook, Jimin'i oyuncaklarından daha çok seviyordu."Beni incit bir şey olmaz yeter ki sana bir kere sarılabileyim."
"Ama...annem bilincimi kaybedebileceğimi söyledi."
"Bilinç ne ki ?"
"Bilmem bir organım olabilir mi ?"
"O zaman gelmeyeyim mi ?"
"..."
Kısa boylu çocuk hemen eğilip gözyaşlarını silmişti karşısındaki görmeden.
Çok istiyordu...Jungkook'a sarılmayı çok istiyordu.Hıçkırıkları başlarken Jungkook'la konuşmaya devam etti ağladığını belli eden bir ses tonu ile.
"S-Seni çok seviyoyum Şunşuk."
Ağladığından dolayı kelimeleri yanlış söylemişti Jimin ama şu an tek umursadığı hislerini uzun boylu çocuğa aktarmaktı.
"Çok koykuyom ben. Annem geliyor yorganımı üzeyime çekiyoyum. İnsan hiç annesinden babasından korkaymı ben koykuyoyum Jungkook."
Jungkook'ta ağlamaya başlamıştı bu sırada. Jimin'in ağlamasına dayanamazdı o.
"Ağyama suş suş."
"Diğey çocukyay gibi oymak işşiyom ben."
"Ben de."
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Loving you is | Jikook
Storie breviHasta iki çocuk düşünün İkisi de birbirine bel bağlamış. Birisi ölümün kucağında, Bir diğeri yaşarken ölmüş. ••• Jikook Boyxboy Kids au